'Şam, Kürtlerle uzlaşmak istese de Türkiye sopasıyla bazı şartları kabul ettirmek istemiyor değil’
Hamide Rencüzoğulları’na göre, liderler görüşmesi Şam'ın gündemine Erdoğan'ın sözleriyle girdi fakat resmen iletilmiş bir şey görünmüyor. Ankara-Kahire normalleşmesinin İhvancılara 'deprem etkisini' vurgulayan Rencüzoğulları, Mısır'ın Libya'daki taleplerini anımsattı. Rencüzoğulları Ankara'nın Doğu Akdeniz denkleminde işinin zorluğuna dikkat çekti.
Sitede okuTürk dış politikasında Ortadoğu açılımları, Mısır ve Suriye'ye taşınmış görünüyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 2022 Dünya Kupası vesilesiyle Katar'ın başkenti Doha'da, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi ile el sıkışıp kısa bir görüşme yapmasının ardından Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile olası görüşmesi gündeme taşınıyor. Son olarak “Bundan sonraki süreçte nasıl Mısır ile bu iş yoluna girdiyse aynı şekilde Suriye ile de bu iş yoluna girebilir” diyen Erdoğan, Esad ile görüşmesi sorulduğunda yine ''Olabilir. Siyasette küslük olmaz'' yanıtını verdi. Böylece dikkatler Şam'ın tutumuna çevrildi.
Türkiye'nin Mısır ile bundan sonra atacağı adımlar da merakla bekleniyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, son olarak Kahire büyükelçisinin atanmasından söz etti. Kahire ile bir süredir devam eden 'normalleşme' sürecinde Ankara'nın İhvan'ın sınırlandırılması yolunda adımlar attığı yansımışken, Libya'da karşı karşı gelen iki ülkenin pozisyonlarının nasıl değişeceği de merakla bekleniyor.
Türkiye'nin Mısır ve Suriye ilişkileri ve Libya'yla ilgili gelişmeleri, araştırmacı yazar Hamide Rencüzoğulları ile konuştuk.
'Bombardımanlarda Suriye askerleri öldü, Türkiye’nin talepleri ile yaptıkları taban tabana zıt görünüyor'
Hamide Rencüzoğulları’na göre, Türkiye ile görüşme Suriye’nin gündemine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemlerinden sonra girdi. Bugüne kadar Suriye tarafının şartlarını sıraladığına tanıklık edildiğini söyleyen Rencüzoğulları, Ankara'nın Suriye'nin kuzeyine yönelik son harekatında da Suriye askerlerinin hayatını yitirdiğine dair haberlere dikkat çekti:
“Suriye açısından herhangi bir değişiklik yok. Ayaküstü dışişleri bakanlarının görüşmesinin ardından Moskova ziyareti sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan da dil getirmeye başlayınca bu mesele Suriye’nin gündemine girdi, yoksa gündemlerinde yoktu. Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad, Moskova ziyaretinde açıklama yaparak ‘Eğer ki Türkiye’nin niyeti varsa şartlarımız şunlardır’ dedi. Yani resmi bir temas yok. İstihbarat düzeyinde görüşmeler zaten oluyordu ama diplomatik düzeyde bir resmi adım atılmış değil ama Türkiye niyetini defalarca dile getirdi. Şam'ın en önemli şartları Türkiye’nin Suriye’deki cihatçı gruplardan desteğini çekerek Suriye topraklarından çıkması. Bu Türkiye’nin kolayca yerine getirebileceği bir şey değildi. Ama başka koşullar da vardı. M4-M5 Karayolları konusunda zaten Rusya ile yapılan Soçi mutabakatı çerçevesinde Türkiye imza atmıştı. Bunu da yerine getirmesi isteniyor. Dolayısıyla 2015’ten bu yana sürüncemede olan bir şey yerine getiremeyen Türkiye taahhütlerinin geriye kalanını nasıl yerine getirecek? Bir ordunun garantörlüğünü üstlendi ve şu anda onlarla birlikte operasyon yapıyor. Beşar Esad’ın danışmanı Buseyna Şaban geçtiğimiz haftada konuya değindi, 'Türkiye’nin görüşme söylemleri basından duyduğumuz şeyler' dedi. Şu anda Suriye’nin kuzeyine düzenlenen harekatta SDG hedef gösteriliyor ama Suriye ordusunun bulunduğu noktalar vuruldu. Mesela dün 5 Suriye askeri öldü, daha önce 7 asker öldü. Bu bombardımanlara baktığımızda Türkiye’nin talepleri ile yaptıkları taban tabana zıt görünüyor.”
‘Şam hükümeti, Kürtlerle uzlaşmak istese de Türkiye’nin sopasıyla bazı şartları kabul ettirmek istemiyor değil’
Suriye hükümetinin Türkiye'nin 'terörist' dediği gruplara aynı şekilde yaklaşmadığını ve 'kendi içinde çözümü' önceliğini söyleyen Rencüzoğulları, diğer yandan Ankara ile ABD'nin varlıklarının da aynı kategoride görüldüğünü belirtti. Ancak Şam'ın da 'ayrılıkçılık' kaygılarına atıf yapan Rencüzoğulları'na göre, Suriye yönetimi Türkiye’nin sopasıyla bazı şartları kabul ettirmek istemiyor değil:
“Suriye hükümeti, Türkiye’nin terörist dediği gruplara terörist demiyor, 'ayrılıkçı' diyor ama ‘Suriyeliyiz, kendi içimizde çözeriz’ diyor. ABD’nin yasadışı varlığını da reddediyor, aynı şekilde Türkiye’nin de yasadışı varlığını reddediyor. Yani ABD ile Türkiye’nin Suriye’deki varlığını eşit düzeyde değerlendiriyor. Türkiye’nin oradaki Kürt gruplara bakışıyla Şam hükümetinin bakışı aynı değil. Fakat Türkiye’nin bu tehdidi altında Şam hükümeti Kürtlerle uzlaşmak istiyor. Türkiye’nin sopasıyla bazı şartları kabul ettirmek istemiyor değil. Bu görüşmeler Rusya öncülüğünde yürütülüyor. Türkiye’nin kara harekatı başlatacağının öngörüldüğü günden bu yana sürekli SDG ile görüşmeler yapılıyor, Türkiye’nin boşaltmasını istediği M4-M5 karayolu güneyine kadarki bölgenin Suriye hükümetine devredilmesini talep ettiler ama SDG sürekli reddetti. Suriye, Türkiye’nin sopasıyla SDG ile uzlaşmak istemiyor değil. Fakat Türkiye ile aynı bakmıyor. Ayrılıkçı düşünceye izin vermeyiz diyor ama yasadışı varlığı hem SDG’yi koruyan hem cihatçıları koruyan Türkiye için kullanılıyor.”
'İhvancılara etkisi deprem etkisi oldu'
Ankara'nın 2014'ten bu yana ağır söylemlerinin Mısır ile 'normalleşme' sürecinde Kahire'nin bakışını belirlediğini aktaran Rencüzoğulları, Türkiye'nin Kahire'nin İhvan'la ilgili taleplerini yerine getirmesinin etkilerine dikkat çekti:
“Katar’daki Dünya Kupası’nın açılış törenine gittiler. Mısır basınında ilk günün başlığı vardı. 'Dünya Kupası’nda ilk golü Sisi attı' diye yazdılar. Onun altını da rahatça doldurabiliyorlar. Çünkü 2014’ten bu yana Sisi’ye 'darbeci, zalim, diktatör' dendi, Müslüman Kardeşler için rabia selamıyla gezildi. Ama ondan sonra geçen yıl bahar aylarında dışişleri bakanları düzeyinden normalleşme için yollar mümkün mü diye bir ön görüşme başlatıldı. Onun bile etkisi çok büyük oldu. Mısır Dışişleri Bakanı, Türkiye Dışişleri Bakanı’na net olarak şunu iletti. Türkiye himayesindeki Müslüman Kardeşlerin Mısır aleyhine yayın yapmalarını engelleyeceksiniz, Libya’dan elinizi çekeceksiniz. Türkiye birincisini hemen yerine getirdi. İstanbul merkezli Mısır İhvanı’nın bütün yayınlarına ihtar verildi ve artık asla ‘Sisi darbeci’ ifadeleri kullanılmaksızın magazinsel haberler vermeye başladılar. Hatta kimi medyatik isimler yurtdışına gönderildi. Sınırdışı mı edildiler onları duymadık ama Londra’da selam gönderdiklerini gördüm. Bunun bile daha görüşme mümkün mü adımlarının atıldığı bir dönemde İhvancılara etkisi deprem etkisi oldu."
‘Libya dosyasında Türkiye açısından değişiklik olmadı ama Mısır bunda da değişiklik isteyecek’
“El sıkışma Mısır’ın bütün taleplerini yerine getirebileceği düşüncesini uyandırıyor” ifadelerini kullanan Rencüzoğulları’na göre, Libya dosyası da masaya yatırılacak. Rencüzoğulları Mısır’ın bu konuda da değişiklik isteyebileceğine işaret etti:
"Şu anda el sıkışma, Ankara'nın Mısır’ın bütün taleplerini yerine getirebileceği düşüncesini uyandırıyor. İhvancıların Türkiye’den tamamen çıkarılması da mümkün, Libya dosyası da masaya yatırılacak. Çünkü Libya’da iki başlı hükümet yeni bir sürece girdi ve bir birlik hükümeti kuruldu. Ama o birlik hükümetini Katar ve Türkiye dışında destekleyen olmadığı halde Türkiye aynı şekilde pozisyonunu koruyor ve yeni anlaşmalar da yapıyor, eski anlaşmaların devam ettiğini de söylüyor. Dolayısıyla Libya dosyasında Türkiye açısından bir değişiklik olmadı. Ama Mısır bunda da değişiklik isteyecek. Türkiye’nin burada kazancı ne olacak? Gerçekten vizyon dışında bir kazancı olmayacak.”
‘Türkiye yeniden sıfır soruna gidiş sürecini başlatmak istiyor’
Türkiye’nin siyasi söylem açısından ‘onurlu yalnızlıktan, sıfır soruna’ gidiş sürecinde olduğu görüşünü dile getiren Rencüzoğulları, bunun ticaret ve ekonomiye olumlu yansımalarının umulduğunu belirtti. Ancak Libya'daki siyasi durumun belirsizliğine atıf yapan Rencüzoğulları, Ankara'nın Doğu Akdeniz denkleminde işinin zorluğuna dikkat çekti:
“Türkiye siyasi söylem açısından onurlu yalnızlıktan yeniden sıfır soruna gidiş sürecini başlatmak istiyor. Bu süreçte bütün ekonomik, siyasi kazanımlarını kaybetti. Türkiye için ticaret ve ekonomik işbirliği bir kazanç. Ama Mısır ile barışsa da Doğu Akdeniz'de çözebileceği bir şey yok. Çünkü Libya ile yaptığı anlaşma aslında Türkiye’nin haklarından vazgeçmesi anlamına gelen bir anlaşmadır. Dolayısıyla orada değişen bir şey yok, ondan vazgeçmiş olacak. Münhasır Ekonomik Bölgede yeniden paylaşım olur mu? Bu Türkiye’nin tutumuna bağlı. AKP ile olur mu, çok öngörülmüyor. Libya’da 2014’ten bu yana iki başlı iktidar var. Tobruk hükümeti, BM’nin atadığı birlik hükümetinin görev süresi bitti diye zaten onu tanımıyor ve güven oyunu geri çekmişti. Şu anda yetkisi ve görev süresi bitmiş bir Trablus hükümeti var. Karşı kıyıdaki komşuları Yunanistan da onları tanımıyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias geçenlerdeki Libya ziyaretinde direkt Bingazi’ye gidecekken, birlik hükümeti başbakanı eski Atina büyükelçisi olarak kişisel görüşme rica etmiş. Dendias, birlik hükümetinin dışişleri bakanı karşılamaya gidince uçaktan inmedi. Burada söylediği ilginç, ‘Görev süresi bitmiş bir hükümeti ben meşru görmüyorum’. Bu çok bariz bir şey. Libya geçen aralıkta seçim yapacaktı. 5+5 askeri komisyonun milisleri Libya ordusu çatısı altında birleştirecekti, yabancı paralı askerleri ülke dışına çıkaracaktı. Bunların hiçbiri ile ilgili somut bir adım atılmadığı için Libya aynı. Yıkım halinde iktidarsız bir Libya.”