EKSEN

'Çin, ABD’ye yanıtını Ortadoğu’daki ziyaretiyle veriyor, dostlarını çoğaltıyor'

Gökhun Göçmen'e göre Şi'nin Riyad ziyareti ve Çin-Suudi yakınlaşmasında 'Kuşak Yol' ve 'Vizyon 2030'un rolü var. Enerji iş birliğine atıf yapan Göçmen, petro-dolar dengesini bozacak eğilime işaret etti. Çin'in dostlarını çoğaltmaya çalıştığını belirten Göçmen, Körfez'in ABD'ye cüretli çıkışlarının değişen dünya dengeleriyle ilgili olduğu görüşünde.
Sitede oku
Dünyanın dikkati Çin Devlet Başkanı Şi Jinping'in Suudi Arabistan ziyaretinde. Suudi Kralı Selman bin Abdulaziz'in davetlisi olarak Riyad'a giden Şi, aynı zamanda Çin-Arap zirvesi ve Çin-Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) zirvelerine katıldı, diğer Arap liderlerle de bir araya geldi. Şi'nin ziyareti sırasında enerji ve yeşil ekonomi alanlarında önemli ekonomik anlaşmalara imza atılırken, dikkat çekici siyasi mesajlar verildi.
Çin lideri, en son 2016'da Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiş olan ve 2019'da da Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'ı Pekin'de ağırlamıştı. Geçtiğimiz temmuzda ABD Başkanı Joe Biden'ın aksine Riyad'da şaşalı bir törenle karşılan Çin lideri ve Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman arasında görüşmede iki ülke ilişkilerinin stratejik niteliğine vurgu yapıldı.
Çin lideri Arap ülkeleriyle ilişkilerin dönüm noktasında olduğunu belirtirken, içişlerine karışmama vurgusuyla ikili ilişkileri güçlendirme mesajının altını çizdi. Birlikte, kalkınma, sağlık ve gıda güvenliğinin desteklenmesi gibi ortak taahhütlerin uygulanması konusunda kararlı olduklarını dile getirdi. Suudi Arabistan-Çin ilişkilerinin büyük bir sıçramaya tanıklık edildiği vurgusu dikkat çekti.
Çin önemli enerji tedarikçisi olduğu Suudi Arabistan'la özellikle petrol ticareti ödemelerini yuan ile yapmayı görüşürken, Riyad'ın BRICS'e ilgisi dikkat çekiyor. Katar'dan sıvılaştırılmış doğalgaz alımı için geçen ay 60 milyar dolarlık bir anlaşma imzalayan Çin yönetimi, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve diğer Körfez ülkeleriyle de enerji işbirliğini geliştiriyor, Çinli şirketler önemli altyapı yatırımlarına imza atıyor.
Çin’in Arap ve Körfez ülkeleriyle derinleşen ilişkilerini gazeteci yazar Gökhun Göçmen ile konuştuk.

‘Suudi Arabistan petrole bağımlı ekonomiden kurtulmak istiyor'

Gökhun Göçmen’e göre, Pekin ve Riyad'ın yakınlaşmasında Çin'in 'Kuşak ve Yol' projesiyle Suudilerin 'Vizyon 2030' belgesinin rolü var. Suudi Arabistan’ın petrole bağımlı ekonomiden kurtulmayı hedeflediğini anımsatan Göçmen, bu bağlamda Çin'in daha fazla yatırımlarına duyulan ihtiyaca dikkat çekti.
“Suudi Arabistan ile Çin yakın zamanda ilişki kuran devletler, 1990’da başladı. Ama ihtiyaçlar iki tarafı birbirine yaklaştırdı. Çin’in devasa bir petrol tüketicisi olması ve Suudi Arabistan’ın en büyük tedarikçisi olması söz konusu. Ama son yıllarda tarafları yakınlaştıran iki büyük proje var. Biri, Suudi Arabistan’ın 'Vizyon 2030' belgesi. Suudi Arabistan petrole bağımlı ekonomiden kurtulmak istiyor. Bunun için de Asya ve Afrika arasında bir köprü tanımı yapıyor. Türkiye’den hatırlayacağımız gibi, bir orta koridor olma arzusu. Suudilerin benzer şekilde 'Vizyon 2030 belgeleri bulunuyor. Bu bağlamda Çin’in yatırımlarına muhtaç. Halihazırda Çin, Körfez içinde en çok Suudilere yatırım yapıyor ama sürdürülebilir bir ekonomi için daha fazla yatırıma ihtiyaç var. Kuşak ve Yol inisiyatifiyle uyumlulaştırmak istiyor. Çin bu noktada öne çıkıyor. Tarafları birbirine yaklaştıran böylesi bir tablo var."

'Petro-dolar dengesini bozabilecek dolardan kaçma eğilimini hızlandıracak adımlar olabilir'

Çin ile Suudi Arabistan arasında imzalanan yeşil dönüşümden ulaştırma ve lojistiğe uzanan anlaşmalara dikkat çeken Göçmen, 5G sistemi ve Huawei'nin Körfez'deki rolünün artacağının öngörüldüğünü belirtti. Suudilerin Çin'e daha fazla petrol göndermeye yeşil ışık yaktıklarını anımsatırken, petrol ticaretinin dolar yerine yuan üzerinden yapılması eğilimlerine dikkat çekti. Göçmen, resmi açıklama olmasa da Çin'in bunu istediğinin bilindiğini, Riyad'ın da ABD ile ilişkilerindeki kırılganlığın Suudileri para çeşitliliğine itebileceğini vurguladı:
"34 anlaşma imzalandı, 20 tane daha var. Çok geniş bir yelpazede ama iki temel başlıkta sınıflandırabiliriz. Biri, ekonominin yeşil dönüşümü, diğeri ulaştırma, lojistik ve altyapı üzerine kurgulanmış. Bir de buna Huawei’yi ekleyelim. Huawei, ABD’de hem de İngiltere’de şeytanlaştırılmış şirketlerin başında geliyor. Bir dönem Kanada'da CFO’su dahi tutuklanmıştı. Ama 5G bağlantıları, internet alt yapısında birçok Körfez ülkesinde olduğu gibi Suudi Arabistan’da Huawei ön plana çıkacak. Dolayısıyla Suudiler ve Çin, aslında ekonomik açıdan birbirini tanımlayacak ülkeler. Masadaki başlıklardan biri petrol. Suudiler daha fazla petrol göndermeye yeşil ışık yaktı. WSJ de ‘Petrol ticaretini Yuan üzerinden yapmak istiyorlar’ iddiasında bulundu. Her ne kadar resmi açıklama olmasa da bunun iki ülkenin de ulusal çıkarına hizmet edeceğini söylemek mümkün. Çin zaten uzunca bir süredir doların ekonomik bir enstrüman değil bir yaptırım aracı olarak kullanıldığını düşünüyor. Dolardan çıkma siyaseti güdüyor. Rusya'nın Ukrayna harekatı ve OPEC kararından sonra Biden, Suudilerden petrol fiyatlarının düşürülmesini istemişti. Ama Suudi Arabistan petrol üretimini kısarak fiyatları yükseltti. Beyaz Saray da ‘Suudiler Rusya ile ittifak içinde' dedi, ilişkileri gözden geçireceklerini söyledi. Aslında olası senaryolara karşı Suudi Arabistan da Merkez Bankası’ndaki para çeşitliliğine önem verecektir. Bu bağlamda petro-dolar dengesini bozabilecek dolardan kaçma eğilimini hızlandıracak bir adım olarak düşünülebilir. Ama bir resmi açıklama şu ana kadar yok. Fakat ulusal çıkarlara hizmet edeceği kesin.”

‘Çin artık ABD ile küresel siyasete işbirliği içerisinde yön verme ihtimalinin çok kalmadığını düşünüyor'

Göçmen, ABD’nin Çin’e karşı bulduğu çözümün, kuşatmak ve yalnızlaştırmak olduğunu, Pekin’in de buna yanıtının Ortadoğu’da dostlarını çoğaltıp düşmanlarını azaltmaya çalışarak yanıt verdiği görüşünde:
“Ticareti konuştuk çünkü 1990’lı yıllardan bugüne ilişkiler hep ticaret parantezine sıkıştırıldı, haklı gerekçeler de vardı. Ancak biraz da siyasi mesajları irdelemenin zamanı geldi. Suudi Arabistan ortak bir paydada buluşuyor. O da ABD ile olan çıkar çatışması. Çin artık ABD ile küresel siyasete işbirliği içerisinde yön verecekleri ihtimalinin çok kalmadığını düşünüyor olsa gerek. Çünkü ABD artık Çin’i stratejik rakip olarak tanımlıyor. Çin’in kendi lehine işleyen düzeni bozabilecek kapasiteye sahip tek güç olduğunu düşünüyor. Artık eskiden olduğu gibi Çinli politikacılar ya da elitler arasında küresel sorunların çözümünde Amerika ile işbirliği ihtimali azalmakta. Çin liderleri yaklaşan bir kritik 10 yıldan bahsediyor. ABD’nin Çin’e karşı bulduğu çözüm, kuşatmak ve yalnızlaştırmak. Dolayısıyla Çin de bu yanıtı Ortadoğu’da bu ziyaretiyle veriyor. Dostlarını bir anlamda çoğaltıyor ve düşmanlarını azaltmaya çalışıyor."

'Çin bir vesayet politikası gütmüyor, aksine pratik işbirliğine odaklanıyor'

ABD-Çin bağlamında Asya-Pasifik konuşulsa da Ortadoğu'nun da önemli bir yer kapladığını belirten Göçmen, Pekin'in bölgede ABD'nin sayısız işgal ve trajedisinin aksine 'bagajsız' olmasının elini güçlendirdiği görüşünde:
"ABD’nin Çin politikalarında Asya-Pasifik bölgesini konuşuyoruz ama Ortadoğu da önemli bir yer kapsıyor. Çünkü burada Çin’in eli çok güçlü. Çünkü ABD gibi bagajında sayısız işgal, trajedi barındırmıyor, Çin’in böyle bir bagajı yok. Bununla birlikte dış politikada da değerler üzerinden siyaset gütmüyor ki bu Körfez monarşilerini oldukça rahatlatıyor. Çin geçtiğimiz hafta bir rapor yayımladı, yeni dönemde Çin-Arap ilişkileri diye. ‘Ortadoğu’da bir güç boşluğu yok aslında Ortadoğu kendi kaderini belirleyecektir’ diyor. Çin bir vesayet politikası gütmüyor aksine pratik işbirliğine odaklanıyor. ABD’ye verebileceği yanıt soğuk savaş tipi bir kamplaşmanın önüne geçmek. Hem Avrupa ile ilişkilerinde hem de Ortadoğu ile yapıyor.”

‘Körfez ülkelerinin cüretli çıkışları değişen dünya dengeleriyle ilgili’

Körfez ülkelerinin ABD’ye karşı cüretkar çıkışlarını iki nedene bağlayan Göçmen'e göre, bunun ilki Biden iktidarından umutsuzluk ikincisi ise değişen dünya dengeleriyle ilgili. Göçmen, Körfez ülkelerinin ‘çok kutuplu bir dünyada yaşandığını’ fark etmesine dikkat çekti:
“Aslında Suudi Arabistan’ın bu cüreti bulmasının nedeni iki şeye dayanıyor. Suudi Arabistan vesilesiyle konuşuyoruz ama OPEC kararı gündeme geldiğinde ABD basınında yer aldı, Biden’ın telefonlarına çıkmayanlardan biri de BAE prensiydi. Aynı zaman diliminde Rusya’ya gitti ve Putin ile görüştü. Dolayısıyla Körfez’in ana aktörlerini kapsayan bir eğilimden bahsetmemiz mümkün. Bu ülkeler bu cüreti nereden buluyorlar? İlki Biden iktidarından yana olan umutsuzlukları. Çünkü Biden, Afganistan’dan çekilmesiyle büyük bir güven krizi yarattı. Kendisi de ‘Biz artık Asya-Pasifik’e odaklanacağız’ diyordu. Dolayısıyla geleneksel olarak Ortadoğu ülkeleri ‘ticarette Çin ile güvenlikte Amerika ile gidelim’ yol haritasını kenara bırakmaya başladılar. Çin ile savunma anlaşmaları da yapıyorlar. Biden’a karşı böyle bir güvensizlik var. Söz konusu Demokratlar olunca, bu değer siyaseti iyice bunaltmış durumda. Ama bence en önemlisi Körfez ülkelerinin böylesine cesur çıkışları değişen dünya dengeleriyle ilgili. Çok kutuplu bir dünyada yaşadığımızı artık Körfez ülkeleri de fark ediyor. Çin’in yükselişi ve Amerikan hegemonyasının göreli gerileyişi artık yumurtaları farklı sepetlere koyma ihtiyacı uyandırdı orada da."

'Bunlar sadece gelip geçici, konjonktürel hamleler değil'

Riyad'ın ŞİÖ'ye diyalog ortağı olduğunu, BRICS'e katılma niyetini de gizlemediğini anımsatan Göçmen, bunların gelip geçici hamleler deği dış politika tercihleri olduğu görüşünde. Adımların Biden'ı daha fazla kızdırıp tavizler koparmak için atılmadığını belirten Göçmen, birçok ülkenin çok kutuplu dünyanın farkında olduğunu anımsattı:
"Suudi Arabistan, ŞİÖ’ye diyalog ortağı oldu. BRICS’e katılma niyetini gizlemiyor. Bunlar sadece gelip geçici konjonktürel bir hamle değil de dış politika tercihi olduğunu da kanıtlar nitelikte. Belki ABD'nin de kabul etmesi gereken temel gerçeklik bu. Ya hegemonyasının gerilediğinin farkına varacak ve içeriye dönecek, çok kutuplu dünyayı anlamaya çalışacak. Trump döneminde bunu görmekteydik. Trump’ı sert eleştirdiler ama Trump Amerika’nın içine dönmesine yöneldi. Biden ise ABD’nin hegemonyası geriledikçe daha fazla saldırganlaşıyor ve o soğuk savaş ajandasını tozlu raflardan indirmeye çalışıyor. Bugün Körfez’in Çin ile ilişkileri somut temele dayanıyor. Biden’ı kızdırmak ya da ondan daha fazla taviz koparmak için atılan adımlar değil, gelişmekte olan ülkelerin birçoğu çok kutuplu dünyanın farkında. Avrupa ülkeleri de öyle. Geçtiğimiz günlerde Scholz bir makale yazdı. 'Çin’in ortaya çıkışıyla birlikte bir tektonik kayma çağındayız' diyor. Onlar da ABD’nin tüm baskısına rağmen köprüleri atma siyasetine yönelmiyorlar.”
Yorum yaz