Medeniyet Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ferhat Aslan, Kovid-19 pandemisi ve Bitlis’te kuduz hastalığı sebebiyle hayatını kaybeden çocuğun tedavi sürecinin basın toplantısı ile açıklanması konusunda şüphelerini Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programında anlattı.
Doç Dr. Arslan, aşı karşıtı olmadığını “Ben aşı karşıtı bir hekim değilim. Aşının ne olduğunu, neyin aşı olduğunu öğrencilerine ve asistanlarına anlatan bir öğretim üyesiyim. Maske karşıtı da değilim. Maskenin nerede nasıl kullanılması gerektiğini öğreten, uygulayan bir klinisyenim. İlaçlara ve ilaç firmalarına da karşı değilim. O ilaçları gerekli doz ve sürelerde hangi hastada yararlı olabilecek nitelikte olduğunu anlayabilen, ölçebilen ve kullanabilen bir klinisyenim” diye belirtti.
Doç. Dr. Arslan, Kovid-19 pandemisinin ortaya çıkışını tıp dergisi Lancet’in yayınladığı makaleler üzerinden “Olay şöyle başladı. Çin’de bir vaka süreci başladı sonra bütün dünyaya yayıldı. Ardından virüsün tedavisiyle ilgili bütün süreç karartılarak bu işin aşıyla çözülebileceğine uluslararası kamuoyu inandırıldı. Ardından ülkemiz ilgili aşıların tedariği konusunda büyük bir mücadele verdiler ama bu süreç içerisinde bilim biraz rafa kalktı. Biz bu çalışmaları ve yapılan müdahaleleri bilimsel olarak yorumladık. Virüsün orijinine dair sorularımızı yaklaşık 1.5-2 yıldır soruyoruz. En sonunda dünyanın en saygın tıp dergilerinden Lancet bir komisyon topladı ve iki yılın sonunda bu komisyon virüsün laboratuvar yapımı genetik bir virüs olabileceğini söyledi. Biz bunu iki yıl önce söyledik. Lancet bunu söyledikten sonra bu virüs laboratuvar kaynaklı ise o zaman bu laboratuvarda bu buluşu yapanlar tedavi ve aşılamada manipülasyona yol açabilirler mi? Virüsün içerisine insert edilen genetik materyalin Moderna’nın 2015 yılında patentlediğini görüyoruz. Virüsün içerisindeki genetik materyalin patentini almış. Bütün bunlar tabii ki daha uzun vadede konuşulması gereken şeyler” diye yorumladı.
‘Kuduz ile ilgili klinik viroloji deneyine sahibim’
Bitlis’te kuduz hastalığı sebebiyle hayatını kaybeden 10 yaşındaki M.E.’nin ailesine taziyelerini ileten Doç. Dr. Arslan, kendisinin de tedavi sürecini takip ettiğini “Şimdi bize deniyor ki kuduz var. Olabilir. Turan Bulgan Hoca’nın 25 yılda 37 vakalık bir serisi var. Türkiye’de de bir iki defa gözükmesi doğal olan bir şey, keşke hiç olmasa. Acılı aileye tekrardan başsağlığı diliyorum ve acılarını paylaşıyorum. Ben ‘deneysel bir tedavi yöntemi önerebilirim’ dedim çünkü yüzde yüz ölümle sonuçlanan bir hastalıktır. Bununla ilgili klinik viroloji deneyine sahibim. ‘Bu virolojik farmakolojik süreci değerlendirebilirim ve dünyadan farklı olan bir şey önerebilirim’ diye bir tweet attım. Bu tweete kimse karşılık vermedi. Okumalar, değerlendirmeler yaptım. Ampirik tedavi önerdim. Süreci beklemeye başladım” diye açıkladı.
‘İlk defa Türkiye’de bir hastanın bilgileri basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanıyor, burada bir absürdlük var’
Doç Dr. Arslan, klinik basın toplantısı düzenlemenin sıradışı olduğu görüşünü “Ortalama 1-2 tane her yıl kuduz vakası oluyor. Bugüne kadar hiçbir klinik basın toplantısı düzenleyerek ‘bizim servisimizde kuduz yatıyor’ diye açıklama yapmamıştı. İlk defa Türkiye’de bir hastanın bilgileri basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanıyor. Burada bir absürdlük var. Bunu sorgulamak her hekimin bence vazifesidir. Ben burada bir çapanoğlu aramaya başladım. Araştırmalarım sonucunda aşı firmalarının kuduz virüsü temelli koronavirüsü de ekleyerek çifti aşı yaptıklarını ve bunu üretim aşamasına getirdiklerini görüyorum. Şüphe duyuyorum, bunları ifade etmek zorundayım” diye aktardı.
‘Tezatlıklar birleştiği zaman çok büyük sorunlar doğuyor’
Doç. Dr. Arslan, aşı alım sürecinde sıradışı bulduğu konuları “Kamunun sağlığı için aşı satın alma otoritesini oluşturan kurullarda o kurullara aşıyı tedarik edecek firmayla ilişkisi olan insanların olmaması gerekir. Bir ilkeden bahsediyorum. Ülkemizde ilkeler maalesef sarsılıyor. Hastanın hastalığıyla olan bilgileri basın toplantısı düzenlenerek nasıl açıklanabilir? Bunun izahı yok. Aynı kliniğin hocaları iki buçuk senedir kendi servislerinde yatmayan erişkin koronavirüs hastaları hakkında sabah akşam sürekli açıklama yaptılar. Kendi servislerinde yatan hastalarla ilgili açıklama yapmadılar. Buradaki tezatlıklar birleştiği zaman çok büyük sorunlar doğuyor” diye vurguladı.