Yazar Mehmet Erkan, Radyo Sputnik'te yayınlanan Gündem Dışı’nda stüdyo konuğu oldu.
İlk öyküsü Bekir Bey ile 2002 yılında Türk Edebiyatı Vakfı Ömer Seyfeddin Hikâye Ödülü’nde Mansiyon kazanan ardından, Bir Safın Öyküsü kitabıyla Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’ne layık görülen Yazar Erkan, “İyi bir okurdum ama hayatımda ilk kez Dostoyevski’yi üniversite yıllarında okudum. Ondan etkilenmem bir dönüm noktası oldu. Dostoyevski okuduktan sonra hayatımda ilk kez bir öykü yazdım ve onunla Türk Edebiyatı Vakfı’ndan ödül aldım” diye konuştu.
Erkan, “Bir yazar olarak gerçekçiliği temsil ediyorum. Hem kendi düşün dünyamda hem de edebiyatçılığımda romantizme kaçmıyorum, gerçekçiyim. Son romanım ‘Herkes Saklar Yarası’nda bir aşkı anlatsam da bunu gerçekçi bir üslupla ele alıyorum” şeklinde konuştu.
Öyküleri Varlık, Hece Öykü, Edebiyat Nöbeti gibi edebiyat dergilerinde yer alan yazar Erkan, “Bir yazar olarak mutlaka kendinizden yola çıkıyorsunuz. Sizin yaşadığınız bir olay da olabilir, gözlemlediğiniz bir olay da olabilir. Oradan bir duyguyla yola çıkıyorsunuz. Bir çıkış noktanız var, yoğun bir olay yaşayabilirsiniz ama bu, tek başına bir edebi eser haline gelmez. Sizin dışınızda diğer insanların da okuduğunda duygulanacağı, bir şeyler hissedebileceği bir hale getirdiğiniz zaman bir edebi metinden söz edebiliriz. Yoksa bir kişinin hezeyanları olabilir bu. Dolayısıyla edebiyat sizin acılarınızdan, sizin sevinçlerinizden karşı tarafta da bir hissiyat, duygu uyandırmalı; bu metinlerin çıkartılabilmesi, edebiyatın mucizesi” dedi.
Son romanı ‘Herkes Saklar Yarasını’ için 'anlatacak bir dost ve kapanıp ağlayacak bir diz bulamayanların romanı' olarak bahseden Erkan şöyle devam etti:
“Gerçek hayatlarımızda kalabalık şehirlerde yaşıyoruz, çok sosyal olduğumuzu düşünüyoruz ancak bir gerçeğimiz var: Anlatamıyoruz. Aslında kimse kendisini anlatamıyor, yaralarını açık etmiyor. Bunun sebebinin birbirimizi çok fazla yargılamak ve yadırgamak olduğunu düşünüyorum”.