TÜRKİYE

Kalın: Rusya farklı bir çağrıda bulunuyor, 'eşitlikçi adalete dayalı bir düzen kuralım' diyor

24 TV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları cevaplayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, perşembe günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin'in Astana'da bir görüşme yapacağını belirtti. Kalın yaptığı açıklamalarda "Şimdi Rusya farklı bir çağrıda bulunuyor 'eşitlikçi adalete dayalı bir düzen kuralım' diye" ifadelerine de yer verdi.
Sitede oku
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 24 TV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Astana'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir görüşmesi olacak mı?" sorusu üzerine Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın perşembe günü Putin ile bir görüşme yapacağını söyledi.
"Rusya-Ukrayna savaşında, Türkiye birçok meselede önemli adımlar attı. Gelinen aşamada buradaki rolü ne olacak? İstanbul'da, Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin bir araya getirilmesi Astana'da görüşülecek mi?" sorusuna Kalın, "Biz, öncelikle diplomasinin kapısını açık tutmak istiyoruz. Savaş şiddetlenince ki şu anda maalesef şiddeti artacak gibi görünüyor. 'Artık diplomasinin zemini kalmadı' diye düşünenler genelde yanılırlar. Tam tersine diplomasi böyle dönemlerde daha da önemli hale gelir" yanıtını verdi.
Antalya Diplomasi Forumu'nda ve İstanbul'da Rusya-Ukrayna tarafını bir araya getirdiklerini, tahıl sevkiyatı anlaşmasını, esir mübadelesini yaptıklarını, Zaporijya Nükleer Santrali'nin etrafında güvenliği sağladıklarını anımsatan Kalın, "Bütün bunları dikkate alarak, şiddete rağmen biz hala diplomasi kapısının açık tutulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yönde iki tarafa telkinlerde bulunuyoruz" dedi.

'Rusya farklı bir çağrıda bulunuyor 'eşitlikçi adalete dayalı bir düzen''

Rusya'nın yeni bir düzen kuram çağrısında bulunduğunu belirten İbrahim Kalın şunları ifade etti:

"Voltaire'e bir gün soruyorlar 'Kutsal Roma İmparatorluğu hakkında ne düşünüyorsun?' diye. Ünlü cevabıdır 'Ne kutsaldı, ne Roma idi, ne imparatorluktu.' 1991'de 'yeni dünya düzeni' diye kurulan şey ne yeniydi, ne küreseldi ne de düzendi. Aslında soğuk savaşın icbar ettiği iki kutuplu dünyadan tek kutuplu dünyaya yani tek bir hegemonun ABD'nin tek süper güç olarak yönettiği, şekillendirdiği, istikamet kazandırmaya çalıştığı bir dünya düzeniydi ve şöyle bir piramit vardı aslında; bir tane süper güç, onun altında hemen şekillenen 4-5 tane büyük güç. Ki bunlar aslında, Çin, Rusya, Hindistan, Almanya. Onların altında da orta ölçeklerden oluşan ülkeler vardı. Şimdi bu piramit dağılmaya başladı. Çünkü farklı ekonomik, sosyolojik ve siyasi gerçekler durumu değiştirmeye başladı. Şimdi Rusya farklı bir çağrıda bulunuyor; 'Gelin bu denge düzenini yeniden kuralım. İçinde Rusya'nın da olduğu, Çin'in de olduğu, merkez kaç kuvvetlerin de olduğu, yükselen ekonomilerin de olduğu herkesin paylaşacağı, katılacağı eşitlikçi bir adalete dayalı bir küresel düzen kuralım diye."

"ABD'nin Rusya-Ukrayna savaşının devam etmesini istediğini görüyoruz. Burada rollerin değiştiği, Rusya'nın 'gelin oturalım, konuşalım' dediği yerde, Ukrayna'nın 'hayır, istemiyoruz, çünkü siz, bize saldırıyorsunuz' cümlesinin arkasında ABD ya da Batı olabilir mi?" sorusu üzerine Kalın, "Bu savaşın iki boyutu var. Birinci boyutu Ukrayna topraklarında yaşanan işgal ve ilhak. Bunun sonlanması, çatışmaların durması lazım. Bunda bir şüphe yok. Bunun yolu da daha fazla savaş değil, müzakere, diplomasi" ifadelerini kullandı.
"Rusya-Ukrayna arasında süreç neye doğru gidiyor?" sorusuna Kalın, "Şu anda savaş taraftarları daha güçlüler ve daha fazla savaş istiyorlar. Avrupa ülkelerinin önemli bir kısmı, ABD, savaşın devam etmesi yönünde bir tercih ortaya koyuyor. Rusya da buna karşı 'daha fazla savaş' diyor. Dünkü saldırıları gördük, 2 gün önce Kerç Köprüsü'nün vurulması, ardından 80'e yakın füzenin fırlatılması bu şeyin artacağını gösteriyor" cevabını verdi.
"Yunanistan meselesi son dönemde rahatsız edici dereceye geldi. Yunanistan, ABD'den aldığı destekle 'yangın söndürme tatbikatı' adı altında bir askeri tatbikat yapıyor. Yunanistan, Ukrayna olma yolunda mı? Bizi de Rusya kılıfına mı sokacaklar? Böyle mi düşünülüyor?" sorusu üzerine Kalın, Yunanistan'ın bir süredir Türkiye karşıtlığı bir proje yürüttüğünü, ancak bunun başarısız olduğunu söyledi.
Yunanistan'ın kendi güç ölçeği çerçevesinde Türkiye ile nasıl bir ilişki içinde olacağını yeniden tanımlaması gerektiğini vurgulayan Kalın, Yunanistan'ın bazı güçleri arkasına alarak, Türkiye karşıtı lobileri harekete geçirerek alabileceği mesafenin belli olduğunu kaydetti.
İbrahim Kalın sözlerine "Cumhurbaşkanımız çok güzel diyor 'Yunanistan Türkiye ile aşık atacak bir ülke değil.' Kendi gücünün sınırlarını görerek Türkiye ile doğru ilişkiler içerisinde olması gerek" şeklinde devam etti.
Türkiye'nin arama-tarama faaliyetleri bakımından imkan ve kabiliyetlerini arttırdığını vurgulayan Kalın, şöyle konuştu:
"Aynı savunma sanayinde olduğu gibi bu gözden kaçıyor bazen ama bizim şu anda iki arama-tarama, 5 sondaj gemimiz var. Bu muazzam bir şey. Bu kapasite o kadar yükseltildi ki, bunu zaten bugüne kadar yapılmamış olması çok büyük bir eksiklik. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkesiniz ama sizin bir arama tarama filomuz yok. Ama hamdolsun şu anda var. Zaten Karadeniz'de bulundu, arkası gelecek. Muhtemelen Karadeniz'de inşallah kapasite artırımı olacak."

'Bizim Suriye konusundaki bakış açımız da belli'

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad ile görüşecek mi?" sorusu üzerine Kalın, şu yanıtı verdi:

"Şimdi, şu anda böyle bir siyasi zemin yok. Böyle bir arayışın içerisinde değiliz ama Cumhurbaşkanımız hep şunu söyler, 'Diplomaside kapıyı kapatmak diye bir şey olmaz.' Kendisinin talimatlarıyla istihbarat başkanı görüşüyorlar, konu bazlı zaten görüşmeler yapıyorlar. Bunu kendisi de bir müddettir söylüyor. Bunun dışında kendisinin bize, 'siyasi kanaldan görüşmeler yapın.' tarzında bir talimatı olmadı ama onu bir ihtiyat kaydı olarak koydu. Yarın öbür gün ülkemizin çıkarları gerektirdiğinde belki bu görüşmede olabilir, olmayabilir ama şu anda hemen bugünden yarına böyle planlanmış bir şey yok. Bizim Suriye konusundaki bakış açımız da belli. Orada şeffaf, uluslararası hukuka uygun, kucaklayıcı ve kuşatıcı, seçim yapmak suretiyle bir hükümetin işbaşına gelmesi, bu iç savaşın sona erdirilmesi ve Suriye'de şartlar olgunlaştığı zaman da Türkiye'deki mültecilerin ülkelerine geri dönmesi. Bunu da Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde yani gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde yapmalarını sağlayacak çalışma devam ediyor."

Türkiye yüzyılı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, "bu yüzyıl Türkiye'nin yüzyılı olacak" sözünü değerlendirmesi istenen Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımız bu ifadeyi birkaç defa kullandı. Meclis'teki hitabında, bütün siyasi partilerin de bulunduğu ortamda 'Gelin Türkiye yüzyılını birlikte inşa edelim.' dedi. Aslında bu büyük Türkiye hikayesini gelin birlikte yeniden yazalım, inşa edelim, büyütelim, devam ettirelim çağrısı. Türkiye'nin yüzyılı, bunun hülasa edilmiş, iyi düşünülmüş bir üst başlık haline getirilmiş ifadesidir" dedi.
Kalın, "Türkiye'nin yüzüncü yılını gelin birlikte inşa edelim" çağrısının içinde savunma sanayi, dış politika, güvenlik, eğitim, sağlık, altyapı ve ulaştırma gibi Türkiye'yi büyüten bütün başlıkların olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Hak ve özgürlükler var, demokrasi var, Cumhuriyetin temel değerleri var. Mesela bugün tartışılır işte başörtüsü meselesi. Şimdi anayasayla ilgili Cumhurbaşkanımızın da talimatlarıyla bir hazırlık yapıldı. Adalet Bakanımız da dün Kabinede yapılan hazırlığı da sundu. Cumhurbaşkanımız da Millete Hitap konuşmasında söyledi. O tekemmül ettiriliyor, tamamlandığı zaman Meclis'e gönderilecek."
Yorum yaz