Ukrayna krizi

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Yerhov: Rus tahılı kimsenin ilgisini çekmiyor mu?

Moskova’nın tahıl koridorunu tek taraflı askıya almasından üç gün önce Türk medyasına konuşan Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Yerhov, Ukrayna tahılına gösterilen ilginin Rus tahılına gösterilmediğini belirterek duyulan rahatsızlığı ortaya koydu.
Sitede oku
Hürriyet gazetesinden Selçuk Böke'ye konuşan Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Ukrayna tahılına gösterilen ilginin Rus tahılına gösterilmediğini belirterek rahatsızlığı dile getirdi.
Yerhov şu ifadeleri kullandı:
“Ukrayna tahılına gösterilen ilgi dikkate değerdir. Peki, Rus tahılı kimsenin ilgisini çekmiyor mu? Onun kaderi hakkında kimse sual etmiyor. Sorsalar iyi olur, çünkü Rusya’nın tahıl potansiyeli, bu yılın rekor hasadı gözönüne alınırsa, Ukraynalı komşularımızın ihracat imkânlarını ciddi bir şekilde aşıyor. Acaba mesele, Ukrayna tarım sektörünün lehtarları ile ilgili olabilir mi? 22 Temmuz’da İstanbul’da yapılan, Ukrayna gıda malzemelerinin ihracatı konusundaki ‘Karadeniz girişimi’ denilen anlaşmalar ve Rusya-BM arasındaki bizim tarım ürünlerinin ve gübrelerin ihracatını normalleşme muhtırası, paket halinde akdedildi ve birbirine bağlı olarak yerine getirilmeli. Ukrayna’dan 8.5 milyon ton gıda ihraç edildi. Fakat Rusya-BM Muhtırasının uygulanmasında bu kadar düzenli hareket edilmedi. Bu sektörde ana finans kuruluşu olan ‘Rosselhozbank’ın SWIFT sisteminden ihraç edildiği koşullarda teslim edilen malların ödemelerini alamıyoruz. Avrupa ülkeleri üzerinden Rus gübrelerinin ihracatı önündeki engeller kalkmadı. Avrupa yaptırımlarının 8. paketine Rusya Deniz Sicili dahil edilmiş olup bundan dolayı pratikte gemilerimizin Avrupa limanlarına girmesi yasaklandı. Yüklerimize ve taşıyıcıların sorumluluğuna ilişkin sigorta yapılmamasıyla ilgili problem sürüyor. ‘Tahıl anlaşması’ kapsamında kargoların dağılım adaleti konusunda başlıca alıcıları yüzde 51 oranında AB, Britanya, İsrail ve Güney Kore. En muhtaç Afrika ülkelerinin payı yüzde 3. Böyle bir dağılım adil mi? Rusya’ya gelince, bu koşullarda ‘Karadeniz girişimi’ne ve süresinin uzatılmasına nasıl bakabiliriz?
Ukrayna liderliği, Batılı ülkelerinin desteğiyle, bundan Rusya’yı sorumlu tutmak için Kiev’in kontrolündeki topraklarda ‘kirli bomba’ kullanacağı bir provokasyon hazırlıyor. Bu ciddi endişelere yol açıyor, özellikle Kiev rejimi, bu tür radyolojik patlayıcılar üretmek için gerekli teknolojik üretim imkânlarına sahipken. Daha da endişe verici olanı, Kiev’in ve Batı’nın bu konuda başlattığı propagandist ‘yaygara’. Ukrayna’nın ‘kirli bomba’ kullanmasını nükleer terör eylemi olarak değerlendireceğiz. Rusya’nın eskiden Ukrayna’da nükleer silah kullanma niyetinde olmadığı gibi şimdi de bu niyette olmadığını bir kez daha hatırlatmanın son derece önemli olduğunu düşünüyoruz.

'Kıbrıs'ta tutumumuz eskisi gibi'

Kıbrıs çözümü konusundaki resmi tutumumuz eskiden olduğu gibidir. Rusya, tüm tarafların kabul edeceği, sürdürülebilir ve adil, uluslararası hukuk çerçeveleri dahilinde, BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarında tespit edilmiş çözümden yanadır. Bu nihai çözüm, Kıbrıs’ın Rum ve Türk toplulukları tarafından bulunmalıdır.

'Ankara-Şam normalleşmesi iki ülkenin de çıkarına'

Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi iki ülkenin de çıkarına. 10 yılı aşkın bir süredir yaşadığım Türkiye’ye karşı ve 3 yıl geçirdiğim Suriye’ye karşı en samimi duyguları besleyen ve her iki ülke halklarına en derinden saygı duyan biriyim. Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesinin, Suriye krizinin gerçek siyasi çözümüne yönelik ortak çalışmanın bu iki ülkenin çıkarlarını en iyi şekilde karşılayacağına inanıyorum. Türkiye de dahil olmak üzere, herkes uzun süredir acı çeken bu topraklarda barış ve istikrarın tesis edilmesinden kazançlı çıkacak. Mülteciler nihayet ocaklarına dönmüş olacak ve Türkiye-Suriye sınırı, her iki ülkenin de özlediği, sakin ve karşılıklı yarar sağlayan bir işbirliği bölgesi haline gelecek.”
Öte yandan, Dünya gazetesine de konuşan Rus büyükelçi, gelişmelerin gıda ve enerji arz güvenliğini olumsuz etkileme potansiyeli taşıdığına dikkat çekti.

Yerhov'dan Türk iş insanlarına: 'Batı, jeopolitik emellerinin bedelini cebinizden alacak'

Avrupalı tüketicilerin ucuz Rus gazından vazgeçemeyeceğini belirten Yerhov, Türk iş insanlarına da seslenerek, “Batı jeopolitik emellerinin bedelini cebinizden alacak” dedi.
Tahil Koridoru’ndan Ukrayna’nın daha fazla yararlandığını, Rus ürünlerinin hâlen Avrupa’ya sevk edilmediğini kaydeden Büyükelçi, gelişmelerin gelecekte gıda güvenliğini tehdit edebileceğini aktardı.
Yerhov'un açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Gerginliğin devam etmesi halinde, tedarik süreci nasıl etkilenecek?
Çok ihtiyatlı bir terim kullanmışsınız: “gerginliğin devam etmesi”. Olup bitenleri biz “özel askeri harekat” olarak adlandırıyoruz, Türkiye hükümeti ve diğerleri ise savaş diyorlar. Savaş, her zaman insanlara gıdanın, ilk ihtiyaçlar ürünlerinin ve en önemlilerden biri olan enerjinin temin edilmesini kötü bir şekilde etkiliyor. Bunun yanında, savaşa doğrudan katılmayanlara da tahribat, açlık ve mahrumiyet getiriyor. Enerji güvenliğinin sağlanması için gereken boru hatları patlatılırken, üstüne bir de bu boru hattının ve içindeki gazın sahibini suçlamaya çalışırlarken enerji güvenliği gerçekten söz konusu olabilir mi?
Bu arada, tercihini yaptırım kısıtlamalarından yana yapan ve bunlardan bizzat kendi sorumlu olacak olan Avrupa’ya “tedarik” konusunda endişe duymanız da ilginç. Asya, Afrika ve Latin Amerika ne durumda? Mesela, dillere destan “tahıl anlaşmasının” gerçekleştirilmesi çerçevesinde en muhtaç Afrika ülkelerinin (Somali, Etiyopya, Yemen ve Sudan) Ukrayna’dan gönderilen kargolardan aldığı pay ise %3.
Genel olarak da, bence sualiniz, burada, Türkiye’de ve Türkiye’nin yardımıyla akdedilen “tahıl anlaşmasının” öneminin göstergesidir. Fakat bu anlaşmanın uygulanmasından Rusya’nın memnun olup olmadığını bana sorarsanız, ben tümüyle olumlu bir cevap veremem. Bu yılın 22 Temmuz tarihinde İstanbul’da akdedilen anlaşmaların konusu, sadece Ukrayna gıda malzemelerinin nakliyesi değil, aynı zamanda Rusya’dan tarım ürünlerinin ve gübrelerin ihracatının normalleştirilmesidir.

'Tedariklerimizin kolaylaştırılmasında verilen sözler yerine getirilmedi'

Ukrayna’yla ilgili kısmın uygulanma durumu iyi gibi. Ukrayna limanlarından 8,5 milyon ton tahıl çıkmıştır. Rusya’dan ihracat konusunda ise ciddi değişiklikler henüz görülmüyor. Tabii ki, biz kendi imkanlarımızla, geleneksel olarak bizden büyük miktarda tahıl satın alan Türkiye de dahil uluslararası piyasaya birtakım ürünleri tedarik ediyoruz. Fakat tedariklerimizin kolaylaştırılması konusunda bize verilen sözlerin yerine getirildiğini görmüyoruz. Bu sektörde ana finans kuruluşu olan
“Rosselhozbank”ın SWIFT sisteminden ihraç edildiği koşullarda teslim edilen malların ödemelerini alamıyoruz. Avrupa ülkeleri üzerinden Rus gübrelerinin ihracatı önündeki engeller kalkmamıştır. Rus gemileri için Avrupa limanlarına erişim kapalıdır. Yüklerimize ve taşıyıcıların sorumluluğuna ilişkin sigorta yapılmamasıyla ilgili problem devam etmektedir. Bu arada tüm bunlar gıda güvenliğini olumsuz bir şekilde etkileme potansiyeline sahiptir.

'Rusya artık sivil gemilerin güvenliğini garanti edemez”

Şimdi durum, işleyen tahıl koridoru etrafında tırmandı. Kiev rejiminin 29 Ekim’de İngiliz uzmanların katılımıyla tahıl koridoru’nun güvenliğini sağlamakla görevli Rus gemilerine yönelik gerçekleştirdiği terör saldırısından dolayı Rusya, Karadeniz Girişimi’ne katılan sivil kuru yük gemilerinin güvenliğini artık garanti edemez ve bu nedenle Cumartesi günü bu uygulamayı askıya almak zorunda kalmıştır.

'Tüketiciler ucuz Rus gazından vazgeçemeyecekler'

Avrupa Birliği’nin ve Birlik dışı bazı ülkelerin Rusya’dan gaz alımını en aza indirme, mümkünse sonlandırma yönünde politika beyanları oldu. Ortauzun vadede, Rusya tarafı bu kararlardan geri dönüş olacağını varsaymakta mıdır?
Size göre orta-uzun vadede gaz ve petrol piyasasında Rusya-Avrupa ve diğer ülkelerin pozisyonu ne olur? Sualiniz en az doktora tezi kadar geniş cevap gerektirir. Fakat bunu da bana değil, şu anda tahminler yapmaya çalışan petrol ve doğalgaz sektörünün bilirkişilerine sormak gerekir. Mesela, bizim saygıdeğer meslektaşımız, Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol’a. Geçenlerde yaptığı çok anlamlı bir açıklamaya göre, “dünyanın Rus petrolüne ihtiyacı var”. Şunu da söyleyeyim, “Rusya’dan gazın alımlarının durdurulması” sloganı, bir efsaneye dönüşmüş. Tüketicilerin ucuz Rus gazından vazgeçemeyecekleri ortaya çıktı. Piyasa, piyasadır. Gelecekte ne olacak görürüz. Avrupa devletlerinin hükümetleri tamamen hatalı ve bizzat kendileri için zararlı yaptırım politikasından vazgeçmek isterlerse, onlar için daha iyi olur. İstemezlerse, o ülkelerdeki seçmenler bunun için yüksek bir bedel ödeyecekler ve eminim ki, bu durumdan doğru çıkarımlar yapma imkanı elde edecekler. Dünya enerji piyasasında Rusya vardı, var ve hem orta hem de uzun vadede var olacaktır.

'Marx’ın dediği gibi iş insanları kâr etmeye odaklanır'

Rusya’nın bazı tarım ürünleri dahil olmak üzere ihracat yasağı getirdiği ürünlerle ilgili önemli bir ticari partneri olan Türkiye’ye esneklik sağlanabilir mi? Yani diğer ülkelerin alamadığı ürünleri Türkiye de mi alamayacak? Rusya, kimsenin kendisiyle kârlı ticaret anlaşmaları yapmasını yasaklamıyor, tam tersine, onları teşvik ediyor. Gelin ve bizde bulunan şeyleri satın alın. Gelin ve ihtiyacımız olan şeyleri bize satın. Bize karşı ‘boğucu’ olduğunu düşünmek istedikleri yaptırımları uygulamaya çalışan, bizimle yaptığınız ticaret de dahil olmak üzere ticareti kısıtlamayı çabalayan ABD ve AB’dir. Rusya ile ticaret yapmanın gerekli olup olmadığına siz kendi karar verin artık. Karar verdiyseniz, gelin anlaşalım. Karl Marx’ın belirttiği gibi iş insanları kâr elde etmeye odaklanır. Kâr olacaksa, anlaşmalar da olacak demektir. Birilerinin hoşuna gitmeyen alanlarda bile. ‘Ayrıcalıklarla’ alakalı soru bana biraz kurnazca geliyor. Her anlaşma tarafların rızasının sonucudur. Eğer hem satıcı hem de alıcı için fiyat uygunsa, anlaşma yapılır. Uygun değilse veya bir şeylerden korkuyorsanız, imza atmazsınız. Bu tür konuları istişare ederken her zaman aklıma 20. yüzyılın tanınmış Amerikan iş adamı, ‘Occidental Petroleum’ petrol şirketinin kurucusu Armand Hammer geliyor. Devrimden sonra Rusya’ya ilk giden, Lenin ile ilk tanışan, başka kimsenin devrimcilere satmak istemediği ilaç ve diğer temel malların teslimatı için ilk sözleşme imzalayan kişi oldu. Ve bunun sayesinde bir servet elde etti. 1969 Libya devriminden sonra bu ülkeye giden ve bu ülke yönetimi ile temas kuran ilk kişi oldu ve yeni bir servet elde etti. Kendisi çok öğretici hatıralar bıraktı, herkesin okumasını tavsiye ederim. Nitekim, bir Rus atasözünde dendiği gibi ‘Cesaret başarı getirir’. Bütün bunlar gelecekte gıda güvenliğine olumsuz bir şekilde tesir edebilir.

'Tahıl üretimimiz 116 milyon tondan 148 milyon tona çıktı'

Gerginliğin Rusya’nın bu yılki tarımsal üretimine etkisi oluyor mu?
Özel askeri harekat, tarım sektörümüzü etkilemedi. Her şey bu yılki tahıl hasadında rekor olacağını gösteriyor. Basında çıkan haberlere göre, 20 Ekim verilerine göre 148 milyon ton tahıl hasat edildi (önceki yıl – 116 ton). Buna bağlı olarak ihracat potansiyelimiz önemli ölçüde artıyor. Rusya, uluslararası gıda güvenliğinin sağlanmasına eskisinden çok daha etkili şekilde katkıda bulunmaya hazır olacaktır.

'Rusya karşıtı yaptırımlara katılanların uğradıkları zararlar tazmin edilmiyor'

Türkiye’nin de Rusya’ya ambargo uygulaması konusunda AB ve ABD’den gelebilecek olası taleplere Rusya’nın tavrı ne olur? Neden “olası”?
Bu talepler, anladığım kadarıyla, ağır şantaj dahil hiçbir yöntemi kullanmaktan çekinmeden, Türkiye’nin bize uygulanan yaptırımlara katılmasını sağlamaya çalışanlar tarafından çoktan ileri sürülmüştür. Türk iş dünyası ve derneklerinin Batılı ortaklardan aldığı mektupları, telefonları bu şekilde yorumlayabilirim. Rusya bu tür eylemleri onaylamıyor, kimse bu tür yöntemleri sevmiyor. Ama elbette karar bize ait değil, buna Türkiye, hükümeti, iş insanları ve halkı karar verecek.

'Mir'e yönelik kararla, Türk tüccarları cezalandırıldı'

Sadece şunu hatırlatabilirim; henüz kimse Rusya karşıtı yaptırımlara katılanların, uğradığı zararı tazmin etmedi ve tazmin etme niyetinde de değil. Sevgili Türk girişimciler, Batı jeopolitik emellerinin bedelini cebinizden alacak. Tıpkı Mir kartlarının kullanımına son verilmesinde olduğu gibi. Aslında böylece, otellerde deri ve kürk satan veya ödeme yapamayan Rus turistleri dükkanlarına çeken Türk tüccarları cezalandırılmış oldu. O yüzden kendiniz düşününüz. Hepimiz yetişkiniz, herkes her şeyi anlıyor.
Türkiye ile Rusya arasındaki ticaretin Ruble ve TL üzerinden yapılması konusunda daha önce varılan mutabakat, daha ileri noktada hayata geçirilebilir mi?
Eminim ki, “geçirilebilir” değil, “geçirilmelidir”. Üçüncü ülkelerin para birimlerinin ikili ticari faaliyetlere engel oluyorsa, demek ki, başka araçlarla çalışma konusunda düşünmemiz gerekiyor. Nitekim hem Türkiye’de hem Rusya’da bunu gayet başarılı bir şekilde yapanlar var. Şüphesiz bu, dünya ticaretinin geleceğidir. -Rusya’da iş yapan Türk şirketlerinin, devam eden projelerinin geleceği hakkında ne söyleyebilirsiniz? Bunların ödemelerinde herhangi bir sorun yaşanıyor mu? İyi bir soru. Bence bunu söz konusu şirketlerin kendilerine sormak gerekir. Rus tarafına gelince, biz uzun yıllardır süren işbirliğimizin neticelerinden son derece memnunuz ve bu işbirliğini devam ettirmekte kararlıyız. Tabii ki, Türk ortaklarımızın hazır olacağı çerçeveler ve hacimler dahilinde.
Rusya’nın Türkiye’de Avrupa’ya gaz sevkiyatı için bir merkez kurma önerisi ile ilgili ne söyleyeceksiniz?
Anladığım kadarıyla, şu anda ülkelerimiz bu meseleyi uzman seviyesinde ele alıyor. Tabii ki burada detaylar çok önemli. Anlaşmalara varılır varılmaz bilgi sahibi olacağız.
Türkiye önemli miktarda Rus gazını satın alıyor. Özellikle kısa vadede (2022-2023 kışı için) gaz tedarikinde ekonomik, politik veya başka yönden bir risk söz konusu mudur, bu dönemde Rus tarafı Türkiye’nin talebi kadar gaz sevk etmekte herhangi bir risk görmekte midir?
Ülkenizin sorumlu temsilcilerinin bana defalarca söylediği gibi, Türkiye, Rusya’yı her zaman güvenilir gaz tedarikçisi olarak gördü ve bu güvenirliğin değerini bildi. Türkiye’ye karşı üstlendiğimiz yükümlülükleri her zaman yerine getirdik. Bu ilkeli tutumu sergilemeye devam edeceğimizden şüphe duymak için bir neden yok.
Yorum yaz