Soylu: Jolie'yi Suriye'ye gönderiyorlar, bir kampta fotoğraf çektirip, 'Biz yardım ettik' diyorlar
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Angelina Jolie'yi Suriye'ye gönderiyorlar, bir fotoğraf çektiriyorlar bir kampta, ondan sonra kendi vicdanlarını temizliyorlar. 'Biz yardım ettik' diyorlar. Oraya da yardım eden, en çok yardım eden bir tek millet var o da bu büyük millet.
Sitede okuBakan Soylu, Açık Basketbol Sahası'nda düzenlenen gençlik buluşmasında, Türkiye'nin zor bir coğrafyada bulunduğunu belirterek, "Bu coğrafyada bulunduğumuz dilim içerisinde de bulunmadığımız zaman dilimi içerisinde de bu yetenekli insanlar topluluğunun, bu değerlerine sahip insanlar topluluğunun hem millet olmasını, hem de devlet olmasını istemediler." dedi.
Soylu, dünyada hep bu mücadeleyi veren bir coğrafyada yaşadıklarını vurgulayarak, "Birçok devletimize saldırdılar ve yıktılar. Ama yeniden bu yetenekli insanlar, iddiası olan insanlar yani bizim geçmişlerimiz, hepinizin geçmişleri yeniden kendi devletlerini kurdular." diye konuştu.
Geçen hafta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Srebrenitsa katliamının olduğu noktaları ve mezarları ziyaret ettiklerini anlatan Soylu, "Avrupa hemen yanı başlarındaydı biliyorsunuz. İnsanların canlı canlı öldürüldüklerine ses çıkarmadılar. Nasıl bugün Suriye'de milyonlarca insan yerlerini değiştirmişse ses çıkarmamışlar. Nasıl geçen gün Asım diye bir çocuk, 9 aylık, 4 yaşında Abdülvahap diye bir ağabeyi denizin ortasında Yunanistan'ın sahil güvenlik görevlilerinin onların botlarını batırıp, onları ölüme terk ettikleri gibi ses çıkarmadılar." değerlendirmesini yaptı.
Dünyanın bir bölümünün çok acımasız olduğunu söyleyen Soylu, şöyle devam etti:
"Köle Isaura filmi çıktığı zaman bütün televizyonu olanlar ona kitlenirlerdi. Onun o halini içselleştirirlerdi ve itiraz ederlerdi. Hem sömürdüler, hem madenlerini sömürdüler, hem emeklerini sömürdüler. 2 Afrika kökenli ülke birbiriyle komşu, biri Fransızca konuşuyor, biri İngilizce konuşuyor. Kendi dillerini konuşamıyorlar. Geçen gün Macron Cezayir'e gitti, Cezayir'de onu protesto ettiler. Fransa'nın Cumhurbaşkanı, Cezayir'e gitti. Cezayir'de onu protesto ettiler. Oysa biz Balkan ülkelerine, Cezaeyir'e de gitsek, bu coğrafyada hangi ülkeye gidersek gidelim her birinin halkı, her birinin milleti taksi parası almadığı bir millet olarak tarihe geçiyoruz. Diyorlar ki sizin ücretinizi ecdadınız ödedi. Bugün Balkanlar'ı karıştırmaya çalışıyorlar. Size sadece neyle karşı karşıya kaldığını dünyanın anlatmaya çalışıyorum. Nasıl Suriye'yi Irak'ı karıştırdılar, nasıl Libya'yı karıştırdılar, nasıl Lübnan'da bugün fukaralık var. 0-2 yaşındaki çocuklar ki Beyrut, Ortadoğu'nun en güzel yerlerinden bir tanesidir ama 0-2 yaşında ki çocuklar süt içemiyorlar. Bütün sütlerini o çocukların Türkiye'den biz gönderiyoruz."
"FETÖ'yü biz icat etmedik. PKK terör örgütünü de biz icat etmedik. DEAŞ'ı da biz icat etmedik. Amerika Afganistan'da El Kaide'yi üreterek Rusya'ya karşı icat etti. Sonra getirdi bizim coğrafyamıza bela etti." diyen Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu.
"PKK'yı ülkemizi bölmek ve parçalamak için icat etti Amerika. Neden biliyor musunuz? Sorunları kendi ülkelerinde olmasın. Sorunlar Doğu'da olsun. Peki Doğu'da ne var? Daha çok Müslümanlık var, daha çok kendi değerlerine bağlı insanlar var. Oyunu başından itibaren böyle kuruyorlar. Kendilerinde demokrasi var. Ama nasıl demokrasi var. Başkanlarının oy sayımında istediklerini istedikleri öne geçirebilecek haksızlıkları yaptıkları zaman kimsenin eleştirmediği bir demokrasi var. Macaristan'da geçen gün seçim oldu. Başbakan seçildi. Avrupa Parlamentosu dün karar verdi. Hem de kıran kırana bir seçim oldu. Niçin biliyor musunuz? Amerika'nın desteklediği aday kazanmadı diye Avrupa'ya, Amerika talimat verdi. Dedi ki orayı otokrat bir demokrasi olarak tanımlayacaksınız. Yani demokrasiye uygun olmayan bir yönetim olarak tanımlayacaksın. Oysa kıran kırana bir seçim oldu orada. Orada da bir altın masa kuruldu Macaristan'da ben yakından izledim. İçişleri Bakanı da benim arkadaşım. İstediklerinde istediklerini yapamayınca tu kaka yapan bir Batı dünyasıyla karşı karşıyayız."
Bakan Soylu, Suriye'de birçok insanın hayatını kaybettiğini anlatarak, "Bu kadar çocuk öldürüldü. Angelina Jolie'yi oraya gönderiyorlar, bir fotoğraf çektiriyorlar bir kampta, ondan sonra kendi vicdanlarını temizliyorlar. 'Biz yardım ettik' diyorlar. Oraya da yardım eden, en çok yardım eden bir tek millet var o da bu büyük millet. İnanın ki orada küçük çocuklar var. Sadece 4 milyon insan İdlib'de yaşıyor. Bizim yaptığımız briket evler olmasa çadırlarda yaşayacaklar kış, yaz. Şu ana kadar 75 bin briket evi tamamladık. Cumhurbaşkanımızın talimatıydı. Yine bu millet yaptı. Başka kimse değil. Peki orada olan olmazsa ne yapacaklar? Türkiye'ye gelecekler değil mi? Biz hem sınırlarımızı zorlamasınlar hem de orada daha insani yaşasınlar diye esas itibariyle onları orada tutmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Soylu, Türkiye'nin kendine ait büyük bir medeniyeti ve zenginliği olduğunu ifade etti.
Soylu, Türkiye'nin sağlıktan eğitime pek çok alanda son 20 yılda ilerleme yaşadığını anlattı.
Bakan Soylu, dünya sıkıntıya girerken Türkiye'nin özgürlükler noktasında önemli çalışmalar yaptığını, gelir farklılıklarını birbirine yaklaştırdığını ifade etti.
Bakan Soylu, Türkiye'de son 20 yılda zihniyet değiştiğini, gençlerin dünyayla rekabet etmesi için birçok çalışma yapıldığını vurguladı.
Türkiye'de eğitimi birinci mesele olarak gördüklerini dile getiren Soylu, 81 ilde üniversiteler açıldığını, gençlerin öz güven kaybı yaşamaması için dünyada ne varsa sunmaya çalıştıklarını söyledi.
Soylu, pandemi döneminde Türkiye'nin dünyadaki farklı ülkelere destekte bulunduğunu, sağlık sistemiyle dünyaya örnek olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Amerika'da insanları hastanelere almadılar. Bizim şehir hastanelerimiz yapılırken itiraz edenler 'bunları niçin yapıyorsunuz' diyenler mahcup oldular. Biz birinci sınıf otellerde hiç kimseye mahcup olmadan Allah'a şükürler olsun yaşlımıza baktık. Avrupa yaşlarını ölüme terk etti. Biz burada bu sivil toplum örgütleriyle, devletle, polisle, jandarmayla, doktorlarla hep beraber sağlık çalışanlarıyla büyük bir ordu oluşturduk. Yaşlılarımızı yalnız bırakmadık. Dünyada yaşlısı en az ölen ülke Türkiye'dir. Çünkü biz yaşlılarımıza baktık."
'Doğu Akdeniz sizin olduğu kadar bizim de denizimiz'
Bakan Soylu, yapılan çalışmalarla gençlere 21. yüzyılın altyapısını kurduklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Altyapınız güçlü olursa düşmezsiniz arkadaşlar, düşmeyin. Bugün ayakta kalmamızın temel sebebi budur. Ayasofya'yı açtırmıyorlardı. Fatih Sultan Mehmet gelmiş açmış. İstanbul'u fethetmiş. Biz buna vesayet diyoruz. Diyorlar ki 'açamazsınız'. Niye açamayız? Biz öyle istiyoruz. Tayyip Erdoğan zamanını buldu, fırsatını buldu. Türkiye'nin altyapısını kuvvetlendirdi. Bugün Ayasofya'yı açtı. Bu kadar basit. Doğu Akdeniz'de doğal gaz var 'giremezsiniz'. Niye giremeyiz? Yani Doğu Akdeniz sizin olduğu kadar bizim de denizimiz. Bizim de orada alanımız var. Sen hangi hukuku kullanıyorsan ben de kullanıyorum. Fırsatını bulduk, Alpaslan'ı da gönderdik, Abdülhamit'i de gönderdik. Şimdi orada arıyoruz. Bulacağız. Onlar gene tıpış tıpış bize gelecekler ve bizden gaz alacaklar."
Bakan Soylu, programa katılan gençlerin sorularını da cevapladı.
Kadına karşı şiddetle mücadele konusunda yapılan çalışmalara ilişkin soruya Soylu, şu yanıtı verdi:
"Bu ülkede Tayyip Erdoğan eşiyle beraber televizyonlara çıktı. Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddete yönelik kamu spotu çekti ve toplumsal bir bilinçlendirmeye doğru gidiyor. Daha geçen gün 2-3 saat kadın, sivil toplum örgütleriyle bir araya geldik ve çözüm üretmeye çalıştık. 1120 hem polis hem jandarmada aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddet önleme bürosu kurduk. KADES'i oluşturduk. Yani aile içi şiddetle, kadına şiddette bir imdat butonu. Akıllı telefonlarda var. Bastığın andan itibaren en fazla beş dakika içerisinde polis olay yerinde. Tam 4 milyon kadın kaydoldu buna. Bugüne kadar 420 binin üzerinde ihbar geldi. Bu 420 bin ihbara gidildi. Bunun 260 bini asıllı ihbar. Yani anında olaya müdahale etmeye yönelik bir anlayış var. Yılda Türkiye'de 2 bin cinayet işleniyor ortalama. Yani bu 4-5 bindi, yukarıdan aşağıya yavaş yavaş inmeye başladı. Bunun da ortalama 400-500'ü kadın. Yani dörtte biri kadın. Bunların hepsi aile içi şiddetten olmuyor. Aile içi şiddetle 270-320 arasında. Bize dediler ki 'İstanbul Sözleşmesi'nden çıktınız, kadın cinayetleri arttı.' Geçen yılın şu anda yüzde 8'in altında. Biz bir tanesine bile tahammül edemeyiz. Ama bunun İstanbul Sözleşmesi'yle ilgisi yok."
Soylu, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için ülke genelinde eğitim ve farkındalık çalışmalarının sürdüğünü ve yıl sonuna kadar 5 milyon erkeğe eğitim vermeyi hedeflediklerini kaydetti.