Rusya ve yabancı ülkeler arasındaki ticari diyalogların geliştirilmesine yönelik ayrı bir oturum düzenlenen kongrede Türkiye konusuna özel önem verildi.
Rus-Türk ilişkilerinin yeni koşullar altında gelişmesinin ticari ve ekonomik potansiyeli, iki ülkenin sanayi işbirliğinin ileriye dönük yönleri, iki ülkede ortak üretim tesislerinin oluşturulmasının özellikleri, Türk mallarının Rusya'ya ve Rus mallarının Türkiye'ye ithalatı için yeni fırsatlar ele alındı.
Rus-Türk Ticaret Ortaklığı Genel Müdürü Aleksandr Kostrov yaptığı konuşmada, Rusya ile Türkiye arasındaki işbirliğinin yakın gelecekte iki ülkenin sanayi ve üretim işbirliği potansiyelini ortaya çıkararak yeni bir seviyeye ulaşabileceğine dikkat çekti:
“Rusya ile Türkiye arasında ticaret hacmini artırmak için gerekli altyapı zaten mevcut. 2019 yılında ülkelerimiz arasında, Avrupa ve ABD bankalarındaki muhabir hesaplar atlanarak doğrudan ulusal para birimlerinde karşılıklı mutabakat anlaşması imzalandı. İki ülke arasında lojistik altyapı geliştirildi. Örneğin Novorossiysk limanının taşıma kapasitesi yılda 200 milyon tonu buluyor. Bu yılın ikili ticaret göstergeleri iki kat artış gösteriyor. Buna göre, ülkelerimizin devlet başkanlarının ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarmak için belirledikleri hedef 2024 yılına kadar pekala uygulanabilir. Böyle bir gelişme ile Rus-Türk ilişkileri yakın zamanda yeni bir seviyeye ulaşacaktır. Buna göre, ülkelerimiz arasındaki muazzam sanayi ve üretim işbirliği potansiyelinin başarılı bir şekilde uygulanması için tüm ön koşullar bulunmaktadır."
Kostrov, endüstriyel üretim alanında Rus-Türk işbirliğinin geleceği hakkında şunları kaydetti:
“Rusya, 2014 yılında ithalat ikamesi konusunu ön plana çıkardı. Ancak, Şubat 2022’den bu yana ekipman ve bileşen tedarikindeki önemli azalma, dost olmayan ülkeler tarafından benzeri görülmemiş sayıda yaptırım uygulanması nedeniyle sorunlar özellikle acil hale gelmiş bulunuyor. Rusya İmalat Sanayii Geliştirme Konsolide Stratejisi’ne uygun olarak, teknolojik yenilikleri kullanan imalat sanayinin payı 2035 yılına kadar yüzde 20'den yüzde 50'ye çıkarılması gerekiyor. Strateji, teknolojik tabanın hızlı bir şekilde yenilenmesini içeriyor. Bu da, teknolojik çözümler geliştirmek için uygun temele sahip diğer ülkelerle yakın endüstriyel işbirliğini gerektiriyor. Bu ülkelerden biri de Rusya karşıtı yaptırımlara katılmayan ve dünyanın en büyük yirmi ekonomisinden biri olan Türkiye olabilir.”