Hilal Kaplan'ın "6+1 ortaya karışık" başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
6+1 güçlerini birleştirdi ve ortaya devlet gücünü bölük pörçük eden ucube bir sistem önerisi çıktı. Güçlendirilmiş parlamenter sistem diye dillerinde tüy bitti ama bu sistem, ayakta kaldığımız bu ateşten gömlek coğrafyada devlet ciddiyetini yerle bir edecek bir felaket formülü aslında.
Ayrıca sistem hem cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öneriyor hem de cumhurbaşkanının veto yetkisini bile elinden alıyor. Yani cumhurbaşkanı seçilen kişi, Meclis'teki partilerin hepsinden daha fazla oy alacak ama sembolik bir makam olarak kalacak. Üstelik bir daha seçilme hakkı da olmayacak, bir dönemle sınırlı kalacak.
6+1'li masaya, oyu % 1 olan partilerin mührünü vurduğunu da şuradan anlıyoruz: "Öneriye göre oyların yüzde 1'ini alan partilere devlet mali yardımda bulunacak ve bu yardımın dörtte biri de tüm partiler arasında eşit olarak dağıtılacak."
Davutoğlu gibi % 1 oy alacağı şüpheli partilerin liderleri ise şimdiden koltuklardan koltuk beğenmeye başlamışlar bile. Katıldığı programda Davutoğlu, hem cumhurbaşkanı yardımcısı hem de milletvekili olacağını şu sözlerle açıkladı mesela:
"O (Cumhurbaşkanı yardımcısı olması-H.K.) milletvekili olma vasfını yitirmeyi de beraberinde getirebileceği için bunu içtüzükle aşabilirsek veya bir değişiklikle o olabilir. Bir taraftan da Meclis'i güçlendirmek istiyoruz. Liderlerin de Meclis'te olması gerekiyor."
"Tek adam" diye yola çıkanlar, koltuk sevdasındaki bir sürü "adama" sistemi teslim etmemizi istiyorlar. Başına istedikleri kadar "güçlendirilmiş" yazsınlar, bu sistemin güçlendireceği tek şey kaostur, kargaşadır, istikrarsızlıktır.