Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası (Dev Maden-Sen) Genel Başkanı Tayfun Görgün, Amasra gerçekleşen maden kazasını ve Türkiye’de maden kazalarının sebeplerini Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programında anlattı.
Görgün, maden kazalarında sendika sorumluluğunu “Sendikalaşma madencilikte de çok zayıftır. Var olan yerlerde de sendikalar görevlerini yapamıyorlar. Amasra bölgesindeki işyeri sendika ile toplu sözleşmeli, orada görüyoruz. Daha önce Soma’da ve diğerlerinde de gördük. İş cinayetlerinin sonrasında kusurların saklanmasına göz yumuyorlar. İkincisi unutulmasına göz yumuyorlar. Davaları izlemeyerek, sorumluların hak ettikleri cezaları almasına çaba sarf etmeyerek eksiklikleri var. Amasra faciasında gördüğümüz gibi işçiler iş yerindeki güvenlikten ve gazdan şikayetçiler ve ailelerine söylemişler. Temsilcilerine iş arkadaşlarına ve sendikalarına söylerler. Bunu kulak arkası edip önemsemeden sendikacılık yapmak son derece tehlikelidir. Sonuçlarını Amasra’da da görmüş olduk.” diye vurguladı.
‘Özelleştirme sevdası çıktıktan sonra maden havzaları bölündü’
Madenciliğin diğer sektörlerden farklı özelliklere sahip olduğunu belirten Görgün, özelleştirmelerin havza planlamasını bozduğu görüşüne “Özünde teknik meseleler elbette çıkar ama siyasi olarak hangi meseleler oluyor? Madencilik başka sektörlere benzemeyen özelliklere sahiptir. Bütünlüklü olarak havza bazında maden işletmeciliği yapılması gerekiyor. Aramadan işletmeye kadar bütün süreçlerin orada olması gerekiyor. Türkiye’de özellikle özelleştirme sevdası çıktıktan sonra maden havzaları bölündü. Soma’da da aynı meseleyi gördük. Ermenek’te de çok ciddi olarak oldu. Burada da var. Bu havzaları çeşitli işletmelere bölerek ağırlıklı olarak özel sektöre veriyorlar” diye dikkat çekti.
‘41 tane madenci kardeşimiz hayatlarını bir hiç uğruna kaybettiler’
Görgün, havza dağılımını ve Sayıştay’ın uyarılarını “Amasra’da 622 milyon tonluk kömür rezervi var. Bu Zonguldak’ın taş kömürünün dörtte birinden fazla bir rakamdır. Madenlerin yüzde 97’si bir şirkete özel sektöre verilmiş. Burada küçücük bir sahaya sıkıştırılmış olarak TTK (Türk Taşkömürü Kurumu) var. Oysa Türkiye’nin en eski Taşkömürü kurumudur ve çok büyük bir deneyim sahibidir ama siyasi kararlar böle olduğu için yapacakları bir şey kalmıyor. Böyle olunca buradan yardım olan, personele gerekli olan kömürler çıkartılıyor. Üretim baskısını buradan biliyoruz bir de zaten özelleşecek diye yapılmayan yatırımlar var. Bunu Sayıştay raporlarında da görüyoruz. Çok açık bir şekilde ‘Personel eksikliği var. Çok ciddi kaza riskleri var’ demiş. Kimse ciddiye almamış. Sayıştay’ın raporunda işaret ettiği tehlikeler gerçek haline gelmiş.Ne yazık ki burada 41 tane madenci kardeşimiz hayatlarını bir hiç uğruna kaybettiler” diye aktardı.
‘Katliama sebep olan nedenleri ortaya çıkarmamız lazımdır’
Kazanın unutulmaması gerektiğini söyleyen Görgün, sorumluların ortaya çıkarılması gerektiğini “Yaralar sarılmaya çalışılacak. En önemlisi bu kazayı unutturmamamız gerekiyor. Bu katliama sebep olan nedenleri ortaya çıkarmamız lazımdır. Soma’da 301 işçi öldü. Türkiye tarihinin en büyük toplu işçi kazasıdır. İçeride kimse yok şu anda. Hiçbir esas sorumludan ne bir istifa ne bir özür ne bir utanma var. Hesap sorulamayınca böyle oluyor. Yeni iş cinayetlerinin olmasına imkan ve olanak tanıyor” diye açıkladı.