AKŞAM POSTASI

HDP’den ayrılıp Ses Partisi’ni kuran Ayhan Bilgen: Muhalefet cesaretsiz, risk alıp adım atmak lazım

Ses Partisi Genel Başkanı Ayhan Bilgen, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuştu. Türkiye’nin yarısında örgütlenmenin tamamlandığını, Mayıs’ta olacak bir seçime girmek için şartları karşılayacaklarını söyledi. Bilgen, Kürt sorunu konusunda “Doğru adımları atmak için yeni bir inisiyatif geliştirmenin önünde çokça engel var” dedi.
Sitede oku
İşte Ayhan Bilgen’in açıklamalarından satırbaşları:
"2006’da ben insan hakları mücadelesi içerisindeydim. Mazlum Der genel başkanıydım ve gazetecilik yapıyordumKürtlerin her şeye rağmen yaşadıkları acıya rağmen Türkiye’de Mehmet Ağar gibi bir ismin bile olumlu kurduğu bir cümle (Düz ovada siyaset) bir beklentiyi, bir umudu yeşertebilir. Diyarbakır’daki çay ocaklarında büyük bir umut ve beklentiyle neredeyse tek gündem bu tartışmaydı. Mehmet Ağar bunu söyleyecek adam mı ya demedi insanlar, Ağar diyorsa mutlaka iyi güzel bir şey olacaktır diyorlardı. Pozitif okuma arzusu, iradesi ve beklentisi var. Bu toplumsal psikolojiyi, siyasetçinin artık bir sonuca taşıması gerekiyor. Toplum daha ne yapsın? Toplum bütün yaşadığı acıya rağmen buradan bir intikam duygusu değil tam tersine hala çözüm istiyorsa bu bence önemli bir fırsattır. Ben bu konuda toplumun siyasetçilerden ileri olduğunu düşünüyorum. Aynı şeyi MHP tabanı için de düşünüyorum."

'Popülist siyaset çözümsüzlüğü besler'

"Elbette her partinin fanatikleri var ama aynı iktidar partisi, CHP, İYİ Parti ve HDP için de. Toplum birbiriyle bir şekilde değiyor, dokunuyor ve artık bu işin ne çocukların babalarının tabutlarına sarılması gerektiği bir ülke ne annelerin çocuklarının mezarına bile kavuşamadığı bir ülke olmaktan çıkmamız gerektiği konusuna toplumda ortak akıl, ortak vicdan oluşuyor ama bütün partilerin içerisindeki fanatikler ne yazık ki siyaseti uçlaştırıyorlar, marjinalize ediyorlar ve liderler de söylemi futbol taraftarı gibi tribünleri popülist yapmak zorunda kalıyorlar. Popülist siyaset çözümsüzlüğü besliyor. Parti çıkarları ülke çıkarlarının önüne geçiyor ve ne yazık ki herkesin bildiği doğru adımları atmak konusunda uzlaşamıyoruz."

'HDP’den neden ayrıldım?'

"HDP’ye hangi niyetle girdiysem aynı niyetle ayrıldım. Benim için değişen hiçbir şey yok. Ne kişisel bir kariyer hesabıyla HDP saflarında yer aldım ki çok riskli bir tercih. Ben farklı bir çevrede yetişmiş bir kişi olarak sonuçta Kürt sorunun barışçıl çözümünü benimsediğim için, insan haklarını önemsediğim için orada bir dayanışma tavrı ortaya koydum ama bununa artık işlevsizleştiğini, anlamsızlaştığını, istediğim sonucu elde edemediğimi görünce de yine aynı amaca hizmet için yolumu ayırdım. HDP tabanının daha çok kırgınlık duygusu taşıdığını hissediyorum. Terk edilme, yalnız bırakılma gibi bir duygu. Çok anlaşılmayacak bir psikoloji değil, iyi niyetli bir yaklaşım. Çok daha kötü bir dille sosyal medyada hakaret ve tehdit söylemlerini kullananlar var ama ben onun 5-6 milyonluk seçmen kitlesini temsil ettiğini düşünmüyorum. Toplumsal kaygı ve duyarlılıkla tercih ettiğini HDP seçmeninin bildiğinden eminim. Farklı biri kaygıyla başka bir hesap içerisinde olmadığımı en azından taban çok net biliyor. Parti içerisinde bu tartışmayı uzun zamandır yapıyorum. Bir tıkanıklık yaşadığımızı, bu tıkanıklığı aşmak için risk almamız gerektiğini, yeni bir hamle ve konsept geliştirmemiz gerektiğini defaten ifade ettim. HDP’yi suçlamıyorum."

'Herkes birbirini geri çekiyor'

"Yeni bir inisiyatif geliştirmenin önünde çokça engel var. Muhalefetin cesaretsizliği, iktidarın zaman zaman olayı sadece güvenlik konsepti üzerinden okuma eğilimi var ama sonuçta bir ihtiyaç var. Bu ihtiyacı görmek ve bu ihtiyacı gerektirdiği adımları atmak konusunda HDP bekleyen bir parti değil inisiyatif alıp ilk adımı atan aktör olmalı. Burada herkes birbirinden bekliyor, tıkanıklığın sebebi bu. Diğer partiler HDP’den mesafe koysun diye bekliyor, HDP diğer partilerden demokratikleşme adımlarını atsın silahın koşulları ortadan kalksın diye. Böylece herkes birbirini geriye çekiyor. Birinin ilk adımı atıp riski alması durumunda muhtemelen karşıdan da benzer olumlu adımlar olacak ve çözüm süreçlerinin konseptinde olduğu gibi bir adım ata ata ilerleyeceğiz. Siyaseti bu çatışma denklemi üzerinden kuranlar ne yazık ki daha yüksek sesle, daha yüksek perden konuşmaya devam ediyorlar."
Yorum yaz