Rusya, Ukrayna’nın Sivastopol'de bulunan Rus savaş ve sivil gemilerine yönelik saldırı düzenlemesinin ardından Karadeniz’den deniz yoluyla gıda ve gübre taşınmasını sağlayan tahıl anlaşmasına katılımını askıya aldı. Karar Batı tarafından ‘Rusya, tahılın açlıkla karşı karşıya kalan ülkelere ihraç edilmesine izin vermeli’ sözleriyle eleştirilse de, anlaşma kapsamında sevkiyatı gerçekleştirilen tahılların sadece yüzde 13’ü somut bir gıda kriziyle karşı karşıya olan Afrika kıtasına ulaştı. Listenin başını ise yüzde 47 ile Avrupa çekiyor.
Öte yandan, bir ‘gıda krizi’ oluşturmakla suçlanan Rusya’nın Tarım Bakanı Dmitry Patruşev, ülkesinin yoksul ülkelere 500 bin ton tahılı ücretsiz olarak sağlayabileceğini açıkladı. Patruşev “Rusya'nın her zaman güvenilir bir ortak olduğu ve olmaya devam ettiği gerçeğini dikkate alarak, dünyaya gerekli miktarda gıda sağlamaya hazır. Ülkemiz önümüzdeki dört ay içinde en yoksul ülkelere 500 bin tona kadar tahılı ücretsiz olarak tedarik etmeye hazır. Bunu, güvenilir ortağımız Türkiye’nin katılımıyla yapacağız” ifadesini kullandı. Tahıl koridoru anlaşması, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından sürekli olarak Ukrayna tahılının ülkeden çıkarılamayışının Afrika ülkelerinde ciddi bir gıda krizine yol açacağı yönündeki açıklamalara rağmen bu ülkeden çıkarılan tahılın çoğunun ‘zengin Avrupa ülkelerine gönderilmiş olması’ hakkında eleştiriliyordu. Son olarak Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Birleşmiş Milletler'in 'Rus tahıl ve gübreyle ilgili ikinci kısmının hayata geçirilemez olduğu' konusunda bilgilendirildiğine dair bir açıklama da yapmıştı. Söz konusu gelişmeleri Moskova Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Mehmet Perinçek Sputnik’e yorumladı.
‘Tek kutuplu dünya kurduğu hegemonya ile dünyanın tüm kaynaklarını sömürmeyi hedefliyor’
Dünyadaki çatışmaların tek kutuplu dünya savunucuları ve çok kutuplu dünya isteyenler arasında sürdüğünü söyleyen Dr. Perineçek “Tahıl meselesinde de aynı kamplaşmayla karşı karşıyayız. Tek kutuplu dünya bir taraftan askeri ve siyasi anlamda bir hegemonya kurmayı öngörüyor. Ama diğer taraftan bu dünyanın bütün kaynaklarının tek kutup tarafından sömürülmesini de hedefliyor. Bu hegemonyanın nihai amacı dünya, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını tek kutbun eline toplamak. Tahıl koridoru anlaşması Rusya ve Ukrayna tahılını dünyaya adil bir şekilde dağıtılmasını öngörüyordu. Fakat işin pratiğinin tamamen farklı bir şekilde cereyan ettiğine tanık olduk. Buradan çıkan tahıllar ihtiyacı olan ülkelere götürülmenin ötesinde tamamen Avrupa’nın, Batı’nın elinde toplandığı bir uygulama oldu. Buna hem Türkiye Cumhurbaşkanı hem de Rusya Devlet Başkanı birçok kez itiraz etti” dedi.
‘Patruşev’in açıkladığı işbirliği çok kutuplu dünyanın nasıl bir gelecek vaat ettiğini gösteriyor’
“Rusya Tarım Bakanı Patruşev’in açıkladığı gibi bir işbirliği içerisinde olması aslında çok kutuplu dünyanın nasıl bir gelecek vaat ettiğini de gösteriyor” ifadelerini kullanan Perinçek “Çok kutuplu dünyanın tek kutuplu dünyadan hangi noktalarda ayrıştığını da gösteriyor. Daha adil bir paylaşım, bununla birlikte ülkelerin egemenliklerinin korunması, bir barış ortamının yaratılması, istikrarın sağlanması ve eşit ilişkiler temelinde dünyadaki ekonominin kalkındırılması çok kutuplu dünya projesinin bir parçası olduğunu da bu girişim çok net bir şekilde göstermiş oldu” diye konuştu.
‘Esas olarak gıda krizi kaynakların az olmasından değil, paylaşımdan kaynaklanmakta’
‘Gıda krizi’ olarak adlandırılan durumun Rusya’nın Donbass operasyonundan kaynaklanmadığının net bir şekilde tespit edilebildiğini belirten Perinçek “Çünkü ortada gıda krizini yaratabilecek bir durum söz konusu değil. Söz konusu olan dünyanın kaynaklarının nasıl paylaşıldığı. Dünyadaki bütün ülkelere yetecek kadar yiyecek de içecek de yakıt da vardır. Fakat bunların paylaşılmasının adil bir şekilde gerçekleşmediğini, ABD başta olmak üzere Batılı emperyalist güçlerin dünyanın kaynaklarının çok büyük bir kısmını kendi ellerinde topladıklarını ve bunu da silah zoruyla dayattıklarına da tanık oluyoruz. Dolayısıyla esas olarak gıda krizi kaynakların az olmasından değil, paylaşımdan kaynaklanmakta” dedi.
‘Türkiye’nin hem coğrafi hem de jeopolitik anlamda bu şemanın içerisinde bulunması gerekiyor’
Türkiye’nin kilit noktada olduğunu ifade eden Perinçek “Çünkü Rus tahılının bölgeden çıkarak dünyaya yayılabilmesinin tek şansı Türkiye’nin karasularında geçiyor. Böyle bir projenin Türkiye olmadan gerçekleşmesi mümkün değil. Ama sadece coğrafi zorunluluklardan dolayı değil, diğer taraftan Türkiye’nin jeopolitik anlamda bulunduğu konumdan dolayı da Türkiye bu çaba içerisinde olmak zorunda. Tahıl koridorunun açılarak bütün dünyaya yayılması, Türkiye’nin Karadeniz’deki istikrarına ve çıkarlarına birebir örtüşmesi açısından ve diğer taraftan Türkiye de Rusya gibi belirli tehditlerle karşı karşıya olduğundan dolayı; Türkiye jeopolitik olarak da bu şemanın içerisinde bulunması gerekiyor” dedi ve ekledi:
“Çünkü dünyada nerede olursa olsun, Amerikan baskısının, planlarının bozulması demek, Türkiye’nin Kıbrıs’ta, Suriye’de, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Güney Kafkasya’da veya farklı bölgelerde de kendisine yönelik tehditleri bertaraf etmesi anlamına geliyor. Bu anlamda birçok konuda Türkiye ve Rusya’nın bir araya gelmeleri çeşitli coğrafi zorluklardan da kaynaklanıyor ama daha fazlası iki ülkenin jeopolitik olarak aynı çıkarlara sahip olmasından kaynaklanmaktadır.”