‘Halkla doğrudan ilişki kuran partiler gelişmeli’
“Hazine yardımları biraz da genel merkezleri tabanla ilişkili olma mecburiyetinden çıkardı. Partilerin üye vatandaşlara, onların katkılarına, emeklerine ihtiyaçları azaldı. ‘Nasıl olsa elimizde para var, hazineden alıyoruz. Seçim yıllarında bu iki misline çıkıyor. İstediğimiz gibi bunu sarf ederiz, reklamlarımızı yaparız. Nasıl olsa tıpış tıpış oy verirler’ gibi bir anlayışla karşı karşıya kaldık. Son 50-60 yıl içerisindeki bu çarpıklıklar demokrasinin kavram olarak içinin boşaltıldığını gösteriyor. Türkiye’de halkla doğrudan doğruya ilişki kuran partiler gelişmeli ve devlet de bütün bu uygulamalarında bu gelişmeyi desteklemeli. Aksi halde bugünkü gibi şartla yapılan hazine yardımları partilere ve demokrasimize yaramıyor. Sadece genel merkezlere ve o genel merkezler üzerinde hakimiyet kurmuş olan güçlere yarıyor. Siyaset alanı neredeyse bir orman kanununa dönüştü. Genel merkezler ellerine geçirdikleri bu fırsatı kendilerini o koltukta tutmak için kullanıyorlar, partilerini iktidar yapmak için değil. Partilerin genel merkez hegemonyası ve siyasi partilerin gerçek anlamda halkla ilişkilerinin sadece propagandaya, şova dayalı hale gelmesi demokrasimizdeki zaaftır.”
‘Vatandaş ile siyasetçilerin arasındaki mesafe açıldı’
‘Hazine yardımı seçim yarışını bozuyor’
“Seçime katılan partiler arasındaki eşitlik ortadan kaldırılıyor. Bu paralar bir bakıma siyasetin gerçeklere ulaşmasında bir örtü oluşturuyor. Yani yüksek finansman imkanlarıyla yapılan propagandalar halkın gerçeği aramasına fırsat vermek yerine tam aksine bir örtü görevi görüyor, bütün mecralar bu paralarla kaplanıyor. Bütün bu nedenlerle siyasi partilere verilen milyarlarca liralık hazine yardımına son verilmeli. Bu paralar halkın ihtiyaçlarına kullanılmalıdır.”
‘HDP’ye hazine yardımı dava sonuçlanıncaya kadar bloke edilmelidir’
‘Türkiye, demokrasinin yeniden inşasında öncü olmalı’
“Türkiye kurultay geleneği ile devlet yönetmiş bir mirasın üzerinde oturmaktadır. Hiçbir zaman bir tüccar gibi davranmamıştır, bir devlet gibi davranmıştır. Burada öncülük etmek gibi aydınlarımızın da bir görevi var. Dünyada yeni bir sistem oluşturulurken bu sistemin siyasi ıslahat tarafı asla ihmal edilmemelidir. Bir taraftan ekonomik sistemi yenilemeye çalışıyoruz. Refah amaçlı ve bu refahın adilane paylaşılması amaçlı faaliyetler yürütülüyor ama siyasetin de halka dayalı hale getirilmesi konusunda birtakım kriterler geliştirilmelidir.”
‘Amerikan demokrasisini demokrasi olarak görmüyorum’
“Demokrasi sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada tartışılır hale geldi. Bütün ülkelerde demokrasi kendi uğruna kitlelerin yüzyıllarca mücadele verdiği bir rejim dejenere edildi. Bu dejenerasyon olayında para ilişkilerinin çok ilgisi var. Amerikan demokrasisi zaten para üzerine kurulmuştur. Onun için Amerikan devleti sömürgeci olmaya, yağmacı olmaya, gaspçı olmaya mecburdur. Orada her şey parayla dönüyor. Aday birtakım paralar topluyor. Para topladığı yerlere hizmeti ön planda tutuyor. Amerikan demokrasisini ben hiçbir zaman gerçek anlamda demokrasi olarak görmedim. Zaten Amerikan devleti de devlet olamadı. Batı’nın bütün askeri, ekonomi gücünü, sömürüyle birikmiş gücü elinde tuttuğu halde bu sadece bir güç yığılması oldu. Diğer felsefi, düşünsel, insani birikimlerden Amerika hiçbir zaman yararlanamadı ve bunu kullanamadı.”