Yunanistan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Bakan Panayotopulos'un dün Mısırlı mevkidaşı Muhammed Zeki ile görüştüğü belirtildi.
Açıklamada, görüşmede iki ülke arasında 'Havacılık ve Denizcilik Alanlarında Arama Kurtarma İş birliği Anlaşması' imzalandığı kaydedildi.
Panayotopulos, anlaşmanın, Yunanistan ve Mısır arasındaki alanda arama ve kurtarma için yetki alanı ve sorumluluk bölgelerini tanımladığını savunarak bu bölgelerin Atina ve Kahire Uçuş Bilgi Bölgesi (FIR) ile örtüştüğünü ileri sürdü.
Dendias ise yaptığı açıklamada, söz konusu anlaşmanın ikili ilişkileri güçlendirdiğini söyledi. Anlaşmanın tehlikedeki insan hayatlarını kurtarmak için önemli olduğunu savunan Dendias, "Anlaşma, Akdeniz’in Avrupa, Asya ve Afrika arasında bir engel oluşturmadığını gösteriyor, Akdeniz hiçbir zaman da engel olmadı. Akdeniz, bu üç kıtanın halkları arasında köprü oluşturuyor” diye konuştu.
Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Miltiadis Varviçyotis ise Mısırlı mevkidaşı Ihab Nasr ile Mısır'dan Yunanistan'a 5 bin mevsimlik işçi alımını öngören bir anlaşma imzaladı. Yunanistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, anlaşmanın ilk yılı için planlanan pilot uygulamada, 5 bin Mısırlı işçinin Yunanistan'da tarım sektöründe azami 9 ay çalıştırılmasının öngörüldüğü bildirildi. Açıklamada, anlaşmayla hem Yunanistan'ın tarım işçisi ihtiyacının karşılanması hem de düzensiz göçle mücadele edilmesinin hedeflendiği kaydedildi.
Türk Dışişleri ise anlaşmaya tepki gösteren bir açıklama yaptı:
"Denizde arama ve kurtarma bölgeleri insan hayatını kurtarmaya yönelik hizmet sahalarıdır. Bu sahalar uluslararası hukuka göre egemenlik sahaları değildir. Arama kurtarma sahalarına ilişkin kurallar 1979 tarihli Hamburg Sözleşmesiyle belirlenmiştir. Sözleşmeye göre hizmet sahalarının birbirleriyle çakışması durumunda ülkeler işbirliği yapmakla mükelleftir.
Türkiye ve Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de ilan ettikleri ve Uluslararası Denizcilik Teşkilatına bildirdikleri denizde arama kurtarma bölgeleri birbirleriyle çakışmaktadır.
Yunanistan ülkemizle bu konuda işbirliği yapmaktan bugüne kadar hep kaçınmış ve geçmişte yaptığımız anlaşma önerilerini de reddetmiştir. Bunun nedeni Yunanistan’ın arama kurtarma hizmet sahalarının egemenlik alanı olduğunu ileri sürmesi ve bunları maksimalist deniz yetki alanı iddiaları ile irtibatlandırmasıdır. Yunanistan’ın bu yaklaşımı 1979 Hamburg Sözleşmesine aykırı, gayrı hukuki bir tutumdur.
Dolayısıyla Yunanistan ve Mısır arasında imzalanan mutabakat muhtırasına bu gerçeklerin ötesinde bir anlam yüklemek mümkün değildir.
Diğer taraftan, Ege’de masum sığınmacıları uluslararası hukuka aykırı olarak geri iten ve hayatlarını tehlikeye atan bir ülkenin Doğu Akdeniz’de arama kurtarma konusunda mutabakat muhtırası akdetmesi vahim bir çelişkidir.
Esasen Yunanistan’ın bu mutabakat muhtırasını imzalamasındaki temel saik, bu gerçekleri ve Libya’da yol açtığı son skandalı örtbas etme arzusudur.
Yunanistan’ın iç ve dış siyasetini Türkiye karşıtlığı çerçevesinde şekillendirme teşebbüsü beyhude ve ancak kendisine zarar verecek bir çabadır. Türkiye, Doğu Akdeniz’de ve ötesinde tüm temel paydaşlarla işbirliğini ve eşgüdümünü arttırarak hem kendi haklarını hem de KKTC’nin haklarını kararlılıkla korumaya devam edecektir. Yunanistan’ın son dönemde dengesinin bozulması da muhtemelen bundan kaynaklanmaktadır."