Avrupa’da aşırı sağ gözle görülür bir yükseliş döneminde. İstikrar, güvenlik ve refah arayışındaki Avrupa halklarının yolu, ‘çizgi dışı’ görünen aşırı sağ alternatiflerle her zamankinden daha fazla kesişiyor.
Bu aşırı sağ odaklar ise ‘yeniden tarih sahnesine çıkmış’ değil. Aşırı sağ ve ırkçılık, tarihin her döneminde ‘özgür Avrupa’ madalyonunun öteki yüzü oldu. Son dönemde artan göç dalgası ve ekonomik krizler yalnızca madalyonu çevirmiş oldu.
Aslında Avrupa, kendi yarattığı krizlerin sonuçlarıyla yüzleşiyor. Nasıl ki Avrupa’ya akın eden göçmenler, bizzat Avrupa’nın da dahil olduğu işgal ve sömürü politikalarının uygulandığı ülkelerden gelmesi tesadüf olabilir miydi?
Aynı şekilde, bugün yaşanan enerki krizi ve ona bağlı olarak bozulan ekonomilerin, yine bizzat Avrupa’nın dahil olduğu SSCB/Rusya karşıtı yüzyıllık planlar kapsamında uygulanan ‘çevreleme stratejisiyle’ bağlantılı olmasının tesadüf olamayacağı gibi.
Gerçeğin Yörüngesi’nde bu hafta, Avrupa’da yükselen sağı, Avrupa’da sağı yükselten unsurları, ABD’nin önderlik ettiği ‘yeni ana akım’ kimlik merkezli sağ/liberal siyasetin yol açtığı reaksiyonu ve Avrupa’nın alternatifsizliğini konuştuk.