İstanbul Sanayi Odası’nın başkanlık seçimi Odakule’de gerçekleşti. Seçim sonucunda mevcut başkan Erdal Bahçıvan 74 oyla tekrar başkan seçildi. Başkan adayı Adnan Dalgakıran 56 oy aldı. Sanayici Adnan Dalgakıran, seçim sürecini, sanayi ve geleceğe dair görüşlerini Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.
Dalgakıran, başkan adaylığı kararını “Ben yıllardır sivil toplum örgütlerinde görev yapıyorum. Kazandığım ve kaybettiğim seçimler var. Hayatta da öyle, kazandıklarım ve kaybettiklerim var. Hayat boyu her tercihimiz aynı zamanda bir kayıptır. O tercih etmediğimiz yerde ne olduğunu hiç bilemeyeceğiz. Ben bir sanayiciyim ve uzun yıllardır İstanbul Sanayi Odası meclisinde görev yaptım. Türk sanayisinin konumu da oldukça problemleri olan bir yer, yüksek katma değere gidemiyoruz. Yüksek teknolojiye hiç gidemiyoruz. Odalar çok ivme kaybetti. İhracatçı birlikleri hatta küçük bütçeli dernekler bile çok daha aktif, eski yönetimin dokuz yıllık dönemi boyunca 100 milyon dolar sanayicinin kaynağı harcanmış. Arkadaşlarımın ‘odayı parlak günlerine götürelim’ önerilerini ben de kabul ettim. Kazanmak ve kaybetmeye çoğunluğun baktığı gözle bakmıyorum. Baksam bu kadar zor bir işe girişmem çünkü bu işler sadece sizin vizyonunuzla olan işler değil” diye anlattı.
‘İnsanlara neler olması ve yapılması gerektiğini anlatmak için çırpındık’
Dalgakıran, seçim sürecinde konuşulanlar hakkında “9 yılda 100 milyon dolar harcayan yönetim önündeki dört yılı daha isterken bunu ne için istediğine dair tek bir kelime etmedi. Biz de insanlara neler olması ve yapılması gerektiğini anlatmak için çırpındık. Meslek komitesi seçimleri dahil olarak bu birliklerde konuşulmayan tek şey sanayidir. Konuşmanın sonunda da söyledim: Aynı şemsiyeden, ideolojiden, mahalleden, siteden olmak, çocukluk arkadaşı olmak, ‘teyzemin halasının kınasına geldi’ demek. Bu kavramları aşabilir miydik? Çok az bir farkla kaybettik. Yolumuza devam ediyoruz. Sanayi Odası yoluna devam etmiyoruz. Doğru olan şeyleri söylemeye devam ediyoruz, bir duruş sergiliyoruz” yorumunda bulundu.
‘Vasatlıktan çıkmak çok zor bir şeydir’
Ülkenin yüksek gelir düzeyine çıkmasının gerektiğini söyleyen Dalgakıran, seçim sonucunun bir kayıp olmadığını “Bizim orta gelir tuzağından çıkarak yüksek gelir seviyesine gidebilmemiz için kültürün değişmesi lazımdır. Ülke için doğru şeyleri anlatmaya biz devam edeceğiz. Ben hiçbir şey kaybetmedim. Bu gözle bakıyoruz. Vasatlıktan çıkmak çok zor bir şeydir. son 50-60 yılda çıkan iki ülke var. Biz 300 yıldır dünya ekonomisinden yüzde 1 pay alıyoruz. Zengin olman için yüzde 3 alman lazım, 300 yıldır yanına bile yaklaşamamışız. Buna yönelik olarak bir şeyler söylüyoruz. Söylediklerimiz de ortada, tercihlere de son derece saygılıyız. Ağır bir sorumluluk alacaktık. O ağır sorumluluk yemin ediyorum uykumu kaçırıyordu. Ağır sorumluluğu vermedikleri için ayrıca o gruba teşekkür ediyorum. Beni vicdanen rahatlattılar. Üstüme düşen sorumluluğu yerine getirdim hem de yarısından fazlası ‘biz hayatımızdan memnunuz’ dediler. O zaman ben daha çok memnunum. Kazanmak ve kaybetmek kavramları benim için genelin düşündüğü anlamı taşımıyor” diye ifade etti.
‘Bir sorunun herhangi bir bakanlığa gidişi iki aylık süreç alıyor’
Dalgakıran, oda süreçlerinin yavaşlığı ve değişim ihtiyacı görüşünü “Gece bazı saflıklarımıza güldük. Sistem öyle bir kurulmuş ki TOBB delegeliği diye bir şey var. Altı ayda bir gidip 1600 kişiyle birlikte oturuyorsunuz. Diyorlar ki ‘Size TOBB delegeliği vereceğim’ ben bundan utanıyorum. Bir sanayiciye ‘TOBB delegeliği, üstüne biraz vakıf vereyim’ demek bunları çok iyi yapamadım açıkçası. Bir türlü bunun için birinin gidip bir şeye oy verebileceğine aklım yatmıyor. Üstelik TOBB öyle bir yapı ki değişecek hiçbir şey yok. İstanbul Sanayi Odası mesela 70 yıl önce kurulmuş. Buraların süreçleri var. Sorunlar komitelere geliyor, ordan yönetime, yönetimden TOBB’a, TOBB’dan sektör kuruluna gidiyor. Bir sorunun herhangi bir bakanlığa gidişi iki aylık süreç alıyor. Bu süreçlerin değişmesi gerektiğini söylüyorsunuz. Bir yandan da çırpınan, değişim olsun farklı şeyler yapalım, yaptıklarımız sonuç vermiyor diyen insanlar da var.O insanların ne kadar çok olduğunu gördüm. Kimse hiçbir şey kaybetmedi. Zamanı gelmiş değişimin önünde hiçbir şey duramaz. Demek ki zamanı gelmemiş” diye konuştu.