1 / 9
Akdeniz’in en büyük yelken festivali The Bodrum Cup, 1989 yılında bu yana kesintisiz olarak devam ediyor. American Hospital isim sponsorluğu ve Çağdaş Holding ana sponsorluğunda düzenlenen etkinlikler, 34. yılında da yelkencileri Bodrum’da bir araya getirdi. Her sene farklı bir temanın belirlendiği festivalde ‘Maviye Güç Katıyoruz’ mottosuyla 150 yat ve bin 500 denizci, 4 farklı etapta yarıştılar. Yarışların yanı sıra sosyal sorumluluk projelerini de kapsayan festivalde yarışacak yatların bayrakları, Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı'nın katılımıyla gerçekleştirilen bayrak boyama etkinliğinde renklendirildi.
© Sputnik / Burcu Okutan
2 / 9
Aynı zamanda İçişleri Bakanlığı'nın geliştirdiği, kadınların acil durumlarda ilgili birimlere hızlı ulaşabilmesini sağlayan KADES uygulamasının logosu cumhuriyet tarihinin ilk ve tek okul gemisi STS Bodrum'un yelkenlerine basıldı ve The Bodrum Cup Yarış Merkezi ve Sanat Alanı'nda KADES’e yönelik farkındalık çalışmaları gerçekleştirildi. Yarışların sonunda genel klasmanda birinciliği elde eden ‘Hızır-1’ teknesinin sahibi Mustafa Özkeskin ve The Bodrum Cup’ın ilk senesinden beri yarışlara katılan Emin Buldanlı, Sputnik’e hikayelerini anlattı; Türkiye’de deniz sporlarının geleceğini değerlendirdi.
© Sputnik / Burcu Okutan
3 / 9
‘Hacı’ lakaplı Mustafa Özkeskin, ‘Hızır-1’ teknesinin sahibi ve aynı zamanda tirhandil tekneleri üretiyor. Özkeskin “Benim ailem Girit göçmeni, mübadele döneminde buraya gelmişler. Dedemin de tirhandili varmış, babamın da vardı, bende bu sevgi bu şekilde oluştu. 2001 senesinde bir atölye kurup üretimine başladık. Yıllar içerisinde kendimizi geliştirerek güzel tekneler yaparak ve daha iyilerini yapmaya çalışarak bugünlere kadar geldik. Bu süreçte, bana göre Türkiye’nin en iyi yelkencisi Aytuğ Ürer ile yollarımız kesişince bir sıçrama da yaşadık. Aynı zamanda hem organizasyonunu hem de yarışçılığı yaptığımız Tirhandil Cup’a da katılıyoruz” dedi.
© Sputnik / Burcu Okutan
4 / 9
Evinin arsasındaki marangoz atölyesinde bu tekneleri yaptığını söyleyen Özkeskin, “Dört tarafı açık, üstünde çatı var. Bu fiziksel bir iş, yazın sıcak altında, kışın da soğukta çalışıyoruz. Ama aldığımız keyif, üretme ilgisi, daha güzele ulaşma çabası bu zorlukları pek hissettirmiyor bize. Bunu Türkiye’de yapmak zor. Mali zorlukları bir şekilde aşarsınız. Bizi bürokratik zorluklarla uğraştırmasınlar, yeter. Bu tekneleri biz evladımız gibi görürüz. Her gördüğünüz ahşap elimizden 7-8 kere geçmiştir. Varsa bir ilgili, buna müdahale etsin. Mavi Vatan diyoruz, burada kendi ürettiğin teknenle hak iddia edersin. Fransa ürettiklerine karşı, bu benim Türk geleneksel teknem, biz yüzyıllardır bu denizdeyiz dersin. Geleneksel sanatlarımızın hak ettiği ilgiyi alması gerekiyor” dedi ve şunları ekledi.
© Sputnik / Burcu Okutan
5 / 9
“Geleceğini güzel görüyorum açıkçası. Yöneticilerde de kültürel değerlere sahip çıkma bilinci oluşmaya başladı. İstanbul 1453’te fethedildi ama bu şehir esas itibariyle Türk kimliğini mimari eserlerle oluşturuyor. Bodrum’un biraz da farklı bir yapısı var, daha denizci bir kent gibi bir iddia varsa eğer bunun daha gözle görülür olması gerekiyor. Bunu da bence tirhandiller ve guletler sağlıyor. Destek illa ki birinin bir şey vermesi değil, bu gönülden de yapılabilir. Yöneticilerin yaklaşımı da güzel.”
© Sputnik / Burcu Okutan
6 / 9
“Teknenin ismi oğlumdan geliyor. Barbaros Hayrettin Paşa’nın hatıralarını okuduğumda çok etkilenmiştim. Onu okuduğumda demiştim, oğlum olursa ismini Hızır koyarım diye. Barbaros Hayrettin’in sancağı da teknede” ifadelerini kullanan Özkeskin “Bodrum Cup’ın ilk 15 senesinde Bodrum tekneleri yarıştı. Bu ilgi bütün ülkeye yayılınca son 18-20 senedir Bodrum’da üretilen yerel tekneler kazanamaz olmuştu. Bir Fransız teknesi aldı, Hollandalılar geldi aldı. Biz aslında biraz da Bodrum’un yerel halkını da biraz temsil eder gibi olduk. Sağ olsun, çok da destekliyorlar. Bizim teknemiz mütevazidir, bütçe olarak da rakiplerimize kıyasla çok düşük. Belki amatör ruhumuz belki de abilerimizin bilgileri ağır basıyor. Bunlar bizi bir adım daha öne çıkardı. Önce kendimiz için, eğlenmek için yarışıyoruz. Ekibimiz 8-9 kişi” şeklinde sözlerine son verdi.
© Sputnik / Burcu Okutan
7 / 9
‘Büyük Yunus’ teknesinin sahibi 90 yaşındaki Emin Buldanlı ise, bu yarışa ilk senesinden beri katılan tek yarışçı. Buldanlı gençliğinden beri yelkenci olduğunu söyleyerek “17 yaşındayken İzmir Göztepe’de yelken kulübünde yapıyordum. Sonra İstanbul’a geçtim, Yeşilyurt Deniz Kulübü’nde idarecilik ve sporculuk yaptım. Bu benim için devam eden bir gelenek. Bu hem denizcilik hem de sporculuk kültürü ile alakalı. Bodrum Cup’ta şu zamana kadar 10 birinciliğimiz, 5 ikinciliğimiz vardı. Bu sene de grubumuzda birinci olduk” dedi.
© Sputnik / Burcu Okutan
8 / 9
Türkiye’de su sporları ile uğraşmanın maddi zorluklara takıldığını aktaran Buldanlı “Türkiye’de bu sporları yapmanın çok büyük bir avantajı yok. Zorlukları ise pek çok. Her şeyden evvel maddi imkan lazım. Sponsor lazım, çok fazla bulunamıyor. Yarışanlar ve bilhassa Bodrum Cup’ta yarışanların çoğu kendi ceplerinden harcıyorlar. Ben bu sene Marmaris’ten gelen tek tekneyim. Sponsor bulmakta zorluk çektiğimiz için kendi cebimizden ödüyoruz. Bu bir hobi ve zevk, burada yarışanlarla onu paylaşıyoruz. Yorulmadan da olmuyor. 5-6 saat sert rüzgarların altında yarışıyorsunuz, yarış bittiğinde turşu gibi yatıyorsunuz. Ama bunun zevki o yorgunluğa değiyor” diye konuştu ve ekledi:
© Sputnik / Burcu Okutan
9 / 9
“Türkiye’de aslında çok daha fazla bu tür sporların yapılması lazım. Fakat maalesef yapılamıyor. Yapılamamasının baş sebebi maalesef maddi sebepler. Ama umut çok. Mesela Bodrum’da bir sürü genç sporcu Avrupa’da isim yaptı. Marmaris’ten yetişen bir kız sporcumuz olimpiyatlara gitti. Gençleri desteklemek, maddi imkan ve her şeyden önce ekipman sağlayarak yetiştirmek lazım.”
© Sputnik / Burcu Okutan