Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Recep Akdur, evsel arıtma cihazları konusunda Prof. Dr. Zeki Karagülle’nin söylediklerini ve içtiğimiz suda aranması gereken özellikleri Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.
Prof.Dr. Akdur, su konusunda soruların kaynağını “Günlük yaşamımızda en çok tükettiğimiz madde su, bu nedenle suistimale en çok neden olan maddelerden birisidir. Hem ticareten hem bazı arkadaşlarımız tarafından abartılı yorumlar getiriliyor. Abartılı yorumlar getirilmesinin ortamı da çok önemli, biliyorsunuz son günlerde musluklardan akan sularımız hem çok pahalı hem de kalitesi ve sertliği konusunda ciddi endişeler var. Bu da insanları farklı seçenekler aramaya itiyor. Ev arıtma cihazı, damacanalarla veya pet şişelerle su almak gibi çeşitli yollara gidiyor” diye açıkladı.
‘İçme ve kullanma diye iki ayrı su söz konusu değildir’
İçilebilen su ve kullanılan suyun aynı şey olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akdur, musluğun erişilebilirliğinin önemine “Şu kavramı bizi dinleyen yurttaşlarımızın algılaması ve özümsemesi lazım: İçme ve kullanma diye iki ayrı su söz konusu değildir. Günlük kullandığımız suları ister içmek ister ağzımızı gözümüzü yıkamak, sebzemizi yıkamak amaçlı kullanabiliriz. Hepsinin aynı kalitede olması lazımdır. Damacana alıyoruz ama sebzelerimizi musluktan yıkıyoruz. Eğer musluktan akan içilebilir değilse yıkamak da son derece sakıncalıdır. Musluktan akan su öncelikle ulaşılabilir olmalıdır. Evinizdeki bütün sulu alanlarda musluk bulunmalıdır. Ortak yaşam alanlarında yine yeteri hacimde musluk bulunacak alanlar olmalı ve vatandaşın ödeme gücünü aşmamalıdır” diye dikkat çekti.
‘Temel konu belediyelerin görevini yerine getirmesidir’
Prof. Dr. Akdur, temizliğin önemli olduğunu ve bu konuda damacanın musluktan bir üstünlüğü olmadığını “Temiz ve hijyenik olması gerekir. Özellikle mikrop ve ürünlerinden temiz olması gerekir. Kimyasal maddelerle bulaşmamış olması ayrıca minerallerden de uygun olması gerekir. Hiç mineral bulunmayan saf su elbette ki doğru değil. Çok sert su da tüketim için uygun değil. Ayrıca sert sular sanayide de bir takım sorunlar getirir. Örneğin yemeğiniz geç pişer veya sabununuz köpürmez. Uygun sertlikte olması gerekir. Temel konu belediyelerin görevini yerine getirmesidir. Kentlerde musluklarımızdan hem yeteri kadar hem de güvenle içebileceğimiz temiz, tıpta hijyenik su dediğimiz suyun akması gerekir. Belediye bunu yapmadığı zaman damacana sulara başvuruyoruz. Damacana suları son zamanlarda biraz kontrolü Sağlık Bakanlığı tarafından arttı. Daha titiz davranılıyor ama yapılan birçok araştırma damacana suyunun temizlik ve sertlik anlamında musluk suyundan daha iyi olmadığını tespit etti. Üstelik diğer ihtiyaçlarımızı da karşılayamıyoruz. O yüzden bir seçenek değil” diye söyledi.
‘Çok sert suları da tavsiye etmiyoruz’
Evsel arıtma cihazlarına yönelimin arttığını belirten Prof. Dr. Akdur, su sertliğine dair bilgiler paylaştı:
“Yurttaşların bazısı damacana sularının fiyatının artması nedeni ile evsel arıtma cihazlarına yöneldiler. Bizlere de soruyorlar. Evsel arıtma cihazları saf su üretmezler ama ne kadar saf suya yaklaşırsa o kadar az mikrop geçirir. Ne kadar sertliği artarsa o kadar çok mikrop üretir. Bizim mineral kaynağımız su değil, süt ve süt ürünleridir. Suya kalsiyum kaynağı gibi bakmayı doğru bulmuyorum. Şu da var ki suyun saf olması gerekmiyor. Biz Türkiye’de Fransız sertlik derecesini kullanıyoruz. Orta sert ya da sert su öneririz. Musluklarımızdan öyle su aktığı zaman magnezyum ve kalsiyum eksikliği açısından diğer insanlara göre avantajlıdır. Şimdi bu avantajlara karşı dezavantajları düşündüğünüzde çok sert su hiç ekonomik değildir. İçime uygun değildir. Çok sert suları da tavsiye etmiyoruz”
‘Ev arıtma aletlerinin çok ciddi bakıma ihtiyacı vardır’
Prof. Dr. Akdur, ev arıtma aleti kullanımı önermediklerini “Ev arıtma aletlerinin çok ciddi bakıma ihtiyacı vardır. Her altı ayda bir temizlenmesi bazısının filtresinin değişmesi lazımdır. Eğer bunu yapmazsak, ev arıtma cihazı kullanmak musluk suyu kullanmaktan çok daha tehlikeli hale gelir. Ev arıtma aleti kullanmayı önermiyoruz. Halk sağlıkçıların önerdiği musluğunuzdan belediyeler yeterli ve temiz su akıtmalı, bizi yan yollara itmemelidir. Yurttaşlarımız üç büyük kent başta olmak üzere musluk suyu içebilirler. Musluk suyunun kirliliği gizlenemez. İstanbul, Ankara düşünün. Kirli su girerse hastanelerimiz almaz. İshalden sokakta geçilemez. Ağır metaller açısından arıtma tesislerimizin daha kaliteli hale gelmesinde fayda var” şeklinde açıkladı.