Ankara Üniversitesi'nden (AÜ) Prof. Dr. İhsan Çiçek, iklim değişikliği sonucu deniz suyunun 2100 yılında 2 metre, 2150'de 5 metreye kadar yükselebileceğini belirterek, "İstanbul Boğazı çok önemli kültür alanı ve çevresinde çok sayıda yalı var. Deniz seviyesinin 2 metre yükselmesi, bu yalıların birinci katlarının tamamıyla su altında kalmasına neden olur" dedi.
AÜ Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Çiçek, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın etkilerini anlattı. İklim değişikliği sonucu 2050 ve 2100 yıllarında Türkiye'de öngörülen değişimlerden bahseden Prof. Dr. Çiçek, Doğu Akdeniz ve Antalya'nın küresel ısınmadan en fazla etkilenecek bölgelerden biri olduğuna dikkati çekti. Antalya'nın sıcaklık artışı, yağış miktarı ve kıyıda yer almasından dolayı deniz seviyesi artışından etkilenecek bölgede bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Çiçek, kentte iklim değişikliğine yönelik planlanma yapılması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. İhsan Çiçek, 2100 yılında Antalya ve çevresinde sıcaklık ortalamasının 6 dereceye kadar artmasının öngörüldüğünü dile getirdi.
'Dünya hastalanıyor'
Son yıllarda küresel anlamda sıcaklığın karalar üzerinde 1.,6 derece, denizler üzerinde 0.88 derece arttığını kaydeden Prof. Dr. Çiçek, "Küresel ortalamaya bakarsak 1900'lü yıllardan sonra sıcaklık 1.09 derece arttı. Bu artış trendi giderek büyüyor. Biz hiçbir şey yapmazsak, bugünkü eylemleri sürdürürsek 2100 yılında dünya ortalaması 3.7 derece artacak. Bugün 1.1, 70 yıl sonra 3.7 dereceye çıkacak. Buna bizim dünyanın dayanabilmesi mümkün değil. 36,5 dereceye sahip insan vücudu 37.5 dereceye yükseldiğinde hastalanıyor. O nedenle dünya hastalanıyor. Önlem alınması lazım" diye konuştu.
Deniz 2 metre yükselirse su 200 metre içeri giriyor
İklim değişikliğinin deniz seviyesinde artışa yol açacağına dikkati çeken Prof. Dr. İhsan Çiçek, Türkiye'de daha çok sıcaklık artışı, yağış azalışı, kuraklık konuşulduğundan bahsetti. Türkiye'de deniz seviyesi artışının fazla konuşulmadığını vurgulayan Prof. Dr. Çiçek, şöyle devam etti:
"Deniz seviyesinde yükselme olması Türkiye için çok önemli. Deniz seviyesi yükseldiğinde, sadece karalar suyun altında kalmıyor. Belirli alanlar su altında kalacak. Türkiye yüksek bölge olduğu, kıyılarda çok düzlük alan bulunmadığı için sanki etkilenmeyecek gibi düşünülüyor ve hesap edilmiyor. Düz alanlarda bu çok önemli. 2100 yılında 2 metre, 2150 yılında 5 metreye kadar deniz seviyesinin artma olasılığı var. '2 metre, 5 metre nedir', diye düşünülebilir. Düz, ovalık alanlarda bu 1'e 100 gibi orana sahip. 1 santim yükselirse, deniz seviyesi 100 santim içeri giriyor. Bu çok önemli bir şey."
'Tarımsal alanlar, taban suyu tuzlanıyor'
Deniz seviyesindeki yükselmenin özellikle kıyılardaki akarsu ağızlarında ve düz alanlarda etkili olacağını anlatan Prof. Dr. İhsan Çiçek, "Akarsu çevresinde düşük yükseklikte alanlar var. O bölgelerde su içeri giriyor ve geniş alanları kaplıyor. Karasal alanların su altında kalmasıyla deniz suyunun yayıldığı alanlarda tarımsal alanlar, taban suyu tuzlanıyor. Denize yakın alanlarda pek çok arazi tuzlanma nedeniyle kullanılamaz hale geliyor. Bunu sadece 'deniz seviyesi yükseldi, su bastı' olarak düşünemezsiniz. Büyük alanlar deniz seviyesi yükselmesinden etkileniyor" ifadesini kullandı.
'Yalıların birinci katları su altında kalır'
Deniz suyunun 2 metre yükselmesinin kıyı şeridindeki yol açacağı değişiklikler hakkında örnek veren Prof. Dr. Çiçek, şunları kaydetti:
"Ülkemizde alçak alanlar Çukurova, Göksu Nehri çevresi Silifke, Antalya'da Aksu Manavgat ovaları, Ege'de Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes gibi alanlar etkileniyor. İstanbul da etkileniyor. İstanbul Boğazı çok önemli kültür alanı ve çevresinde çok sayıda yalı var. Bu yalıların çevresinde deniz seviyesinin 2 metre yükselmesi, birinci katlarının tamamıyla su altında kalmasına neden olur. Yalılar, Kuleli Askeri Lisesi gibi pek çok tarihi alanlar var. Bu kültürü korumak için de iklim değişikliğine yönelik tedbirleri almak zorundayız. İnsan kulağına küçük şeyler gibi gelen '2 metre, 5 metre' gibi değişimler etkileri çok büyük olarak karşımıza çıkıyor."