zmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim 2020’de meydana gelen ve merkez üssü Yunanistan’ın Sisam (Samos) adası olan 6,9 büyüklüğündeki depremde 117 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 85 bin kişinin evini kaybettiği depremde onlarca kişi de yaralandı. Depremin ikinci yıldönümünde de yaralar sarılmazken, depremzedeler halen evlerine kavuşabilmiş değil. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir ile ikinci yıldönümü yaklaşan İzmir depremi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Gazete Duvar’dan Namık Alkan’ın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Sözbilir, “Türkiye ölçeğinde istatistiki olarak 6 yılda bir yıkıcı deprem oluyor. Her depremden sonra, gittikçe azalan bir ivme ile çalışmalar yapılıyor” dedi.
"İzmir depreme hazır’ demek için çok erken"
“Herkes iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışıyor ama sanırım siyasi nedenlerden ötürü özellikle yerel yönetimler deprem zararlarını azaltmaya yönelik atılımları bir türlü gerçekleştiremiyorlar. Bunun en büyük nedeni danıştıkları insanların yetersizliği ve konudan bihaber olmalarından kaynaklanıyor” tespitini aktaran Sözbilir, şunları kaydetti:
“30 Ekim depreminden sonra TÜBİTAK, AFAD ve başta DEÜ olmak üzere birçok üniversite deprem araştırmalarına yönelik proje çağrılarına çıktı. Depremlerin sismik kaynaklarını oluşturan diri fayları anlamaya yönelik çalışmalara hız verildi. Bu çalışmalar hem karada ve hem de denizlerimizde yürütülüyor. Mikro bölgeleme çalışmalarına da hız verildi. Fakat uluslararası düzeyde 1970'li-80'li yıllarda tamamlanan mikro bölgeleme çalışmaları, İzmir’de yeni başladı. Böyle olunca, tabii ki ‘İzmir depreme hazır’ demek için çok erken.”
“Yerleşim yerlerinden geçen 1001 civarında diri fay var”
Sözbilir, İzmir bölgesi özelinde şu bilgileri aktardı:
“Ege Bölgesi dünyanın sismik yönden en aktif alanlarından birisi. Büyük çoğunluğu yerleşim yerlerinden geçen 100 civarında diri fay var. Bu fayların sadece 10 tanesi son 100 yılda kırılarak can ve mal kayıplarının yaşandığı yıkıcı depremlere neden oldu. Bu 10 adet fayın yeniden deprem üretebilmesi için yüzlerce yıl geçmesi gerekiyor. Fakat geriye kalan 90 adet fay 1900 yılından önceki tarihsel dönemlerde kırılmış. Bölgede 1000-5000 yıldır deprem üretmeyen faylar var. Balıkesir, Manisa, Denizli, Afyon, Kütahya, İzmir, Aydın, Muğla gibi illerimizde bu faylar mevcut. Türkiye ölçeğinde 20 ayrı yerde deprem üretme zamanı gelmiş faylar var.”
“Hâlihazırdaki yerel yönetim anlayışı ile depreme karşı dirençli bir toplum olma şansımız çok zayıf”
Sözbilir, “Yapılması gereken; mevcut durumumuzu çok iyi analiz etmemiz gerekiyor, İRAP ve TARAP planlarında belirlenen eylemlerin öncelik sırasına göre hızlıca uygulanması, toplumun deprem öncesi, sırası ve sonrasında neler yapması gerektiği konusunda sürekli bilinçlendirilmesi, özellikle yerel yönetimlerin deprem ve diğer afetlerden en az zararla çıkmak için siyaset üstü bir yapılanmaya gitmesi gerekiyor. Hâlihazırdaki yerel yönetim anlayışı ile depreme karşı dirençli bir toplum olma şansımız çok zayıf” diyerek uyardı.