Kasım ortalarından bu yana 'Çin Halk Cumhuriyeti' denildiğinde bir 'isyan' hali sunumu öne çıkıyor.
Sosyal medya üzerinden yansıyan görüntüler, Çinlilerin Kovid-19'a karşı uygulanan 'Sıfır Kovid' politikasından bezginliklerini protestolarla ortaya koyduklarına işaret ediyor.
Kısa süre önce, Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) 20. Kongresi'nin ardından Devlet Başkanı Şi Jinping'in yeni döneminin başında tuhaf 'askeri darbe' iddialarını ortaya atmış olan Batı medyası, pandemi protestoları üzerinden de 1989 Tiananmen olaylarını canlandırmanın eşiğine geldi. Pekin yönetimi, protestocuları dinlediği anlaşılacak şekilde belli düzeylerde kısıtlamaları hafifletince bu kez de 'zayıflık' eleştirileri belirmeye başladı.
Sosyal medya üzerinden yansıyan görüntüler, Çinlilerin Kovid-19'a karşı uygulanan 'Sıfır Kovid' politikasından bezginliklerini protestolarla ortaya koyduklarına işaret ediyor.
Kısa süre önce, Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) 20. Kongresi'nin ardından Devlet Başkanı Şi Jinping'in yeni döneminin başında tuhaf 'askeri darbe' iddialarını ortaya atmış olan Batı medyası, pandemi protestoları üzerinden de 1989 Tiananmen olaylarını canlandırmanın eşiğine geldi. Pekin yönetimi, protestocuları dinlediği anlaşılacak şekilde belli düzeylerde kısıtlamaları hafifletince bu kez de 'zayıflık' eleştirileri belirmeye başladı.
Unutulan Kovid-19
Küresel Kovid-19 pandemisi tamamen bitmiş olmasa da kitlesel aşılamalar eşliğinde neredeyse 'unutuldu'. Bu süre zarfında dünya çapında 6 milyon 700 bine yakın insan pandemi yüzünden hayatını yitirdi. Bu ölümlerin altıda biri, yani 1 milyon 100 binden fazlası Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşandı. 330 milyondan fazla nüfuslu ABD'de yaklaşık 100 milyon insan Kovid-19'a yakalandı. Brezilya’da 700 bin, Hindistan’da 530 bin, Rusya’da 390 bin insan...
Pandemi ABD'sinde virüse kuran gitmiş insan bedenlerini soğutucu kamyonlara atıldığı görüntüler doğrusu benim hiç aklımdan çıkmıyor. ABD'de pandemi sürecinde ekonomik hayatın durması, 16 milyon insanın işini yitirmesine yol açmıştı.
1 milyar 450 bin nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin'de ise hayatını yitirenlerin sayısı 5 bin civarında. Rakamların doğru verilmediği iddia edilse bile, ikiyle, üçle, beşle veya onla çarpılması da halk sağlığı bakımından durumu değiştirmiyor. Çin'in Kovid-19 pandemisi sınavını en iyi vermiş ülke olduğunu teslim etmek gerek.
Kovid'den ilk kurtulan da Çinliler olmuştu. Batı dünyasında henüz kapanma ve kısıtlamalar sürerken, Çinlilerin sokak partilerinin görüntüleri 'hasetle' izlenmişti.
Ancak Çin, küresel durumun da etkisiyle seyahat karantinalarının süresini kısaltılsa da tümden kaldırmadı. Vakalar kontrol altında ve yerel duruma göre tedbirlerle ele alındı. Sinovac başta olmak üzere nüfusa yoğun aşılama gerçekleştirildi. İnaktif aşı olarak 'zayıf' olduğu iddiaları öne sürülse de bunun salt Çin'de değil Türkiye dahil pek çok ülkede uygulandığı unutuldu.
Aniden ne oldu?
Kasım ayı başlarında Çin'de OmiCron varyantı temelli yeni vakalar ve ölümler (kasım başında 7 can kaybı) Pekin'i yeniden alarma geçirdi. 1 milyon 450 milyon nüfusunuz varsa, ihtiyatı elden bırakmanın acı sonuçları olabilir. Örneğin, Çin krizi ABD gibi ele almış olsaydı, nüfusla orantılı düşünüldüğünde az 5 milyon can kaybı olabilirdi. Oysa Çin'in üretim+kar temelli hareket etmediği aşikar. Nitekim kasımda yükselen ve 30 binlerle ifade edilen vakaların yoğun görüldüğü -asemptomik dahi olsa- bölgelerde kısıtlamalar devreye sokuldu. Çin devasa bir ülke, yerel düzeye önlemlerin dereceleri değişiyor. Çinli analistler, kimi bölgelerde yerel bürokrasinin kimi zaman salgının kontrolden çıkması ve faturanın kendilerine kesilmesi kaygısıyla hareket ettiklerini dile getiriyorlar.
Bu koşullarda başkent Pekin ve Guangzhou gibi yoğun üretim bölgelerinde tepkiler sonunda sokaklara döküldü. Çinlilerin bezginliği de çok anlaşılır. Ancak İngilizce dilinin adeta 'işletim dili' olmasından ötürü küresel enformasyon anlatısını belirleyen Batı medyası, oldukça tuhaf bir tablo çizdi. Önce her yıl yerel düzeyde binlerce protestonun gerçekleştiği Çin'de protesto etmek yasakmış gibi sunuldu. Daha geçtiğimiz aylarda banka ve mortgage protestoları vardı. Ardından kimi yerlerde polis ile çatışmalar yaşanınca 'polis şiddeti' anlatısı öne çıktı.
Doğrusu bunların Kanada'da kamyoncuların pandemi isyanının üzerine sürülen Kanada polisi ve atlı polisinden de Fransa'da Sarı Yeleklerin senelerdir süren protestolarına şiddet uygulayan Fransız polisinden de fazla bir farkı yokken, Çin söz konusu olduğu için adeta bir 'renkli devrim' kalkışması izlenimi yaratıldı. Arada belli grupların ellerinde beyaz kağıtlarla görüntüleri üzerinden de 'beyaz hareket' teması aktarıldı. Kanadalı kamponcular kapanma tedbirleri ve aşı pasaportlarına itiraz ettiğinde Twitter hesabından 'yasalara uymak zorunda olduklarını' vurgulayan liberal Başbakan Justin Trudeau, Twitter'da Çinli protestocuların 'yasadışı özgürlüklerini' savunurken görüldü. The Economist dergisi ‘Şi’nin sağlık krizi bir anda siyasi büyük bir krize dönüştü, bunun bir çaresi yok’ şeklinde analizlere başladı. İnsanda adeta bundan 'haz duyulduğu' izlenimi yaratıyor.
Doğrusu bunların Kanada'da kamyoncuların pandemi isyanının üzerine sürülen Kanada polisi ve atlı polisinden de Fransa'da Sarı Yeleklerin senelerdir süren protestolarına şiddet uygulayan Fransız polisinden de fazla bir farkı yokken, Çin söz konusu olduğu için adeta bir 'renkli devrim' kalkışması izlenimi yaratıldı. Arada belli grupların ellerinde beyaz kağıtlarla görüntüleri üzerinden de 'beyaz hareket' teması aktarıldı. Kanadalı kamponcular kapanma tedbirleri ve aşı pasaportlarına itiraz ettiğinde Twitter hesabından 'yasalara uymak zorunda olduklarını' vurgulayan liberal Başbakan Justin Trudeau, Twitter'da Çinli protestocuların 'yasadışı özgürlüklerini' savunurken görüldü. The Economist dergisi ‘Şi’nin sağlık krizi bir anda siyasi büyük bir krize dönüştü, bunun bir çaresi yok’ şeklinde analizlere başladı. İnsanda adeta bundan 'haz duyulduğu' izlenimi yaratıyor.
Gelinen noktada Batı gündemini adeta işgal eden iki haftalık bir sürenin sonunda Çin yönetimi Pekin dahil pek çok bölgede kapanma tedbirlerini hafifletme adımı atıldı. Çin Başbakan Yardımcısı Sun Chunlan, cephe hattında mücadele eden sağlık uzmanlarıyla görüştü. Ve aşılama oranının yetişkin nüfusta yüzde 90'ının üzerinde olduğunu belirterek Omicron varyantının hastalık oluşturma yetisini zayıfladığını söyledi. Yaşlı nüfusta aşılama oranı yüzde 76'da ve buna kültürel ve geleneksel gerekçeler veriliyor. Velhasıl yeni tedbirler uyarınca karantina protokolleri, kitlesel testler, düzenli nükleik asit testleri azaltılıyor. Pozitif vakaların ve yakın temasların belli koşullarda evde izole edilmesi söz konusu olacak. Tek bir vaka yüzünden insanları korumaya alıyorlardı, bunlar hafifletilecek. Pek çok kısıtlama bölgelerinde de alışveriş merkezleri açıldı. Bütün sorunlar çözülmüş görünmese de aşamalandırılmış olduğu anlaşılıyor.
Apple tedarikçisi Tayvan şirketinin sahibi olduğu Foxconn'da ise işçilerin polisle sert çatışmaları gündeme yansımıştı. Çinli analistler bunun asıl sebebin işçilere vaad edilen ücret ve ikramiyelerin ödenmemesi, tedbirler ve virüs kaygısıyla ayrılmak isteyenlere ödemelerin tamamının yapılmamasının bardağı taşıran damla olduğunu aktarıyor. Bu olayda da geri adım atılmış durumda. Buradan çıkacak en önemli ders, kendi toprakları üzerinde yabancıların emek sömürüsüne geçit vermemek olmalı.
Ancak bu kez de Batı medyasında Çin hükümetinin 'zayıflığı' yahut 'tedbirleri kaldırmasının tehlikeleri' temaları sökun etmiş durumda. Velhasıl, Çin liderliği protestocuların 'sesini dinlemese' mesele, 'dinlese' yine mesele.
Kıssadan hisse... Çin yönetimi tek bir vaka bile olmaması anlamına gelmeyen 'sıfır Kovid' şiarından vazgeçmiş değil. Ancak işi toplum sağlığını gözeterek aşamalı hale getirirken, üretim ve ekonomik faaliyetin yolu açılacak gibi görünüyor. Batı'da artık protesto etmek, pek sonuç getirmezken, Çin'de getirebildiği anlaşılıyor.