EKSEN

'Trump aradığı desteği bulamadı, Biden'a oy verenler mutlu hissedebilirler'

Prof. Oğuzlu’ya göre, ara seçimlerde Cumhuriyetçiler beklediklerini bulamadı. Cumhuriyetçi Parti içindeki Trump tartışmalarına işaret eden Oğuzlu'ya göre Florida valisi DeSantis bu cephenin ciddi adayı olabilir. Biden'ın başkanlığının sonuna kadar zorlanmayacağı tablo oluştuğunu söyleyen Oğuzlu'ya göre, ABD dış politikasında temel değişiklik olmaz.
Sitede oku
ABD'de 8 Kasım ara seçimlerinin sonuçları hala tam olarak netleşmemişken, dikkatler Donald Trump'ın 2024 adaylığına çevrildi. Ancak Demokratlar, Senato'da çoğunluğu elde tutarken Cumhuriyetçiler, Temsilciler Mecilisi'nin kontrolü için hala mücadele veriyor. Seçim sonuçlarının bir türlü netleşmemesi kritik eyaletlerde başa baş yarış neden olurken, Cumhuriyetçi cepheden 'hile' iddiaları da eksik olmadı. Beklenen 'kırmızı dalganın' gelmemesi ise Cumhuriyetçi cephede Trump'a fatura edilmiş görünüyor.
ABD ara seçimlerinde 'kırmızı dalganın' kesilmesi, Trump faktörü ve 2024 tartışmaların İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Tarık Oğuzlu ile konuştuk.

‘ABD’de ilk ara seçimlerde başkanlığı elinde bulunduran parti biraz güç kaybediyor’

Prof Tarık Oğuzlu’ya göre, Cumhuriyetçiler ara seçimlerde beklediklerini bulamadı. Cumhuriyetçi seçmenin ekonomik kaygılarla oy verirken Demokratların ‘kimlik ve demokrasinin geleceğini’ öncelediğini söyleyen Oğuzlu, ABD tarihinde Demokrat başkanların genellikle ara seçimlerde güç kaybettiğini vurguladı. Oğuzlu, Biden’a oy verenlerin ‘mutlu olabileceği’ görüşünde:
“Cumhuriyetçi partiye gönül verenler beklediklerini bulamadılar. Özellikle Trump bulamadı çünkü destek verdiği adayların çoğu başarısız oldu. Trump’ın karşısında Cumhuriyetçi Parti içinde rakip olması muhtemel Florida Valisi gibi kişiler bu seçimden daha güçlenerek çıktılar. Bunun dışında Cumhuriyetçi seçmenlerin çoğu sanki ekonomik kaygılarla oy verirken, Demokrat seçmenler daha çok kimlik, demokrasinin geleceği noktasındaki endişelerini belki biraz merkeze taşımış oldular. Aslında herkesin beklentisi şuydu. Artan enerji fiyatları ve enflasyon beklentisi üzerinden Demokratların zayıflayarak bu seçimden çıkacaklarıydı. Amerikan siyasi tarihine baktığımızda başkan seçildikten sonra ilk ara seçimlerde başkanlığı elinde bulunduran parti aslında biraz güç kaybediyor. Amerikan siyasetiyle bunun birkaç istisnası var ama genelde hep böyle oluyor. Demokratsa başkan, iki sene sonra seçimlerde kongrenin önemli bir kısmını Cumhuriyetçiler ele geçiriyorlar. Bu seçimlerden önceki kongrenin kompozisyonu, seçimlerle değişecek kompozisyon arasında bir fark olacak mı? Olacak ama Demokratlar aleyhine çok büyük bir fark değil. Senato’da şu anda 49’a 48 gibi bir durum var. Sallantıda olan sonuçları netleşmeyen birkaç eyalet var New Georgia gibi. Demokratlar burada 50’ye 50’yi yakalayabilir ya da 49’a 51 öne de geçebilir. Ama Temsilciler Meclisi’nde ne olacak? Seçimlerden önce 220 Demokrat üye vardı. 212 tane de Cumhuriyetçi üye vardı. Şimdi Cumhuriyetçiler 218’i aşacak gibi görünüyorlar ama çok büyük bir fark da atmıyorlar. Bence Biden’a oy verenler mutlu hissedebilirler. Artı dünyanın genelinde de aşırı sağ-sol eğilimlerin güçlenmesinden dolayı kaygılı hissedenler, Amerika’daki demokrasinin erozyona uğradığını düşünenler de bu sonuçlardan mutlu olabilirler. Ne de olsa Demokratlar daha merkez bir siyaseti, rasyonel bir çizgiyi temsil ediyorlar, bu anlamda da umut verici bir gelişme.”

‘Cumhuriyetçi Parti eşittir Trump değil’

Bugün ortaya çıkan Cumhuriyetçi Parti’nin kurucu babalardan Jefferson'ın partisiyle veyahut Reagan zamanının partisiyle ilgisi kalmadığını söyleyen Oğuzlu, bazı Cumhuriyetçilerin de Trump'ın kimliğinin partiyi 'esir aldığı' değerlendirmesini yaptığını kaydetti. Oğuzlu'ya göre parti içinde de yoğun tartışma bulunuyor:
“Cumhuriyetçi Parti, muhafazakar parti. Thomas Jefferson’ın partisi, Amerika’nın kurucu babalarının partisi ve Amerikan siyasetinde Demokratlarla kıyaslandığında daha uzun yıllar iktidarda bulunmuş bir parti ve gerçek Amerikalıları temsil eden bir parti. Amerika’nın kurucu değerleri, serbest piyasa ekonomisi, muhafazakar bir toplum yapısı, içe kapanmacılık, dünya siyasetinde çok fazla boy göstermemeye çalışmak, dışarıda güç kullanma noktasında daha ihtiyatlı davranmak gibi temel prensipleri var. Bu bizim bildiğimiz muhafazakar, gerçek Cumhuriyetçi parti. 90’lı yıllardan sonra çay partisi gibi oluşumlarla, en son Trump’ın temsil ettiği kimliğiyle Cumhuriyetçi Parti aşırı sağcı seçmenle ve klikler tarafından sanki rehin alındı. Şu andaki Cumhuriyetçi Parti ile Reagan’ın Cumhuriyetçi Partisi aynı değil. Trump’ın Cumhuriyetçi Partisi endişe yaratan, demokrasiye, kurumlara inanmayan, aşırı sağ eğilimleri önemseyen, aşırı bir milliyetçi söylem geliştiren, yabancı karşıtı, çok kültürlü toplum karşıtı, küreselleşme karşıtı; yani bizim liberal demokrasi adına olumladığımız ne kadar değer varsa tam karşıtı bir çizgi. Ama bu Trump’ın Cumhuriyetçi Partisi. Bu noktada kendi içlerinde de yapılan tartışmalar var, sanmayalım ki bütün Cumhuriyetçiler Trump’ın çizgisinden memnunlar. Ama çok bağırdığı için, görünür olduğu için mavi yakalı Orta Amerika’da yaşayan az eğitimli, nispeten beden gücüyle hayatını kazanan insanların sıkıntılarını sanki bize getirdiği için ciddi rağbet görmüştü. Onu da arkasına aldığı için parti içinde öyle bir nüfuzu var. Ama Cumhuriyetçi Parti eşittir Trump değil. Bundan ciddi anlamda rahatsızlık duyan muhafazakarlar var.”

‘Biden ya da diğer Demokratlar dua etsinler ki Trump aday olsun’

Trump’ın desteklediği adayların ara seçimlerde zemin kaybettiği değerlendirmelerini aktaran Oğuzlu, Trump’ın Cumhuriyetçileri bölen bir zemin yarattığını söyledi. Oğuzlu’ya göre, Trump’ın bir sonraki seçimlerde başkanlığa aday olması Demokratlar açısından olumlu olacak:
“Trump’ın desteklediği adaylar zemin kaybetti. Bu belki orta ve uzun vadede Trump’ın Cumhuriyetçi Parti içindeki ağırlığını bir nebze de olsa azaltabilir. Ben bir Demokrat olsam Trump’ın aday olmasını isterim. Trump şu anki durumda Cumhuriyetçileri birleştiren değil bölen bir siyasi kişilik, bütün eleştiri oklarını üzerine toplayabiliyor. İkinci bir Soğuk Savaş dalgası dünya genelinde yaygınlaştıkça Trump’ın liderliğindeki bir Amerika’nın fırtınalı sularda Amerikan gemisini ne kadar istikametinde tutacağı noktasında da soru işaretleri var. Ciddi sayıda Amerikalı seçmen liberal demokrasi noktasında sanki endişeli. İnsanlar yavaş yavaş uyanmaya başladılar. Biden ya da diğer Demokratlar dua etsinler ki Trump aday olsun. Biden yaşlı, ben ihtimal vermiyorum aday olacağına. Daha genç, karizmatik bir Demokratın aday olacağını düşünüyorum. O kişinin kim olduğunu ben de bilmiyorum. Kamala Harris mi olur onu da bilmiyorum. Kamala Harris’te siyasetçi kumaşı yok galiba. Daha iyi bir bürokrat, savcıydı.”

‘DeSantis, Trump açısından ciddi bir rakip, Cumhuriyetçiler Trump’tan uzaklaşırsa şansları daha yükselir’

Cumhuriyetçilerin Trump’tan uzaklaşıp Demokratların çizgisine yaklaşması durumda şanslarının artacağını belirten Oğuzlu, seçimlerde rakibine büyük fark adan Florida valisi DeSantis’in Trump’ın ciddi bir rakibi olduğuna işaret etti:
“Okuduğum bir makalede şöyle bir gözlem vardı. Trump’tan uzaklaşıp Demokrat çizgiye yaklaşacak olan bir Cumhuriyetçi aday, 2024 seçimlerini kesin kazanır deniyordu. Cumhuriyetçilerin başkan adayı olacak kişi şu anda Demokratların hassasiyet gösterdiği noktalara eğilirse, aşırılıklarını törpülerse, Trump’tan uzaklaşırsa Amerikan halkının kalbine dokunma ihtimali çok yüksek. Böyle bir aday Demokrat bir adaya nazaran daha şanslı olabilir. DeSantis’in bu anlamda ciddi şekilde şanslı olduğunu düşünüyorum. Florida, Cumhuriyetçi Parti açısından önemli bir eyalettir. Bush ailesinin oğulları da orada valilik yapmıştı. O eyaletin valisi olmak Cumhuriyetçilerin kendi hiyerarşisi içerisinde en tepe noktasına ulaşılmasında önemlidir. DeSantis, Trump açısından ciddi bir rakip.”

‘Avrupalı müttefikler Trump’ı yeniden görmek istemeyeceklerdir’

Biden’ın dönem sonuna kadar daha rahat devam edeceğine dikkat çeken Oğuzlu, Amerikan dış politikasında da önemli bir değişiklik beklemiyor. Oğuzlu, Trump’ın içe kapanmacı bir çizgiyi temsil ettiğini ve ABD'nin Avrupalı müttefiklerinin kendisini yeniden başkanlıkta görmek istemeyecekleri görüşünde:
“Etkilemeyecek çünkü Kongre kendi derdiyle meşgul olacak. Cumhuriyetçi Parti, Temsilciler Meclisi’nde Senato’da ağırlıklı kazanmış olsaydı, bu olabilirdi. Biden’ı köşeye sıkıştırmak, onu daha da milliyetçi, daha da şahin, daha da uzlaşmaz özellikle Çin karşısında dış politikada takip etmeye zorlayabilirdi ama öyle bir durum yok. Biden aslında şu anda dönem sonuna kadar daha da rahat devam edecek. Ama asıl soru şu. 2024 seçimlerinde Biden yerine Cumhuriyetçi bir aday gelirse Amerikan dış politikasında ne olabilir? Eğer bu kişi Trump olursa kötü bir şey olur. Çin ve Rusya gibi ülkelere yarar. Çünkü Trump içe kapanmacı bir çizgiyi temsil ediyor dünyayı umursamaz bir kişi olduğu belli, hesaba katmadan tek taraflı dış politika takip eden bir kişiydi. Bu diğer küresel aktörlere zemin açan bir siyasetti. Biden-Demokrat çizgi daha küreselci, daha müttefiklerle işbirliği noktasında hareket eden bir çizgiydi, bu anlamda iyi bir şey. Ama temel dış politika konuları noktasında Çin, Cumhuriyetçiler için de Demokratlar için de bir tehdit. Rusya da her iki için de tehdit. Ama Rusya ile hangisi daha iyi bir mücadele yürütür, bu da ayrı bir soru. Biden çizgisi daha sert, daha ideolojik soğuk savaş mantığı ama Trump’ın çizgisi Putin’i anlayalım, o kadar kötü adam değildir çizgisi. Bunlar fark yaratabilir. Avrupalı müttefikler Trump’ı yeniden görmek istemeyeceklerdir. Çünkü Trump, NATO’yu ve AB’yi önemsemeyen bir kişiydi, Avrupa’nın kabusuydu. Biden, Avrupa’nın sevgilisi. Ama Ortadoğu siyasetinde çok ciddi bir şey olmayacak. Çünkü Amerika, Ortadoğu’dan bıkmış gibi, mümkün olduğunca elini ayağını çekiyor. Bazı konularda süreklilik bazılarında kesintiler olabilir.”
Yorum yaz