Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’nın saldırıları üzerine Donbass’a başlattığı özel askeri operasyonla kontrol altına alınan Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC), Lugansk Halk Cumhuriyeti (LHC), Herson ve Zaporojye bölgeleri, 23-27 Eylül tarihlerinde Rusya’ya katılmak için referanduma gitme kararı aldı.
Kamuoyu araştırma merkezi INSOMAR tarafından yapılan anketlere göre DHC'de halkın yüzde 91'i, Rusya'ya katılmayı istediklerini söyledi. LHC'de bu oran yüzde 90 çıkarken Zaporojye ve Herson bölgelerinde halkın yüzde 80'i Rusya'yla birleşmekten yana olduklarını kaydetti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de bugün sabah saatlerinde Rusya halkına, Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC), Lugansk Halk Cumhuriyeti (LHC), Herson ve Zaporojye bölgelerinin sakinlerine hitaben yaptığı konuşmada, Rusya'da kısmi seferberlik ilanını öngören kararnameyi imzaladığını söyledi.
Putin: Bölge sakinlerinin geleceği hakkında alacağı kararı destekleyeceğiz
Rusya lideri, "Bize yakın insanları parçalanmaları için cellatlara teslim etme hakkımız yok, kendi kaderlerini belirleme konusundaki samimi arzularına cevap vermememiz mümkün değil, Donbass'taki halk cumhuriyetlerinin parlamentoları ile Herson ve Zaporojye bölgelerinin askeri-sivil idareleri, bu bölgelerin geleceği konusunda bir referandum düzenlemeye karar verdiler ve bu adımın desteklenmesi talebiyle bize, Rusya'ya başvurdular. Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerindeki, Zaporojye ve Herson bölgelerindeki sakinlerin büyük bölümünün geleceği hakkında alacağı kararı destekleyeceğiz" diye konuştu.
‘Toprak bütünlüğümüz tehdit edilirse Rusya mevcut tüm yolları kullanacak’
Sürekli olarak Rusya'ya ve Rusya halkına yönelik tehditler duyduklarına dikkat çeken Putin, "Batı'daki bazı sorumsuz siyasetçiler, Ukrayna'ya Kırım'ı ve Rusya'nın diğer bölgelerini vurma imkanı sunacak uzun menzilli saldırı silahları, sistemleri tedarik etme planlarından bahsediyor. Bu tür terör saldırıları, Batı'nın silahları da kullanılarak Rusya'nın Belgorod ve Kursk bölgelerindeki sınır yerleşimlerine halihazırda düzenleniyor. NATO, modern sistemleri, uçakları, gemileri, uyduları, stratejik İHA'ları kullanarak Rusya'nın güneyi boyunca gerçek zamanlı keşif gerçekleştiriyor" ifadelerini kullandı.
Putin, Batılı ülkelerin Ukrayna'da barışçıl çözüm istemediklerini vurgulayarak, "Batı barışçıl bir çözümden yana değil, Ukrayna'ya silah yığıyor. Toprak bütünlüğümüz tehdit edilirse Rusya mevcut tüm yolları kullanacak, bu bir blöf değil" dedi.
Rusya’da 25 milyona yakın yedek asker bulunuyor
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise Rusya'nın sadece Ukrayna'yla değil, kolektif Batı'yla savaştığını net bir şekilde dile getirdi.
Yaklaşık 70 askeri uydu ve 200 sivil uydu dahil tüm NATO uydu grubunun Ukrayna'nın çıkarları için kullanıldığını belirten Şoygu, Kiev'de de Batı askeri komutanlığının, 150'den fazla askeri uzmanın fiilen görev yaptığını kaydetti.
Şoygu ayrıca Rusya’da silah altına alınacak yedek asker kaynağını tamamıyla kullanmayacaklarına, Ukrayna nedeniyle ilan edilen kısmi seferberlik döneminde sadece 300 bin yedek askerin görevlendirileceğini kaydederek Rusya’da istenmesi halinde göreve çağrılabilecek 25 milyona yakın yedek asker bulunduğunu da sözlerine ekledi.
‘Saldırılar doğrudan Rusya topraklarına yapılmış anlamına gelecek’
Moskova Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Perinçek, Sputnik’e yaptığı değerlendirmede, bu sene Mayıs ayında yaptığı Donbass ziyaretini anımsatarak şunları anlattı:
Burada hem Rus askeri yetkililerle hem de yerel yönetimlerin yöneticileriyle bir araya geldim. Bu görüşmelerim sırasında bu bölgelerin geleceğine ilişkin dört tane seçenek gözüküyordu. Birincisi buraların ayrı ayrı bağımsız cumhuriyet olmaları, ikincisi referandum yoluyla Rusya’ya katılma, üçüncüsü bu bölgelerin kendi aralarında bir devlet oluşturması ve dördüncü seçenek de Ukrayna’da makul bir iktidarın oluşmasıyla birlikte buraların özerk cumhuriyetler ilan edilmesiydi. Ancak en ağır basan seçenek bu bölgelerin Rusya’ya katılımı yönündeydi. Putin yaptığı konuşmada bu bölgelerde alınacak kararları destekleyeceklerini de ifade etti. Putin uluslararası hukuka uygun şekilde bu süreçlerin yürütülmesine özel bir önem gösteriyor. Bu bölgelerin Kırım gibi Rusya topraklarına katılmasıyla birlikte aslında savaşın gidişatı değişebilecektir. Çünkü o bölgelere yapılacak saldırılar artık Rusya’nın müttefiki olan veya Rusların yaşadığı bir bölgeye saldırının ötesinde doğrudan Rusya topraklarına yapılmış bir saldırı anlamına gelecektir. Bu da tabii Rusya’nın kendi toprak bütünlüğünü sağlama kaygısını da ortaya çıkartacaktır. Artık bu bir özel operasyonun ötesinde bu sefer vatan savunması konusuna dönebilir.
Seferberlik kararı neden alındı?
Putin’in açıkladığı kısmi seferberlik kararını değerlendiren Dr. Perinçek, “Güç dengeleri açısından Ukrayna’nın Batı’dan silah, teçhizat, personel gibi konularda yoğun destek alması Rusya’nın istediği gibi operasyonu yürütmesini zorlaştırdı. Bu seferberlik kararı aslında dengeleri Rusya’nın operasyonu lehine çevirmek amacıyla alınıyor. Şoygu, konuşmasında ‘Biz Ukrayna’ya karşı savaşmıyoruz. Bir Batı blokuna karşı savaşıyoruz’ dedi. Buna benzer ifadeleri Putin de kullandı. Dolayısıyla artık Ukrayna’ya yönelik bir özel operasyonun ötesinde Ukrayna’da tüm Batı blokuyla savaşacak bir gücün yaratılması Moskova açısından kaçınılmaz oldu” dedi.
‘ABD ve Avrupa’nın kozları tükendi’
ABD ve Avrupa’nın ise Ukrayna konusundaki esas hamlelerini tükettiğini belirten Dr. Perinçek, “Ukrayna’yı silahlarla desteklerken barış görüşmelerini sabote ediyorlar. Rusya’ya yaptırım dalgalarının hiçbirinin efektif, etkili sonuçlar vermediği ve tam tersine Ukrayna’nın zararına olduğu da ortaya çıktı. Çünkü Ukrayna savaşa sürüldükçe ABD çıkarları çerçevesinde savaşa sürüldükçe ülke ve insanları bundan büyük zarar görüyor. Sadece Ukrayna’nın değil Avrupa da büyük bir zarar ve kriz içerisine girdi. Ve bütün bu hamlelerin ötesinde artık ABD ve Avrupa’nın elinde oynayacakları başka çok büyük kozlar kalmadığını söyleyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
‘ABD, Rusya’ya karşı Ukrayna’yı kullanırken Türkiye’ye karşı da Yunanistan’ı ve Güney Kıbrıs’ı kullanıyor’
Peki, Ukrayna’daki durumun Rusya ve Batı arasında bir savaşa dönüşmesi durumda tarafsız bir politika izleyen Türkiye’nin politikası değişir mi? Dr. Perinçek’e göre “Ukrayna’daki çatışma Avrasya ve Atlantik arasındaki çatışmanın bir iz düşümü” ve Türkiye konusundaki görüşleri şu şekilde:
“Türkiye de bu cepheleşme içerisinde nesnel olarak bulunuyor. Çünkü Türkiye de aynı Rusya gibi benzer tehditler ile karşı karşıyadır. Suriye, Doğu Akdeniz, Ege ve Trakya üzerinden bir kuşatma ile karşı karşıyayız. Hatta Ukrayna’da yaşananlar sadece Rusya’nın kuşatılmasını değil, çemberin Türkiye’nin kuzeyine doğru genişletilmesi anlamı da taşıyor. ABD, Rusya’ya karşı Ukrayna’yı kullanırken Türkiye’ye karşı da Yunanistan’ı ve Güney Kıbrıs’ı kullanıyor. Hatta şimdi Güney Kıbrıs’a yönelik silah ambargolarını kaldırarak hem Türkiye’ye hem de Rusya’ya karşı bunu yaptığını bizzat Amerikalı yetkililer açık açık dile getiriyor. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ile Ukrayna’daki gelişmeler, Suriye’de ABD’nin PKK/PYD’yi desteklemesi ile Ukrayna’da neonazi güçlerini desteklemesi arasında bir fark yoktur. Bunların hepsi tek bir cephedir ve bu cephelerden bir tanesinde Amerika’nın yenilmesi diğer cephede de yenilmesinin önünü açacaktır veya bu cephelerden birinde ABD’nin başarılı olması mesela Ukrayna’da ABD planlarının başarılı olması Kürdistan planının da başarılı olması için bir itici güç olacaktır. Dolayısıyla Türkiye ile Rusya’nın birlikte hareket etmesi, Rusya’nın Türkiye’yi Doğu Akdeniz bölgesinde desteklemesi, Kıbrıs konusunda desteklemesi, PKK/PYD terörünün tasfiyesi konusunda desteklemesi ne kadar Rusya’nın hayati çıkarları açısından önemliyse Türkiye’nin hayati çıkarları açısından da Rusya’nın Ukrayna cephesindeki başarıları büyük önem taşıyor.”