EKSEN

'Castillo'ya ilk günden sistematik gözdağı uyguladılar, yerli ve solcu bir lideri hazmedemediler'

İbrahim Varlı’ya göre, Peru’da yaşananlar oligarşinin yerli kökenli solcu Başkan Castillo'ya darbesi. Castillo’ya seçildiğinden beri sistematik gözdağı verildiğini belirten Varlı, benzer darbelerinin Honduras, Paraguay, Brezilya, Bolivya'da yaşandığını anımsattı. Varlı, darbeye karşı Latin liderlerin ortak bildirisinin önemli olduğu görüşünde.
Sitede oku
2021’de başkanlık seçimlerin ikinci turunda oyların yüzde 50.13’ünü alarak kazanan Peru Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, kendisine devirmeye çalışan Kongre'yi anayasadan kaynaklanan başkanlık yetkileri uyarınca fesh etmeye çalışınca darbeye kurban gitti. 7 Aralık'ta Kongre tarafından 'kalıcı ahlaki yetersizlik' gerekçesi üzerinden azledilen Castillo, tutuklanarak hapse gönderildi. Castillo, 13 Aralık’ta Twitter hesabından, "Size hükümetimin en zor anlarında sesleniyorum; aşağılanmış, hücre hapsine atılmış ve kaçırılmış bir şekilde" ifadelerinin yer aldığı bir mektup yayınladı.
Castillo'nun yerini darbeci Kongre desteğiyle Latin Amerika'da son dönemde adeta bir eğilim haline gelecek şekilde yardımcısı Dina Boluarte getirildi. Castillo, Boluarte'yi 'gaspçı' diye nitelerken, solcu liderin destekçileri Kongrenin kapatılması ve Boluarte'nin istifası için geniş çaplı gösterileri başladı. Boluarte bunun üzerine ülkede bir aylığına OHAL ilan etmek zorunda kaldı.
Castillo'nun devrilmesi karşısında önde gelen Güney Amerika liderleri de ortak bildiri yayınladı. Bolivya, Kolombiya, Arjantin, Meksika, Honduras ve Venezuela liderleri, Boluarte'nin liderliğini kabul etmediklerini belirterek Castillo'ya destek çıktı. Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador, Castillo'nun seçilmesiyle birlikte sürekli zorbalığa maruz kaldığını belirterek "Hasımları, yani bu ülkenin politik ekonomik elitleri, yöneteni kabul etmedi" ifadeleri dikkat çekti.
2018'den bu yana Castillo dışında dört seçilmemiş başkan gören Peru'daki gelişmeleri Birgün gazetesi yazarı, gazeteci İbrahim Varlı ile konuştuk.

‘Peru’da olanlar, oligarşinin yerli kökenli solcu lidere karşı gerçekleştirdiği bir kongre darbesi’

İbrahim Varlı’ya göre, Peru’da yaşananlar oligarşinin yerli kökenli solcu lidere karşı gerçekleştirdiği bir darbe. Buna rağmen küresel sermaye ile bağlantılı kaynakların Castillo'yu 'darbeci' gibi sunmaya çalıştıklarını söyleyen Varlı, yerli kökenli Peru liderine karşı seçilmesinden bu yana uygulanan sistematik gözdağı ve hedef alma politikalarına atıfta bulundu:
“Güney Amerika’nın bütününde oldukça hareketli bir dönemden geçiliyor. Peru’da yapılan ise oligarşinin yerli kökenli, solcu bir lidere yönelik darbesi. Ama Peru oligarşisi ve küresel sermaye ile bağlantılı kaynaklara bakarsanız darbeyi yapan Castillo. Olaylar farklı yansıtılıyor. Castillo kendisini görevden alacak Kongre'ye karşı hamlede bulunuyor. Castillo, Temmuz 2021’de göreve başlamıştı. Bu sürede oligarşi ağırlıklı Kongre'de iki azil oylaması yapıldı. Castillo bu süre zarfında yurtdışına gönderilmedi. Örneğin 20 Ağustos’ta Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro'nun yemin törenine katılamadı. Latinlerin zirvesine dönem başkanlığını Peru alacak olmasına rağmen gönderilmedi. Sistematik olarak ilk günden beri uygulanan bir gözdağı, hedef alınma durumu vardı, açıkça çalıştırılmıyordu. Ne kadar bir yanlışa imza atmış olabilir? 16 ayda azil konusu yapılan 3 gensoru. Hata yapma imkanı bile verilmedi."

'Yerli ve solcu bir lider gelecek, birçok şeyi değiştirecekti; bunu hazmedemediler'

Peru oligarşisinin gücüne ve Aydınlık Yol ile 40 yıl süren savaşın güvenlik bürokrasisine etkisine atıf yapan Varlı, Castillo'ya atfen 'yerli ve solcu bir lider gelecek, birçok şeyi değiştirecekti; bunu hazmedemediler' vurgusu yaptı:
"Peru oligarşisi, Latin Amerika’da Kolombiya ile birlikte en katı, en zorlu oligarşik yapıdır. Yaklaşık 40 yıl boyunca Maoist gerillalarıyla süren kanlı bir iç savaş yaşandı. Aydınlık Yol ülkenin üçte birini kontrol altına almıştı. Gonzalo iki yıl önce yaşamını yitirdi. Çok güçlü ve çok katı bir güvenlik bürokrasisinin bulunduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Bütün bunlar olduktan sonra hemen yerli ve solcu bir lider gelecek, birçok şeyi değiştirecekti; bunu hazmedemediler. Son 5 yılda 6 devlet başkanı değiştiren bir ülkeden bahsediyoruz. Çok kötü bir siyasi iklim var. Castillo da Latin Amerika’da yükselen sol dalgadan istifade ederek iş başına geldi ve kendisini bu güçlü oligarşik yapının içinde buldu. Bir de kendi hükümetini devirmek için darbe yaptığı söyleniyor. Oradaki mevzu o değildi Bir güvenlik kabinesi kurup ülkeyi seçime götürecekti.”

‘Egemen sınıflara taviz verilmesini isteyenlerle uzlaşmak istemeyenler arasında bir kavga var’

Sadece Peru değil aslında Latin Amerika'da pek çok ülkede benzeri bir temel izlek bulunduğunu anlatan Varlı, egemen sınıflara taviz verilmesini isteyenlerle uzlaşmak istemeyenler arasında bir kavga yaşandığına da dikkat çekti:
“Peru'nun güneyi yoksul. Ve madenciler, uluslararası tekeller tarafından yağmalanan bölgeler. Onbinler orada eylem yapıyor. Latin Amerika’daki uzun süredir devam eden sorun şu. Castillo seçildikten sonra kendi partisinde bir ayrılık yaşandı. Castillo, partisinden ayrıldı. Kendisini iktidara getiren ikili bir koalisyon vardı. Orada da bir ayrışma yaşandı. Bir kısım solcular şunu diyorlar; 'egemen sınıflara taviz verme, verdikçe üzerimize geliyorlar'. Bir kısmı da 'biz bu tavizleri vermezsek ya çatışacağız ya bizi görevden alacaklar, yani biz bu işi uzlaşmayla çözelim'. Castillo’nun partisi içindeki tartışma da bu. Taviz verilmesini isteyenlerle uzlaşmak istemeyenler arasında bir kavga vardı. Bir sol dalga var. Parlamentoda çoğunluk sağcılarda, Lula seçilirken de egemen sınıfların bir kesimiyle ittifak yapıldı. Bizim ülkemizde de gördüğümüz çeşitli kesimlerle ittifaklar yapılıyor. Bu iş böyle mi sürdürülecek? Yoksa bıçak çekilecek ve bildiğimiz çerçevede yol mu alacağız? Kolombiya lideri için de geçerli.”

‘21. yüzyıla özel yeni darbeler süreci yaşanıyor’

Varlı’ya göre, ‘Amerikan emperyalizminin arka bahçesinde’ 21. yüzyıla özel yeni darbeler süreci yaşanıyor. Honduras, Paraguay, Brezilya, Bolivya ve son olarak da Peru’da liderlerin parlamenter darbenin kurbanı olduğunu anımsatan Varlı, hepsinin sol tandanslı liderler olduğunu ve ülkelerinde yabancı tekellerle bağlantılı doğal kaynakların sömürülmesine karşı çıktıklarının altını çizdi:
“Amerikan emperyalizminin arka bahçesinde 21. yüzyıla özel yeni darbeler süreci yaşanıyor. 2019’da Manuel Zelaya, 2012’de Paraguay’da solcu lider Fernando Lugo, 2016’da Brezilya’da Dilma Rousseff, 2019’da Bolivya’da Evo Morales, şimdi de 2022’de Castillo. Hepsi de parlamenter darbenin kurbanı oldular ve hepsi sol tandanslı liderler. Burada başka bir hikaye var, ikinci dönem sol dalgaya karşı sağın yardımcıları alınıyor ya da Brezilya'daki gibi seçim sürecine bir itiraz sürüyor. Başkan yardımcılarıyla başka planlar oynanırken liderler alaşağı ediliyor. Dün Lula mazbatasını aldı. Sağcılar haftalardır Lula’nın göreve gelmemesi için eylemler yapıyorlar. Yüksek Mahkemenin önünde müdahale edip Lula’ya görevi vermemesi için polisle çatıştılar ve hala sokaktalar. Öyle ya da böyle çıkar ağını tehlikeye sokacak birini istemiyorlar. Castillo’nun hedef olmasının en büyük sebebi güneydeki maden şirketleri, çünkü oranın yerli toprakları ve talan edilmesine karşı direnç oluşturuldu. Orası kendi toprakları. Morales’i götüren de enerji kavgasıydı.”

'Latin Amerika liderlerinin orak bildirileri çok önemli'

Varlı, Castillo'ya yönelik darbeye itiraz eden Latin Amerika liderlerinin ortak bildiri yayınlamasının ise yerleşik oligarşi ve Amerikan emperyalizmine karşı güçlü bir mesaj olduğu görüşünde:
“Ortak bildiri bir deneyimin sonucu, çünkü kendileri de benzer muameleye maruz kalabilirler. Castillo’ya darbe yapılmasına karşı ilk gün tutum alan Meksika lideri Obrador; bunun bir oligarşik darbe olduğunu ve Castillo’nun bilinçli olarak bu tuzağa sürüklendiğini söyledi. Obrador, sosyal demokrat bir lider. Morales’ten Castillo’ya kadar darbeye maruz kalan liderlere kucak açan bir lider, takdir edilesi bir tavrı var. Ortak kaleme aldıkları o metin çok önemli. Bu hem Peru’daki yerleşik güçlerin hem de onların arkasında destek veren Amerikan emperyalizmine ve uluslararası güçlere bir mesaj.”
Yorum yaz