EKSEN

'Türkiye'de muhalefetin Rusya'daki kuşkuları giderici bir tavır takınması lazım'

Moskova'daki Uluslararası Eşitlik ve Diyalog Konferansı izlenimlerini aktaran Merdan Yanardağ, Türkiye muhalefetinin 'Amerikancı ve NATO'cu yapısının endişe kaynağı olduğunu belirtti. Rusya'nın Türkiye'nin büyük bir komşusu olduğunu anımsatan Yanardağ, "Gördüğüm tablo, muhalefetin bu kuşkuları giderici bir tavır takınması lazım" dedi.
Sitede oku
Rusya Federasyonu, Batı bloğunun Ukrayna krizi nedeniyle tecrit çabalarının devam ettiği bir ortamda Moskova'da dikkat çekici bir konferans düzenledi.
Rusya'nın Dostları Grubu ile Kırım'ın Dostları Grubu'nun evsahipliğinde düzenlenen Uluslararası Eşitlik ve Diyalog Konferansı'na 40'dan fazla ülkeden akademisyenler, gazeteciler ve siyasetçiler katıldı.
Türkiye'den Tele1 Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni ve Birgün Gazetesi yazarı Merdan Yanardağ, konferansa katılarak bir sunum yaptı. Yanardağ ile Rusya ve konferans izlenimlerini konuştuk.

‘Doğuyu Batılı haber ajanslarının prizmasından izlemek Türkiye’nin ayıbıdır’

Merdan Yanardağ’a göre, Moskova'daki konferans son derece faydalı oldu. Yanardağ, temaslarda farklı bakış açılarını öğrenme fırsatı bulduklarını aktarırken, Türkiye'de kamuouyunun özellikle Doğu ile, Rusya ve İran'la ilgili haberleri Batılı ajansların prizmasından öğrendiğini anımsatıp bunun 'Türkiye'nin ayıbı' olduğunu belirtti:
“Doğuya ve Rusya’ya ve hatta İran’a ilişkin haberleri bile Batılı haber ajanslarının prizmasından geçerek bir kırılma sonucunda Türkiye kamuoyu izliyor. Bu Türkiye’nin bir ayıbıdır. Genel olarak Batılı haber ajanslarına bağlı bir habercilik ve bunlarla desteklenen kimi yorumların hatalı olduğu son derece açık. Moskova’da Uluslararası Eşitlik ve Diyalog Konferansı’na katıldım, 40 ülkeden temsilci vardı. Beni de davet ettiler, zannediyorum bu davette hem TELE1’in izlediği yayın politikası hem Ukrayna konusunda takındığı farklı tavır ve bu konuda yazdığım yazılar dikkatlerini çekmiş olmalı. Ben çok verimli bir konferansa tanık oldum. Asya, Afrika, Latin Amerika ve Avrupa’dan gelen delegelerle konuşma, görüşlerini öğrenme fırsatım oldu. O bakımdan Georgiy Muradov yönetiminde bir konferanstı bu, gayet başarılı bir yönetim sergiledi, bir güne sığdırabildiler. Konferansı Rusya’nın Dostları Derneği ve Kırım’ın Dostları Derneği ortaklaşa düzenledi. Uluslararası bir forum niteliğinde. Daha çok Kırım sorunu üzerinden konuşulmakla birlikte konu ister istemez Ukrayna savaşı ve NATO’nun doğuya doğru genişlemesi üzerine konuşuldu.”

'Rusya ayağa kalkmış, çok derli toplu bir ülkeydi'

İzlenimlerini aktarırken, "Rusya ayağa kalkmış, çok derli toplu bir ülke. Ayağa kalkmış, dinamik, potansiyellerinin farkında olan bir ülke" vurgusu yapan Yanardağ, konferansa öncülük eden Muradov ve Puşkov gibi isimlerle temas fırsatı yakaladıklarını belirtti:
“En önemli gözlemim şu; Ukrayna savaşı ya da 2010 sonrasında dünyada yaşanan bir dizi gelişme Rusya’nın kendi kaynaklarına, kültürel ve tarihsel temellerine dönmesine yol açmış ve orada da Rusya ayağa kalkmış, çok derli toplu bir ülkeydi. Ayağa kalkmış, dinamik, potansiyellerinin farkında olan bir ülkeydi ve şunu söylediler. 'Biz Batı’nın iki yüzlü olduğunu gördük ve bundan sonra kendi kaynaklarımıza ve doğuya döndük. Kendi tarihsel temellerimize dönerek ayağa kalktık' diyorlar. Bu kavramlarla durumu ifade ettiler, bu bir yorum değil. Bilinçli bir tercih var ortada. Puşkov, Rusya Federasyonu Konseyi Medya İletişim ve Telekomünikasyon’dan sorumlu komitenin başkanı, o da konuşma yaptı. Muradov, Puşkov tümü tecrübeli diplomatlar. Puşkov, NATO toplantılarına Rusya adına katılıp Rusya’nın görüşlerini ifade eden bir diplomat. Muradov, Türkiye dahil birçok ülkede başkonsolosluk, büyükelçilik yapmış birisi. Kendisi Putin’in Kırım Daimi Temsilcisi ve Kırım Bakanlar Kurulu başkan yardımcısı, yani Kırım’ın cumhurbaşkanı yardımcısı. Soyadından da anlaşılacağı gibi Kırım kökenli bir politikacı. Zaman zaman Türkçe konuşmakla birlikte nezaketinden dolayı diplomat Türkçesi var. Çok iyi ağırladılar ve Sputnik, Russia Today ve Ukrayna.ru gibi medya kuruluşlarının yöneticileriyle görüşmeler yaptım. Tümü son derece verimli geçti."

'Türkiye muhalefetin bu olguyu dikkate alması gerektiği kanaatindeyim'

Yanardağ, konferansta dile getirilenlerden Türkiye'nin ‘açmazları ve sorunlarının’ farkındalığı gördüklerini söyledi. Özellikle Türkiye muhalefetinin ‘Amerikancı’ ve 'NATO'cu' yapısının endişe kaynağı olduğunu belirten Yanardağ, muhalefetin bunu dikkate alması gerektiği görüşünü dile getirdi:
"Vardığımız sonuç şu. Rusya’da AKP hükümetinin açmazları ve sorunlarının farkındalar. AKP’nin İhvancıların bir parçası olduğunu biliyorlar. Fakat Türkiye’de muhalefetin de fazla Amerikancı ve NATO’cu yönelime sahip olduğuna dair derin kuşkuları var. 2023 seçimlerini merak ediyorlar ama AKP’nin alternatifinin de fazla Amerikancı olmasından ve Rusya’ya yönelik Batı yaptırımlarına alan açmasından endişe ediyorlar. Türkiye’de muhalefetin bu olguyu dikkate alması kanaatindeyim. Putin yönetiminin verdiği desteğin AKP’nin iktidar ömrünü uzattığının da farkındalar. Gazeteci olarak benim yapacağım analizleri öğrenmek istediler. Ben bunun böyle olmadığını, Türkiye’de muhalefetin Amerikancı diye nitelenemeyeceğini ama Rusya ile ilişkiler konusunda bir sorun yaşadığını söyledim. Ama Amerikancı ve NATO’cu denemez. Suriye örneği önümüzde duruyor. Suriye’de farklı bir tutum içinde. AKP iktidarı, Batı ve ABD ile birlikte Suriye’deki iç savaşı kışkırtmış durumda. Orada AKP iktidarı şeriatçı güçleri destekledi. Bunu biliyoruz diyorlar. Erdoğan iktidarından ne istediğimizi biliyoruz, onlar da bizimle nereye kadar yürüyeceğinin farkında diyorlar.”

'Kılıçdaroğlu’nun ABD, İngiltere, Almanya gibi Rusya'ya da gidebileceği, Rusya'nın büyük bir komşumuz olduğu unutulmamalı'

Türkiye-Rusya ilişkilerinin Sovyetler birliği döneminden bu yana yakın bağlarla şekillendiğini, günümüzde de turizmden ticari işbirliğine uzanan gelişme içinde olduğunu anımsatan Yanardağ’a göre, muhalefet de kuşkuları giderici bir tavır takınmalı:
“'Türkiye, Rusya için her zaman önemli oldu. Kemalist devrimler Sovyet devrimi arasında yakın bir bağ ve işbirliği var, her zaman destekledik. Ama Türkiye’nin NATO’ya girişiyle ilişkiler bozuldu ve soğuk savaş ülkesi haline geldi ama Soğuk Savaş döneminden sonra ilişkileri onarmak mümkündü' diyorlar. Türkiye’nin en azından Ukrayna savaşı konusunda AKP yönetiminin Batılı yaptırımlara katılmamasını önemli görüyorlar. Rus turistlerin Türkiye’ye gelmesini önemli görüyorlar. Rusya ve Türkiye arasındaki ticaretin devam ediyor olmasından da memnunlar. 2023 seçimlerinden sonra iktidara gelecek muhalefetin eğer böyle bir değişim yaşanırsa bunları sürdürme konusunda kuşkuları olduğu anlaşılıyor. Gördüğüm tablo, muhalefetin bu kuşkuları giderici bir tavır takınması lazım. Rusya büyük bir ülke. Bir böbrek hastasının diyalize bağlı olduğu gibi, Avrupa da aynı durumu yaşıyor. Rus doğalgazına ve petrolüne bağımlı bir ülke var. Elektrik enerjisinin bile yüzde 35’i doğalgaz çevrim santrallerinden elde ediliyor. Akkuyu’da nükleer santral yapılıyor, Türkiye’den petrol boru hatları geçiyor. Sadece turist geliş gidişi değil Türkiye ile bir ticaret var. Kılıçdaroğlu’nun ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkelere gittiği gibi Rusya’ya da gidebileceğini, hemen yanı başımızda büyük bir komşumuzun olduğunu unutmamaları gerektiğini düşünüyorum. Sputnik gibi Rusya’da bugün bir üst çatı kurumu, diğer bütün kurumlar bir şekilde onunla ilişkili. Orada bir televizyon programına katıldım, bölge sorunlarını değerlendirdik. Türkiye’de medya kurumlarıyla da ilişkileri geliştirmek istiyorlar. Kendilerini doğru anlatmak istiyorlar.”

'Nazizme karşı uluslararası bir birleşik cephenin oluşturulması gerektiği değerlendirmeleri var'

Konferansın sonuç bildirisine dikkat çeken Yanardağ, özellikle Ukrayna ve neonazi hareketin yükselişiyle ortaya serilen Batı'nın ikiyüzlü tavrı karşısında neoliberal, sömürgeci ve emperyalizm karşıtı dil eşliğinde sola kayış bulunduğu görüşünde:
“Sonuç bildirisinde de yer alan dikkat çekici bir şey var. Ukrayna savaşı nedeniyle neonazi hareketinin yükselişi ve Batı’nın bu konudaki iki yüzlü tavrı nedeniyle Rusya’nın dili de sola kaymış vaziyette. Yani neoliberal politikalara yapılan vurgu yeni sömürgecilik, emperyalizm... Mesela Nazizme karşı uluslararası bir birleşik cephenin oluşturulması gerektiğini söyleyecek kadar ileri giden değerlendirmeler var. Batı ülkelerinde neonazilerin yani ırkçılığın, yabancı düşmanlığının, ırkçı partilerin yükselişine işaret ediyorlar. Bu fantastik bir komplo teorisi değil. Fransa’da Le Pen’in partisi ikinci parti oldu. Almanya’da benzer bir durum var. Ama esas olarak eski Doğu bloku ülkelerindeki neo nazi eğilimlerin desteklenmesi konusunda endişeliler. Ukrayna konusunda da çok netler. Bandera gibi Nürnberg mahkemelerinde soykırımdan mahkum edilmiş birtakım Ukraynalı milliyetçi örgütlerin tarihi liderlerinin doğum günlerinin bayram ilan edilmesi, adlarına anıt dikilmesi kabul edilebilir değil, şaka gibi geliyor. Ama bunlar olmuş. Ukrayna parlamento başkanı Hitleri Ukrayna’nın en büyük dostu olarak andığı ve büyük bir devlet adamı olarak gördüğünü söylemesi Almanya’da herhalde bir tutuklama konusu olabilir, Nazizmi övmek suç. Çünkü İkinci Dünya Savaşı öncesinde garip bir tablo var."
'Rusya’da halkın Ukrayna konusunda kafaları çok net' Yanardağ, Moskova izlenimlerini aktarırken, "Rusya'da halkın Ukrayna konusunda kafası net" vurgusu yaptı. Yanardağ, Kırım heyetinden pek çok insanla temaslarını da aktarırken, din ve dil konusunda hiçbir sorun yaşanmadığı ve şu an başkentin iki isimli olması taleplerinin dile getirildiğini kaydetti:
"Rusya’da halkın Ukrayna konusunda kafaları çok net. Rusya sokaklarında insanlarla konuştuk. Bazıları Özbek, Azerbaycan Türkü çıktı, onların kafalarındaki tablo da çok net. Kırım konusunda da öyle. Kırımlı öğrencilerle konuştuk. İlber, Gökhan, İskender gibi isimler bunlar. Ukrayna dillerini yasaklamış. Bayram namazları için büyüklerimiz spor salonlarını kiralıyordu, camileri kullanmamız bile neredeyse yasaklanmıştı. Örgütlerimizi, derneklerimizi yasakladılar. Şimdi Kırım’da Tatar Türkçesi Rusya ile birlike ikinci resmi dil oldu. 400 cami onarılmış, 11 yeni cami yapılmış. Çeçenistan gibi İslam kini önde bir yer mi diye sordum. Yok dediler, toplum seküler. Ama genelde de bayramdan bayrama namaza gidilir. Ama bunlar da birer sorundu. Şimdi biz başkentin iki isimde olmasını istiyoruz. Kırım başkentinin Simferopol’dur. İki isimli olsun istiyorlar, bu da muhtemelen kabul edilecek. Uluslararası Eşitlik ve Diyalog Konferansı’nın amacı hükümetler dışı sivil toplum alanında görüşlerin yayılması ve Rusya’nın kendisini bu alanda anlatması ihtiyacından doğmuş. Kırım’ın Dostları Derneği’nin de bu alanda olması. Burada İlber Vasfi Sel, bu derneğin üyesi ve doktora öğrencisi, ‘Bizim hükümetlerle bir bağımız yok, biz öğrenciyiz ve bu alanda kendimizi anlatma ihtiyacı duyuyoruz’ dedi. Rusya’da medya kuruluşları da etkin ve Türkiye ile işbirliği yapmak istiyorlar. Puşkov ile de görüştüm, o da benzer şekilde değerlendirdi. Şaşırtıcı ölçüde durumu yakından gözlememi sağlayan bir tablo oluştu. Sadece Çarlık Rusyası dönemiyle değil Sovyet dönemiyle de barışmış bir yönetim gördüm. Bütün sembollerine, kahramanlarına sahip çıkan bir yaklaşım var.”
Yorum yaz