GÖRÜŞ

Rusya’nın, Kiev’in ‘kirli bomba’ provokasyonu yapabileceği endişesi ne anlama geliyor?

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun ‘Kiev tarafından olası bir ‘kirli bomba’ kullanabilme olasılığı hakkında’ Amerikan, İngiliz, Fransız ve Türk mevkidaşlarıyla telefon diplomasisi yaklaşan tehlikeyi gösteriyor. Türk uzmanlar, Batı’nın Irak ve Suriye’de kimyasal provokasyonlar konusunda uzmanlaştığını ifade ediyor.
Sitede oku
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, bu haftasonu Türkiye'nin yanı sıra ABD, Fransa ve İngiltere’deki mevkidaşlarıyla gerçekleştirdiği telefon görüşmelerinde Ukrayna’nın "kirli bomba" kullanarak olası provokasyonlarda bulunma olasılığı ile ilgili endişelerini iletti.
Patladığında atmosfere radyoaktif maddeler saçılmasına sebep olan silahlar, ‘kirli bomba’ olarak isimlendiriliyor.
ABD, İngiltere ve Fransa'nın dışişleri bakanları, savunma bakanları arasındaki görüşmelerin ardından yaptıkları ortak açıklamada, Rusya’nın iddialarını reddederek, gerginliği artırmak için kullanılacak bahaneleri kabul etmeyeceklerini ifade etti.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da “Rusya tarafının ilettiği bilgiye inanılmaması, böyle bir ‘kirli bombanın’ kullanılması tehdidinin yok olduğu anlamına gelmiyor. (Rusya) Savunma Bakanı’nın mevkidaşlarına ilettiği söz konusu bilgiye inanıp inanmamak, kendi bilecekleri iş” açıklamasını yaptı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Batı'nın Kiev'in radyoaktif maddeler içeren 'kirli bomba' kullanma planlarını reddedip, Moskova'yı bunu planlamakla itham etmesinin 'ciddiyetten uzak' olduğunu vurguladı.
Ukrayna krizi
Rusya Savunma Bakanı Şoygu, Türk mevkidaşı Akar ile telefonda görüştü

Provokasyon endişesinin ayrıntıları

Rusya Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova tarafından yayınlanan açıklamada da olası provokasyonun ayrıntıları paylaşıldı. Açıklamada, Rusya Dışişleri’nin Joltıye Vodı kentindeki Doğu Madencilik ve İşleme Fabrikası’na ve Kiev’deki Nükleer Araştırmalar Enstitüsü’ne ‘kirli bomba’ geliştirme görevinin verildiği bilgisine sahip olduğunu aktarıldı.
Zaharova, “Gelen bilgilere göre Ukrayna ile ‘kirli bomba’ için bileşen tedariki konusunda görüşen bazı Batılı ülkelerden bu görevin yerine getirilmesine yardım edeceklerini dışlamıyoruz” ifadelerini kullandı.
Provokasyonun amacının Rusya’yı kitle imha silahları kullanmakla suçlamak olduğunu kaydeden sözcü, Ukrayna makamlarının ve Batılı kollayıcılarının ‘bunun güçlü bir Rus karşıtı kampanyaya dönüşmesini’ ve sonuç olarak partnerlerin Moskova'ya olan güveninin sarsılmasını, aynı zamanda Rusya’nın uluslararası arenada izolasyonuna yol açmasını beklediklerinin altını çizdi.
Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya da Moskova'nın Ukrayna'da nükleer silah kullanmayı daha önce ve şu anda planlamadığını vurguladı. BM Genel Sekreteri'ni Kiev'in 'kirli bomba' planlarını önlemeye çağırdı.

‘24 Şubat’tan beri hiçbirimiz Batılı ülkelerin savaşın bu denli içine girebileceğini düşünmemiştik’

Sputnik, Rusya’nın endişelerini ilettiği olası ‘kirli bomba’ provokasyonun amacı ve sonuçlarını uzmanlara sordu.
Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, Şoygu’nun mevkidaşlarını arayıp bu konuda endişelerini iletmesinden hemen önce yaşananlara dikkat çekiyor:
“ABD’nin daha önce Irak ve Afganistan’daki operasyonlarında görev yapmış ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) eski direktörü David Petraeus, ABD liderliğindeki güçlerin Ukrayna'daki çatışmaya doğrudan dahil olabileceğini söyledi. Bu açıklama Şoygu’nun telefon diplomasisinden önce geldi. Bir başka haber de Amerikan 101. Hava İndirme Tugayı’nın Ukrayna sınırına çok yakın bir mesafeden savaşa doğrudan müdahil olma amaçlı tatbikat yapmakta olduğuydu. Bunların hepsini birlikte değerlendirdiğimizde Rusya’nın provokasyon iddialarını elimizin tersiyle itebileceğimiz bir durum yok. Sahadaki duruma baktığımızda Rusya’nın ‘kirli bomba’ kullanma gibi bir duruma ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Ancak Ukrayna tarafından böyle bir provokasyonun ilk amaçlarından biri ABD’yi doğrudan savaşa sokmak olabilir. Bu tabii bütün durumu altüst eder. 24 Şubat’tan beri hiçbirimiz Batılı ülkelerin savaşın bu denli içine girebileceğini düşünmemiştik. Bu uzak bir ihtimaldi. Artık Batı basın NATO’nun yani aslında kastedilen ABD ve İngiltere’nin doğrudan savaşın içinde olduğunu yazıyor. Buradaki varsayımları da Putin’in nükleer silah açıklamasının blöf olduğu olabilir. Rusya’ya Ukrayna’da diz çöktürmek istiyorlar. Böyle bir nükleer savaş ihtimalini göze almak inanılmaz bir şey olur.”
Prof. Dr. Ünal, “İkinci olarak mesela Suriye’de büyük ölçüde tezgah çıkan kimyasal provokasyonlar örneğinde olduğu gibi bir şey yapılabilir. Böylelikle ülkeler Rusya’ya karşı toptan tavır almaya zorlanabilir. Hatta buna Türkiye gibi bugüne kadar mesafeli duran ülkeler de dahil olmak zorunda bırakılabilir” diye de ekledi.

‘Rusya’yı suçlamak için bir fırsat olarak kullanırlar’

Prof. Dr. Ünal, “Eğer şu anda Ukrayna’nın elinde böyle bir kirli bomba varsa ve kullanırsa ne olacak?” diye sorarak şunları ekledi:
“ABD veya İngiltere’nin, ‘Bunu Ukrayna kullandı, yapacağımız bir şey yok, desteklemiyoruz’ demeleri mümkün değil. Eğer böyle bir bomba varsa ve bunu Ukrayna, ABD ve İngiltere’nin onayı olmadan kullansa bile bunu Rusya’nın üzerine yıkmak için epeyce uğraşacaklardır. Bunu Rusya’yı suçlamak için bir fırsat olarak kullanırlar. Bu savaş başladığından bu yana nükleer savaş konusunda ilk defa bu kadar gerçekten endişeliyim. ABD’nin çok kutupluluğa izin vermemek için her şeyi yapabilme kapasitesi buna yol açabilir. Güç kaybeden bir gücün düşüşünün çok büyük sarsıntılar yaratacağını hepimiz biliyorduk ama bunun bir nükleer savaş eşiğinin zorlanmasına kadar gidebileceğini aklı başında hiçbir insan düşünmek bile istemez.”

‘Kimyasal silah provokasyonu Batılıların uzmanlık alanı’

Suriye ve Irak’ı yakından takip eden Gazeteci-Yazar Alptekin Dursunoğlu da “Rusya’nın uyardığı kimyasal yasaklı silah kullanılması provokasyonu Batılıların uzmanlık alanı. Geçmişte Irak’ta ve Suriye’de bu duruma şahit olduk” diyerek şunları söyledi:
“ABD’nin Irak’ı işgaline Saddam Hüseyin’in kimyasal kitle imha silahları ürettiği yalanları sebep olmuştu. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, BM Güvenlik Konseyi’nde uydurma ses kayıtları dinleterek, işgal kararı için çabalamıştı. Sonradan gerçekler ortaya çıktı. Ancak kimse de yüzbinlerce kişinin ölümüne sebep olan ABD’nin Irak işgalini önleyememiş oldu. Benzer bir durum Suriye’de de yaşandı. Suriye’de muhalifler Han el-Asel’de kimyasal silah kullandılar ve bundan dolayı da çok sayıda Suriye askeri hayatını kaybetti. Suriye devleti bunu BM Güvenlik Konseyi’ne şikayet ederek araştırma talep etti. Bu araştırmayı İngilizler engellemeye çalıştı fakat nihayetinde Ağustos 2013’te tam da BM denetçilerinin araştırma yapacakları gün Doğu Guta’ya güya kimyasal saldırı oldu haberleri çıktı. Bu kimyasal saldırıdan da Suriye devleti sorumlu tutuldu. Suriye devleti Han el-Asel’de muhaliflerin kimyasal silah kullanmasından dolayı BM denetçilerini çağırıyor tam da onların geldiği gün kendisi Doğu Guta’ya kimyasal silahla saldırıyor. Bunun inanılacak bir tarafı var mı? Bunun üzerine ABD müdahalede bulundu ve yaptırımlar uygulandı. Suriye’deki durum gittikçe kötüleşti ve bugünkü noktaya kadar geldi.”

Beyaz Baretliler uyarısı

Suriye’de Beyaz Baretliler gibi Batılı kuruluşların rol aldığını hatırlatan Dursunoğlu, “Ukrayna’da da Beyaz Baretliler gibi bir grup üzerinden provokasyon yapılabilir. Bu grubun lider kadrosunu İngilizler oluşturuyordu. Sahadaki elemanları El Kaidecilerdi. İngiliz istihbaratının güdümündeki bu gruba Oscar ödülü bile verdiler, bu tiyatroyu göze soka soka oynadılar. Benzer bir durumun şu an Ukrayna’da oynanmasının önünde bir engel yok. Çünkü aynı şekilde bütün Batılı güçler Ukrayna konusunda Rusya’nın karşısında duruyorlar ve Suriye’de tezgahlanan neler varsa bunların aynısını Ukrayna’da da yapmaktan geri durmayacaklardır. Bunda da şaşırtıcı hiçbir şey yok” dedi.
Yorum yaz