TÜRKİYE

Ortaylı: Türk vatandaşlığı devletin maliyesine gelir kapısı açmak için düşünülecek bir araç değildir

Tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Türk vatandaşlığı, devletin maliyesine gelir kapısı açmak için düşünülecek bir araç değildir. Zaten bu gibi tedbir ve uygulamalar hayal kırıklığıyla biter. Bizde göç ve vatandaşlık Türk milletinin çektiği sıkıntılar dolayısıyla ulaşılan bir makamdır, bir imtiyazdır" değerlendirmesini yaptı.
Sitede oku
Prof. Dr. İlber Ortaylı Hürriyet’te yayınlanan bugünkü yazısında, "Elimizdeki istatistikler muhtelif; hükümet, iktidar partisinin milletvekilleri ve memurlar başka rakamlar veriyor, İçişleri Bakanlığı’nın rakamları daha değişik. Muhalefet liderimizin verdiği rakam da daha başka (Kılıçdaroğlu). Bunların hangisini kabul edeceğimi bilmiyorum. Kılıçdaroğlu Bey vatandaşlık verilenlerin 200 bin olduğunu söyledi. Son olarak 193 bin kişinin vatandaşlık kabul ettiğini, AKP Hatay milletvekillerinden Hüseyin Yayman Bey televizyonda ifade etti. Bunların 20 bini Hatay’daymış; 10 bini “Haleb Türkmeni” dediğimiz bizim vatandaşlık kabulü için şartlara uygun olanları. Öbür 10 bine vatandaşlık niye verilmiş; onu bilmiyorum. Yalnız kozmopolit atmosferde yaşamaya alışkan Hataylıların bile bu rakamlardan rahatsız olduğunu herkes gibi ben de biliyorum. Güneş balçıkla sıvanmaz" ifadesini kullandı.

‘Statünün derhal değiştirilmesi gerekir’

“Bizdeki vatandaşlık kabul edenlere de bu kurumun Türkiye’deki uygulaması itibarıyla hiçbir sınır konulmuyor. Halbuki dünyada mesela göçmen ülkesi olan Kanada’da ve ABD’de de dahi bu durumdakilere bir müddet rey hakkı verilmez. İsveç’te çok uzun zaman hiç rey verdirilmez. Hollanda’da bir müddet sonra belediye seçimlerinde rey veriyorlar, milletvekili seçimlerinde rey veremiyorlar” ifadelerini kullanan Ortaylı “Mevzuatta memuriyet görevlilerine kabulün ne olduğunu metinlerde tetkik etmedim ama mesela bir göçmen ailesinin vatandaşlığa kabul edilmiş olsa bile birinci jenerasyon değil ancak ikinci jenerasyondakilerin Dışişleri Bakanlığı gibi yerlere kabul edileceği, devamlı ihtiyaç duyulan riskli bir görev yeri olan emniyette ve orduda çocukların bu işe girebileceğini gözlemlerimle biliyorum. Ama bazı ülkelerde, Rusya ve Türkiye’de bu böyle değil. Binaenaleyh bu kabul edilenlerin seçiminde rey vermesi kanuna uysa da umumi anlayışa uymayacağı çok açık; statünün derhal değiştirilmesi gerekir” diye yazdı.

‘Bu, kimseye yarar sağlayacak bereketli bir siyasi strateji değildir’

“Bir yeni yurttaş kitlesi ilk başta belki isteneni destekler, ikinci dönemde bunu yapmayacakları gibi daha karşıt faaliyetlere bile girişebilirler. Bu, kimseye yarar sağlayacak bereketli bir siyasi strateji değildir” diye yazan Ortaylı “Asıl olan bir ülkenin huzurudur, iktisadi hayatının devamının sağlanmasıdır. Türkiye köylülüğü maalesef köyden uzaklaşıyor, uzaklaştı. Bereketli ülkemizin bu açığını kapatmak için göç söz konusudur. Burada klasik prensibe dönmeliyiz; yani kanunlarımızda öngörülen, “kanunun ruhuna” itaat etmeliyiz. Atçılık ve hayvancılık için Asya’nın bozkırlarında yetişen Türkler, birtakım zanaatların yaşaması için Orta Asya’nın, Horasan’ın Türkleri, şimdi Avrupa Birliği dolayısıyla yol biraz kesildiğinden tabii Tuna boyunun ve Balkanların yerleşik ve Halep Türkmeni gibi gruplara düşünülebilir. Ama bunu sınırsız genişletmek yanlıştır. Hele hele Türkiye’de toprak ve mesken mülk satın almanın bu derece serbest bırakılması hiç uygun değil. İnsanlarımız için haksız rekabet ve sıkıntı yaratıyor” ifadelerini kullandı.
Ortaylı “Avrupa Birliği üyesi olan Avusturya gibi ülkeler bile topraklarının dar olduğu ve mülk alımının serbest tutulmasını düşünüyor. Statüye göre satış yapılıyor fakat oturma izni verilmiyor. Her AB ülkesinin bu konuda ayrı uygulaması var. Bunlar çoğu zaman da kanunların öngördüğü statüye uymamak gibi bir ahlaksızlığa sebep oluyor. Ama durum bu; kimse topraklarını ve mülklerini kolay kolay dışarıdan gelene bırakmak istemiyor. Bunun yaratacağı iktisadi ve sosyal sorunların sonu gelmez” dedi.
Yorum yaz