İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bakanlık basın odasında Mersin'deki polisevi saldırısına ilişkin basın mensuplarına değerlendirmede bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi hakkında söylediği "Özür dilemeli" sözleriyle ilgili konuşan Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:
'Özür dilemesi gereken bir kişi varsa Kılıçdaroğlu’nun kendisidir'
“Bu sabah itibarıyla Kılıçdaroğlu, Mersin Mezit’teki saldırıdan sonraki bir takım gelişmelerle ilgili kamuoyuna çıkıp hem CHP’den hem de aziz milletimizden özür dilememi istemiştir. Özür dilemesi gereken bir kişi varsa Kılıçdaroğlu’nun kendisidir. Hem milletimizden hem şehitlerimizin ruhunu muazzep ettiği için onların manevi şahsiyetlerinden özür dilemelidir. Hem gazetecilik kimliği ile terörist kimliğini birbiriyle bir araya getirdiği için ve teröristleri aklamak istediği için özür dilemelidir."
Saldırı hakkında da bilgi veren Soylu, “Saldırının katliama dönüşmesini engelleyen Sedat Gezer şehit, bir kahraman polisimiz ise gazi olmuştur. Saldırıyı gerçekleştiren iki terörist, kahraman arkadaşlarımızın, çevredeki diğer polislerimizin ve oradaki devriye gezen bekçilerimizin müdahalesi sonucu yaralanmış, ardından yanlarında getirdikleri bombaları patlatmaları sonucu parçalanarak etkisiz hale gelmiştir” dedi.
'PKK eylemini örtmeye çalışacaklardı'
CHP’nin yayınladığı 'Tutuklu Gazeteciler Raporu’na da değinen Soylu, şunları söyledi:
"Sanki PKK bir çoğu sivil olan insanların kaldığı polisevimize katliama dönüşecek saldırı gerçekleştirmemiş, sanki şehitlerimiz olmamış, sanki uzun zamandır ilk kez böyle bir eylemle ilk kez karşılaşmamışız gibi bir utanmazlık ve bir yüzsüzlük ile Kemal Kılıçdaroğlu hem bundan 9-10 yıl önce bir yüz karası olan tutuklu gazeteciler raporunu aklamak. Kemal Kılıçdaroğlu hem bundan 9-10 yıl önce bir yüz karası olan 'Tutuklu Gazeteciler Raporu'nu aklamak, hem PKK terör örgütüne sığınarak attığı bu adımlarla bilmeden, anlamadan hem kendisini hem partisini hem de raporu hazırlayanları ihbar ederek aslında büyük bir felaketin kendileri için kapısını aralamaktadırlar. Patlamanın ilk anından itibaren ilk tezviratlar arka arkaya geldi. Birinci tezvirat CHP kadrolarından, ilk tezvirat ‘IŞİD’liler yaptı’, ikinci tezvirat yine kendi kadrolarından ‘bir kadın polis cinnet geçirdi ve etrafı tarıyor.’ Bunu gerçekleştirerek yapmak istedikleri amaç şuydu; PKK eylemini örtmeye çalışacaklardı."
Raporda, Türkiye'nin operasyonuyla Suriye'de öldürülen MLKP üyesi "Baran Serhat" kod adlı Bayram Namaz, Tunceli'de öldürülen DHKP-C mensubu Cihan Gün ile Naciye Yavuz'un da isminin yer aldığını bildiren Soylu, "Bu terör örgütü listesini kim yapmışsa kumpası o kurmuş. Bu listenin içerisinde 91 PKK/KCK, 17 MLKP, 9 DHKP-C ve diğer terör örgütlerinden iltisaklı kişiler var. PKK'lıların 17'si şu anda kırsalda. Yani PKK/KCK terör örgütüne mensup" dedi.
Soylu, saldırıya ilişkin açıklamalarının ardından Kılıçdaroğlu'nun da değerlendirme yaptığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"İlk açıklama 29 Eylül'de saat 10.00'da terör örgütüne müzahir bir sözde basın yayın organından geldi. Kemal Kılıçdaroğlu, açıklamayı 29 Eylül saat 11.18'de yaptı. O gün ve bugünkü açıklamasını yaparken, 'Bana birtakım yerlerden, daha sonra da devletten bilgi geldi.' dedi. İkinci açıklama saat 08.29'da geldi. Bu açıklama ANF'de yayımlandı. Terör örgütünün, hepinizin izlediği teröristin ortaya koyduğu ifadeyi baz alacak olursak, 'Ben yaşıyorum, ben ölmedim ama görevimin başındayım.' diyor. Dikkat ederseniz ilk açıklamada da net bir şekilde terör örgütü hepimize ifade eder şekilde 'görevinin başında' diyor. Burada kendisi onu teyit ediyor."
Dilşah Ercan'ın PKK yanlısı medya organına verdiği ifadelere değinen Soylu, "Teröristin ortaya koyduğu ifadeyi baz alırsak diyor ki; 'Ben yaşıyorum, ben ölmedim, görevimin başındayım. Aynı zamanda örgütteki bu eylemleri kutluyorum' diyor. 'Fedai eylemlerine devam edeceğiz' diyor. Oradan, altını çizerek söylüyorum, 'Aslında ben gazetecilik yapıyordum' diyor. 'Faşizan bir hükümet sayesinde dağa çıktım, terör örgütüne katıldım' diyor. Bunu mutlukla beraber Ana Muahalefet lideri Kılıçdaroğlu, 'bak ben haklı çıktım' diye ifade etmektedir. Peki bu görüntü neyi ifade ediyor? En büyük belge itiraftır. İtirafında da diyor ki, 'ben teröristim.' Burada da Dilşah Ercan terörist olarak bulunmaktadır" açıklamasında bulundu.
'Dilşah Ercan teröristtir ve bu eylemle ilişkilidir'
Asıl meselenin Dilşah Ercan’ın ‘Tutuklu Gazeteciler Raporu’nda olması olduğunu söyleyen Soylu, “Bu kişi ‘Tutuklu Gazeteciler Raporu’nda vardır. Bu kişi kendi itirafıyla beraber terör örgütüne mensup olduğunu ortaya koymuş mudur, koymuştur. Şimdi Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’deki avenelerinin yapmaları gereken bir şey var. Yapmaları gereken milletin karşısına çıkıp özür dilemektir. Onlardan bir özür bekliyoruz" dedi.
Soylu, konuşmasının devamında, "Başsavcılık soruşturmayı sürdürüyor. En nihayetinde bütün bulgular ortaya çıkacaktır; ama ilk ortaya çıkan bulgu bellidir. Dilşah Ercan teröristtir ve bu eylemle ilişkilidir. Aynı zamanda Dilşah Ercan terörist olduğunu kendisi ifade etmiştir” ifadelerine yer verdi.
Paramotorun havadayken fark edilmemesine ilişkin tartışma
Soylu, Suriye'den gelmek için kullanılan paramotorun havada fark edilmemesine yönelik eleştirilere değinirken, Türkiye'nin radar sisteminin hava araçlarını tespit etme kabiliyetine sahip olduğunu, bütün kurgulamanın bu teknik üzerine kurulu bulunduğunu anlattı.
Türkiye'nin 2-2,5 yıl önce yapılan drone saldırılarına yönelik tertibat aldığını dile getiren Soylu, şöyle devam etti:
"Paramotor amatör bir araç olduğundan dolayı radarların bunu keşfedebilme kabiliyetlerinin şu anda bizim açımızdan görünebilir olmadığını biliyoruz. Bu konuda da yeni çalışmalar yaptık, hatta geçen hafta bu konuda arkadaşlarımız son değerlendirmelerini getireceklerdi. Çünkü biz risklerimize bakarız. Örneğin bu İHA veya gelişmiş dronlar olsaydı üzerlerindeki kartlardan tespit edebilirdik ama telefon üzerinden tespit edebildik."
Soylu, "Terör örgütünün 'Hayır eylemi o yapmadı, bu yaptı' dediği 2 kişiden birisiyle ilgili çok kritik bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum. 'Ruken Zelal' kod adlı Emel Feremez" ifadelerini kullandı.
Bakan Soylu, Feremez'e ait fotoğrafı da paylaştı.
Soylu, 'MİT Başkanlığı ile yaptıkları çalışmada, Suriye'nin kuzeyinde ABD'nin kontrolündeki Münbiç'ten gelen PKK/YPG mensubu Feremez'in terör örgütünün sözde timinin başında olduğunu belirlediklerini' açıkladı.
'Amerikalı komutanların yapması gereken bir tek şey daha var'
Kılıçdaroğlu'nun PYD ve YPG'yi terör örgütü olarak görmediğine yönelik ifadeleri olduğunu söyleyen Soylu, şunları kaydetti:
"Şimdi bu fotoğraf aslında yeni bir başlangıcın adımıdır. Yani Türkiye'ye Münbiç'ten paramotorla gelen ve ardından PKK/YPG/PYD'nin birçok kadrosunda bulunmuş bu teröristin bugüne kadar aklamaya çalıştıkları, PKK'nın Suriye kolu olarak nitelendirdiğimiz YPG'nin azılı bir teröristi olduğu ve PKK'nın kendi ifadesiyle Türkiye'de eyleme karıştığı ortaya konulmaktadır. Amerikalı komutanların yapması gereken bir tek şey daha var, YPG ofisine gidip başsağlığı dilemeleri lazım bunlara... Onlara yakışan o. İstihbaratımıza koşan Amerikan görevlisinin ilk önce oradaki istihbarat başkan yardımcımıza, 'Hangi silahlarla yapıldı?' demesinin arkasındaki neden çok açık ve nettir."