Almanya'daki Olaf Scholz hükümeti, ülke dışından daha fazla kalifiye işçi çekmek amacıyla vasıflı işgücü göçüne yönelik kolları sıvamış durumda. Hazırlanan reform yasasıyla AB üyesi olmayan ülkelerden vasıflı emek gücünü teşvik edici koşulların yanı sıra vatandaşlığın kolaylaştırılması hedefleniyor.
Örneğin, vatandaşlığa 8 sene yerine 5 hatta kimi koşullarda 3 senede geçilebilmesi, çifte vatandaşlığa da geçit verilmesi öngörülüyor. Tasarı Almanya'da yaşayan 3 milyona yakın Türk asıllıyı da yakından ilgilendiriyor. Ancak muhalefetteki CDU/CSU planı, 'Almanya vatandaşlığını ucuza sattığı' için eleştirirken, daha fazla insanın sosyal yardım alması sonucu yaratacağını söylüyor. Koalisyon ortağı Hür Demokratlar ise yasadışı göçle mücadele gerekliliğini vurguluyor. Yasayı destekleyenler iş gücü açığı bulunan Almanya'da 2035'e kadar 7 milyon çalışanın emekliye ayrılacak olmasından ötürü emeklilik sisteminin zorlanması riskine vurgu yapıyor. İltica talep edenlerin işgücüne katılımının kolaylaştırılması gereğinin de altı çiziliyor. Daha önce üzerinde durulan entegrasyon sorunu ise bu yasa tartışmalarının gölgesinde kalmış görünüyor.
Örneğin, vatandaşlığa 8 sene yerine 5 hatta kimi koşullarda 3 senede geçilebilmesi, çifte vatandaşlığa da geçit verilmesi öngörülüyor. Tasarı Almanya'da yaşayan 3 milyona yakın Türk asıllıyı da yakından ilgilendiriyor. Ancak muhalefetteki CDU/CSU planı, 'Almanya vatandaşlığını ucuza sattığı' için eleştirirken, daha fazla insanın sosyal yardım alması sonucu yaratacağını söylüyor. Koalisyon ortağı Hür Demokratlar ise yasadışı göçle mücadele gerekliliğini vurguluyor. Yasayı destekleyenler iş gücü açığı bulunan Almanya'da 2035'e kadar 7 milyon çalışanın emekliye ayrılacak olmasından ötürü emeklilik sisteminin zorlanması riskine vurgu yapıyor. İltica talep edenlerin işgücüne katılımının kolaylaştırılması gereğinin de altı çiziliyor. Daha önce üzerinde durulan entegrasyon sorunu ise bu yasa tartışmalarının gölgesinde kalmış görünüyor.
İçişleri Bakanı Nancy Faeser, modern göç yasasına acilen ihtiyaç olduğunu söylerken, "Yabancı vasıflı işçilerin Almanya'ya daha kolay gelebilmeleri için modern bir göç yasası oluşturma fırsatını değerlendiriyoruz. Korona krizi, sanayiden el sanatlarına ve bakım hizmetlerine kadar pek çok sektördeki personel açığını büyük ölçüde artırdı" vurgusu yaptı.
Almanya'daki göç yasası, salt Almanya'da bulunan Türkleri değil, Türkiye gibi 'beyin göçü' veren ülkelerin durumunu da yakından ilgilendiriyor.
Göç reformu tartışmalarını ve Almanya'da yaşayan Türklerin değerlendirmelerini AB uzmanı ve gazeteci Erdal Tekin ile konuştuk.
‘Almanya, yaşlı toplum ve kalifiye eleman sıkıntısı nedeniyle yeni iş göçünü hayata geçirmek durumunda’
Erdal Tekin’e göre, Almanya’da federal hükümet yaşlı toplum ve kalifiye eleman sıkıntısı nedeniyle yeni iş göçünü hayata geçirmek durumunda. Almanya’nın birçok sektörde kalifiye personel açığının pandemi sırasında sağlık sektöründe ortaya çıktığını belirten Tekin, Türkiye dahil pek çok ülkeden sağlık personeli kabulünün başarıyla uygulandığını ve özelleştirmenin daha az olmasının krizin daha iyi atlatılmasını sağladığını söyledi:
“Kıta Avrupası’nda sanayi devrimini her iki dünya savaşını yaşamış olduğundan dolayı en geç tamamlayan ülke Almanya. Almanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sanayileşmesinde ekonomik modernleşmeyi başlattığı andan itibaren 1955’te İspanya ve İtalya’dan öncelikli olarak sonra 1961-62’de Türkiye’den insan göçü alarak bu açığı kapatma unsurunu oluşturdu ta ki 1974’e kadar. Şimdi federal hükümet, federasyon hükümeti tekrar yeni iş göçünü hayata geçirmek durumunda kaldı. Bunun iki nedeni var. Almanya yaşlı bir toplum ve Almanya birçok sektörde yaşanan bir kalifiye personel sıkıntısı yaşıyor. Çünkü Almanya marka değeri yüksek olan bir ülke. Birçok alanda marka değeri olan Almanya’nın birçok sektörde kalifiye personel açığı var. Pandemiyle beraber yaşandı, sağlık sektöründe büyük bir kalifiye personel açığının olduğunu gördü. Oysaki Almanya, Kıta Avrupası’nda sağlık sektöründeki özelleştirmeyi en az yapan, yüzde 31 ile sınırlayan tek ülke. Bu İspanya’da yüzde 64, Fransa’da yüzde 59. Almanya onun için pandeminin ilk dönemlerindeki üzerine düşen görev ve sorumluluğu başarıyla tamamladı. Ama bugün özelleştirilmiş sağlık sistemi olan ülkeler pandemiyi çok ağır yaşadı. Almanya ne yaptı o anda? Kendi ülkesinde veya ülke dışında sağlık sektöründe emekli olan tüm kişileri davet etti. Almanya dışında doktor, hemşire ve diğer teknik personellerin gelişleri ve konaklamaları da dahil olmak üzere karşıladı. Almanya’da otomotiv sanayinde büyük bir kalifiye eleman açığı var, beyaz eşya, savunma sanayide tekniker açığı var. Yaşlı toplumdan dolayı bu kalifiye personel açığını gideremeyen Almanya hızlı bir şekilde eleman açığını gidermek amacıyla yeni iş göçü yasasını hızlı bir şekilde gündemine aldı.”
‘Bu yasayla beraber Türkiye’den, diğer ülkelerden doktorları, mühendisleri, teknikerleri getirecek'
Türkiye ile AB arasında imzalanan geri kabul ve vize muafiyeti anlaşmasını hatırlatan Tekin, göç yasasının ise kalifiye insanların alımı için planlandığını vurguladı. Tekin, Almanya’nın Suriye’den kabul ettiği sığınmacıların da kalifiye olanlarını seçtiğini anımsattı:
“2013 yılında Türkiye ile AB arasında imzalanan geri kabul anlaşması ve vize muafiyeti anlaşması var. Fakat Almanya’nın şu anda ülkedeki eleman açığını gidermek amacıyla birden harekete geçirmek istediği insan göçü yasası Ortadoğu, Kuzey Afrika ülkelerinden gelen mülteci adı altındaki unsurlardan oluşmuyor. Kalifiye insan gücü üzerinden oluşuyor. Almanya, Suriye krizi çıktığından bu yana 2022’ye kadar bu süre zarfında yalnızca bir milyon 80 bin sığınmacı aldı. Bunların içinde 486 bini kalifiye insan. Yani nitelikli insanları aldı, doktorlar, avukatlar, mühendisleri aldı. Türkiye farklı. Buraya alınan mülteciler Avrupa’nın diğer ülkelerinin almış olduğu göç gibi değil. Başta Almanya olmak üzere aldıkları insan göçünde nitelik aradılar. Böyle olunca da kalifiye eleman açığını gidermek üzere de kullandılar. Almanya’da bir kişinin üniversite eğitimini bitirme noktasına geldiğinde Alman devletine maliyeti 158 bin euro. O kişiyi kalifiye bir noktaya getirmesi için Alman devletinin 20 yıl emek vermesi gerekiyor. Bu yasayla beraber Türkiye’den, diğer ülkelerden doktorları, mühendisleri, teknikerleri getirecek. Esas amaç yeniden bir göçmen toplumu oluşturmak değil ülkesindeki birçok sektörde eleman açığını gidermek amacıyla yeni iş göçü yasası altında nitelikli insanları ülkesine kazandırmak.”
‘Almanya yasa üzerine görüş ayrılıklarını istişare kültürüyle çözer'
Tekin, göç yasasındaki tartışmaları da aktardı. Muhalefetin kalifiye iş gücü alımına değil vatandaşlığa geçişin kolaylaştırılmasına itiraz ettiğini belirten Tekin, meselenin 'istişare geleneği' sayesinde çözüleceği görüşünde:
“Almanya’da 2021 Eylül seçimlerinden sonra sosyal demokrat parti önderliğinde üçlü koalisyon hükümeti oluştu. Hükümet protokolündeki maddelerden biri de vatandaşlığa geçişin kolaylaştırılmasıydı. Alman sosyal demokrat parti bir süre önce eleman açığını gidermek amacıyla öncelik tanıyarak vatandaşlık yasasının çağa uygun hale dönüştürülmesine yönelik çalışmaları başlattığında koalisyon hükümetinin küçük ortağı olan hür demokrat parti buna itiraz etti. Burada vatandaşlığa insan iş göçüne evet, fakat vatandaşlığa geçiş yasasının kolaylaştırılması yasasına hayır dedi. Şu anda hükümette böyle bir kriz var. Diğer bir problem de ana muhalefet partisi olan Hristiyan birlik partiler, Hristiyan demokrat partinin de politik gündemlerinde çifte vatandaşlık, vatandaşlığa geçişi kolaylaştırma söz konusu olmadığından dolayı onlar da vatandaşlığa geçişin kolaylaştırılmasına yönelik yasa tasarısına hayır diyeceklerini ifade etti. Ama devlet geleneği yüksek olan Almanya’nın en çok sahip olduğu ve en yüksek değeri olan istişare kültürü, parlamentolara hakim olmuş durumda. Geçmişte olduğu gibi tartışmalar olacaktır. Ama federal parlamento ve sonra istişare ile birlikte onun alt birimi olan eyalet hükümetlerin temsiliyetlerinden oluşan federal konseyi onayıyla vatandaşlığa geçişin kolaşlaştırılacağına inanıyorum. Hala yürürlükte olan yasaya baktığımızda kişiler eğer Almanya kurallarına göre bir yaşamı, sekiz yıl hiçbir anayasal suç işlememişlerse, sekiz yıllık da bir oturuma sahipse zaten vatandaşlık hakkını kazanabiliyor. Ama bunun yanında bir Almanca bilgisinin olması gerekiyor.
‘Türk toplumu, çifte vatandaşlığı çok rahat alacak, siyaset kurumuna direkt etki etmiş olacak’
Tekin, göç yasasının Almanya’da yaşayan Türk toplumunun çifte vatandaşlığı çok rahat bir şekilde alması ve siyaset kurumuna doğrudan etki etmesinin yolunun açılacağı değerlendirmesinde bulundu
"Yeni düzenleme göçmen toplumu ve Almanya’daki göçmen toplumu oluşturan en fazla nüfusa sahip olan Türkiye orijinli toplumun, yani federal istatistik dairesine göre 2 milyon 871 bin Türk olduğunu ifade ediyor, çok büyük bir beklentinin içine girdiğini ifade edebiliriz. Bu yeni düzenlemede taslak şu şekilde. 4 veya 3 yıla yasal oturum süresini düşürmeyi tasarlıyorlar. Burada esas unsur şu, sosyal demokratlar bu çifte vatandaşlığın prensip olarak kabul edilmesini istiyor. Diğer siyasi partiler bu konuda temkinli yaklaşım sergiliyorlar. Eğer 5 yıldan fazla bir oturumunuz varsa, Alman vatandaşlığına da geçmişseniz, bir çocuk sahibi oluyorsanız çocuğunuz direkt Alman vatandaşı oluyor. Ama şimdiki mevcut yasal düzenleme size opsiyonlu vatandaşlık sunuyor. 21 yaşına geldiğinizde ya Türk ya da Alman vatandaşı olacaksınız diyor ama yeni düzenleme bu hükmü ortadan kaldırıyor. 65 yaş üzeri kişilere de Almanca yeterliliği beklenmeden vatandaşlık hakkı veriliyor. Almanya’daki göçmen toplumu ve Türk toplumu buna nasıl bakıyor? Halihazırda geçerli olan vatandaşlığı AB üyesi ülkelere ve İsrail, Güney Kore, ABD gibi ülkelere çifte vatandaşlık hakkını tanımıyor. Almanya’nın sosyo ekonomik kalkınmasına, 60 yıldan fazladır önemli katkılar sunan Türk toplumun Almanya’da temel yasalarla yönetilmesi yerine göçmen yasalarıyla yürütülmesi 21. Yüzyıl Alman demokrasisine uygun bir yasa ve tarz değildir. Bu yeni düzenlemeyle Almanya’da yaşayan Türk toplumu, çifte vatandaşlığı çok rahat bir şekilde alacak. Bir Amerikalı, Kanadalı gibi kendi ülkesinde yaşamış olduğu şehrin yönetimine, siyaset kurumuna direkt etki etmiş olacak. Almanya’da yaşayan Türk toplumu var olan sorunlarını ancak Almanya’daki enstrümanları kullanarak çözüme ulaşabilir. Bunun da en önemli ayağı politik çözümdür. Politik çözümde yetkin şekilde yer alabilmeniz ancak vatandaşlık statüsünden geçer.”