Yeni nesil Avrupalı diplomatları yetiştirmek için tasarlanmış bir pilot üniversite programının açılışında konuşma yapan AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB'nin 'insanlığın bildiği en iyi siyasi özgürlük, ekonomik refah ve sosyal uyum bileşimine sahip bir bahçe' olduğunu iddia ederek 'dışarıdaki balta girmemiş ormandan (cangıl) korunması gerektiğini' savundu.
'Duvar örmekle olmaz'
Perşembe günü Bruges'deki Avrupa Koleji'nde bir grup öğrenciye hitap eden AB'nin bir numaralı diplomatı, “Dünyanın geri kalanı için tam olarak bir bahçe diyemeyiz. Dünyanın geri kalanının çoğu bir cangıldır ve cangıl bahçeyi istila edebilir. Bahçıvanlar be meseleye ilgilenmeli, ama duvar örerek bahçeyi koruyamazlar" diye konuştu.
'Bahçıvanlar cangıla gitmek zorunda'
'Avrupalıların dünyanın geri kalanıyla çok daha fazla meşgul olmaları ve ayrıcalıklarını iyi amaçlar için kullanmaları gerektiğini' telkin eden Borrell, "Bahçıvanlar cangıla gitmek zorunda… Aksi takdirde dünyanın geri kalanı farklı yol ve araçlarla bizi istila edecek" dedi.
Borrell'in selefi Federica Mogherini tarafından yönetilen Avrupa Diplomatik Akademisi, 'gerçek bir Avrupa diplomatik kadrosu' yetiştirme hedefiyle bu yıl Avrupa Dış Eylem Servisi'ni (EEAS) devreye soktu.
İlk yıl pilot uygulamasına, çoğunlukla çeşitli AB kurumlarından adaylar, aynı zamanda Batı Balkan ülkeleri, Gürcistan, Moldova ve Türkiye'den diplomatların yanı sıra Ukrayna'dan iki adaydan oluşan yaklaşık 42 öğrenci katılıyor.
'Dışarıdaki cangılın icabına bakın'
Geleceğin diplomatlarına “Siz ilk nesilsiniz. Sizler bir sürecin öncülerisiniz ve umarım başkaları da gelir” diye seslenen Borrel, "Bahçeyi koruyun, iyi bahçıvanlar olun. Ama sizin göreviniz bahçeye değil, dışarıdaki cangıla bakmak olacak" vurgusunu yaptı.
Bu, Borrell'in AB'yi kaotik, kanunsuz bir ormanla çevrili güzel ve düzenli bir bahçeye benzettiği ilk sefer değil. İspanya Sosyalist İşçi Partili eski İspanya Dışişleri Bakanı, mart ayında El Mundo'ya “Cangılın bahçemizi yemesini istemiyorsak uyanmak zorundayız” demişti.