ANKARA FARKI

Kuzey Kıbrıs Eski Büyükelçisi Bulunç: ABD’nin niyeti Kıbrıs’ı NATO’ya almak

Kuzey Kıbrıs Eski Büyükelçisi Zeki Bulunç, ABD’nin Güney Kıbrıs’a açık bir destek verdiğini ve bu desteğin düşmanca olduğunu söyledi. Bulunç, ABD’nin niyetinin Kıbrıs’ı tek bir devlet olarak NATO’ya almak olduğunu bildirdi.
Sitede oku
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programına Kuzey Kıbrıs Eski Büyükelçisi Zeki Bulunç konuk olarak katıldı. Bulunç, ABD’nin Kıbrıs planlarına, Kuzey Kıbrıs’ın tanınması meselesine ve Kıbrıs’ın bölgedeki yerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

‘ABD’nin isteği gerçekleşseydi, Doğu Akdeniz’de ‘Mavi Vatan’ kavramı olmayacaktı’

Bulunç, ABD’nin Doğu Akdeniz ve Kıbrıs planlarına dikkat çekti. Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs Adası’nın bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini önerdiği Annan Planı’nı atıfta bulunan Bulunç, Kuzey Kıbrıs’ın kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Annan Planı için “Amerikan planıdır, emperyalizm planıdır ve bu planın öncü gücü Amerika ve İngiltere’dir” ifadelerini hatırlattı. ABD’nin planının ‘Kıbrıs’ı Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında NATO’ya almak’ olduğunu kaydeden Bulunç, şu bilgileri verdi:

“Eğer ABD’nin istediği gerçekleşseydi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ortadan kalkacaktı. Doğu Akdeniz’de ‘Mavi Vatan’ diye bir kavramımız olmayacaktı. Çünkü o zaman Kıbrıs adası yeni bir devlet olacak, adı ne olursa olsun Türklerin azınlık statüsünde olduğu, Türkiye’nin garantörlük haklarının içinin boşaltıldığı bir statü yaratılacaktı. NATO üyesi yapılınca da Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de kilit rol üstlenecekti. Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki varlığını bile tehlikeye düşürecekti. Kıbrıs bir NATO ülkesi yapılarak başta ABD olmak üzere emperyalist devletlerin çıkarına çalışan bir ülke haline getirilecekti. Dolayısıyla bu çok büyük bir tehlikeydi. Maalesef şu anda o döneme ait görüşmeler gizlilik boyutunu taşıdığı için o konularda fazla bir değerlendirme yapmamız mümkün değil.”

‘KKTC'nin tanınmasında geç kalındı’

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı ‘Kuzey Kıbrıs’ı tanıma’ çağırısını ve ABD’nin Güney Kıbrıs’a yönelik hareketlerini yorumlayan Bulunç, Kuzey Kıbrıs’ın tanınmasında geç kalındığını söyleyerek bu noktadan sonra Türkiye’nin neler yapabileceğine ilişkin görüşlerini paylaştı:

“KKTC'nin tanınmasında çok geç kalındı. Köprünün altından maalesef çok sular aktı. Ama yeni koşullarda bizim kullanabileceğimiz suların akışını KKTC'yi tanıtmak suretiyle kazanmak lazım. ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) yönelik hareketleri açıkça Türkiye’ye karşı düşmanca bir hareket ortaya konuyor. Ve ABD’nin GKRY’ni Türkiye’ye karşı saldırtabilecek bir macerayı da başlatacak bir durum yaratabileceği noktadayız. ABD’nin askersizleştirilmiş adalara silah konuşlandırmasını da dikkate aldığımızda Türkiye’nin buna net bir yanıt vermesi lazım. Sadece KKTC'ye asker takviyesi yapmak, silahları daha modern silahlar yapmak yerine Türkiye’nin bu süreçte çok yakın dostlukları olan ülkelerin KKTC ile diplomatik ilişki kurmasını, bir tanınmayı sağlamak suretiyle cevap verilmesi lazım.”

‘Doğu Akdeniz'de bölge ülkeleriyle işbirliği yapmalıyız’

Bölge devletleri ile iş birliği vurgusu yapan Bulunç, Bölge devletleri ve bölgeyle ilgili uluslararası aktörler olarak da değerlendirebileceğimiz ülkelerle iyi ilişkileri olması her şeyden önce Türkiye’nin güvenliği açısından son derece önemlidir. KKTC'nin mutlaka bağımsız, egemen bir devlet olarak mevcut statüsünü sürdürecek ve uluslararası alanda tanınmasını sağlayacak bir sürecin başlatılması lazım. Rusya ile yakınlaşma Rusya’nın nüfuzu bulunduğu, etkisi altında bulunan Türk devletlerinin de KKTC'yi tanımasının yolunu da açacaktır. Bu Türk devletlerimizin kurduğu birliğe KKTC'nin de bu birliğin içinde bağımsız bir devlet olarak yer aldığı bir durumu düşünün, Orta Asya’daki Türk devletleri bu vesileyle Doğu Akdeniz’le de bağını kurmuş olacak ve genişletecektir. Bu; Türk dünyası için, Türkiye ve KKTC için büyük öneme sahip olan bir jeopolitik genişleme olacaktır” şeklinde konuştu.
DÜNYA
Kuzey Kıbrıs lideri Tatar: Ne federasyon görüşürüz ne de 1974 öncesine gideriz

‘ABD-Güney Kıbrıs ilişkisi düşmanca’

Geçmişteki rakamlara atıfta bulunarak, Güney Kıbrıs’ın günde 2 milyon dolarlık silah aldığını iddia eden Bulunç, Rumların ani bir baskın yapmak için bu yolu izlediğini, bunun sonucunda da Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’nin daha etkin bir takım politikalar izlemesi gerektiğini kaydetti. Bulunç, şöyle devam etti:

“Rumların desteklenmesi, Amerika ile GKRY'nin, Rum Milli Muhafız Ordusu’nun Amerikan ordusu ile kardeş ordu ilan edilmesi, onların ABD’de bir şekilde eğitimlerinin yolunun açılması gibi gelişmeler meydana geldi. Başından beri Rumların planları, ortaya koyduğu yaklaşımlar Türkiye’nin zor bir durumunda ani bir baskın ile elde edebilecekleri bölgeleri yeniden kazanmaya çalışacak bir stratejileri de vardır. Günümüzdeki rakamları bilmiyorum ama, bundan 10-15 sene önceki rakamlarda bildiğimiz kadarıyla günde 2 milyon dolarlık silah alıyordu Rumlar. Neden alıyor bunu? KKTC'ye karşı bir etkinliği Türkiye’ye rağmen sağlamaya çalışmak içindir. Ani baskın yaptığı zaman sınırdaki stratejik bölgeleri ele geçirdikten sonra biliyorlar ki; Türkiye hareket etse bile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde ateşkesi sağlatacaklar ve Rumlar’ın nerede olurlarsa olsunlar o durumu mevcut statü olarak kabul ettirmeye çalışacaklar. Dolayısıyla bunu da dikkate alarak KKTC ve Türkiye olarak daha etkin bir takım politikaları izlemesi gerekir.”

‘Çok ciddi mesajların verilmek istendiği bir süreç’

Rus özel havayolu şirketinin Kuzey Kıbrıs’a doğrudan uçuş başlatması konusu hakkında görüş belirten Bulunç, “Resmi açıklamalar şu aşamada yok. Ama düşünülen tarihler örneğin, Ercan devlet hava alanının açılış gününde bir Rus şirketinin ki bu önemli bir şey. Bir Rus şirketinin özel uçağı Ercan’a inecekse ve o tarihte inecekse oldukça önemli düşünülmüş ve çok ciddi mesajların verilmek istendiği bir süreç olarak değerlendirebiliriz. Diğer ifadeyle KKTC'nin kuruluş yıldönümü 15 Kasım olarak değerlendiriliyor. O da çok önemli. KKTC'nin kuruluş yıldönümünde devlet hava meydanı şeklinde yani Ercan hava alanına uçağın inmesi zımnen defacto olarak KKTC'nin benimsenmesi ve bu sürecin, ilişkilerin geliştirilmesinin başlangıcı olarak yorumlayabiliriz. Büyük bir anlamı var. Özellikle 8-10 bin Rus vatandaşının KKTC'de bulunması, bu insanlar tatil için ya da sığınma için gelmemişlerdir tabii. Mutlaka orada çeşitli ekonomik, sosyal hatta siyasal faaliyetleri de yürüten kişiler vardır orada demektir. Bu, iki ülke arasında bir süreç içerisinde ilişkilerin gelişmesini de sağlayacak bir potansiyel gelişme veya alt zemini de hazırlama gibi bir etki de yapabilecektir” ifadelerini kullandı.
Yorum yaz