Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Uluslararası Medya ve Enformasyon Derneği (UMED) tarafından ‘Medyada Nefret Söylemi’ paneli gerçekleştirildi. Panelin açılışında konuşan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin “Geleneksel medyadaki nefret söylemi hızla artış göstermekte. Aynı zamanda yeni medyanın ve sosyal medyanın da aynı söylem yarışında olmasını maalesef üzülerek görmekteyiz. İfade özgürlüğü demokrasinin gereğidir ve anayasal bir haktır. Ancak her hak ve özgürlük gibi ifade hürriyetinin de yine anayasalar ve yasalarca belirlenmiş hukuki sınırları vardır” dedi.
‘Nefret söylemine, kutsal değerlere hakarete en fazla maruz kalanlar ise ne yazık ki Müslümanlardır’
Medyadaki nefret söyleminin fikir özgürlüğü parantezine alınmaması gerektiğini belirten Şahin, "Nefret söyleminin, örneğin ırkçı saldırılar gibi nefret fiiline dönüşmesi, toplumsal felaketler olarak ortaya çıkmaktadır. Nefret söylemi ve fiilleri bugün toplumsal barışı dinamitleyen güvenlik tehdidine dönüşmüş durumdadır. Çok üzücüdür ki nefret söylemine, kutsal değerlere hakarete en fazla maruz kalanlar ise ne yazık ki Müslümanlardır" diye konuştu.
‘Terör örgütlerinin kara propagandalarına yer açan Batı menşeli sosyal paylaşım siteleri insanlığa karşı suç işliyor’
“İslam'a ve Müslümanlara yönelik nefret söylemini görmezden gelen, terör örgütlerinin kara propagandalarına kolaylıkla yer açan Batı menşeli sosyal paylaşım siteleri, bu tavırlarıyla adeta insanlığa karşı bir suç işlemektedir” ifadelerini kullanan Şahin “Her alanda olduğu gibi medya ve iletişim alanında da yerli ve milli duruşu olan medyanın ve platformların olması kaçınılmazdır, elzemdir. Etnik kimliği, dini, dili, dış görünüşü ve farklı toplum kesimlerinden oluşan bu insanlara karşı nefret suçlarının tırmanması noktasında medyanın rolünün çok fazla olduğunu bilmekteyiz. Nefret söylemleriyle mücadele sadece ve sadece mağdurların değil, insanlık olarak hepimizin ortak vazifesidir” diye sözlerine son verdi.
‘Türk medyası nefret söylemi konusunda sabıkalı, bunun en bariz örneği 6-7 Eylül olayları’
Panel konuşmacılarından biri olan TRT Genel Müdür Yardımcısı Hasan Öymez, nefret söylemine örnek haberleri gazete küpürlerinden oluşan bir sunumla aktardı. Öymez “Maalesef belki medyanın son 100 yılında en büyük nefret Müslümanlara yönelik oldu ve olmaya devam ediyor. Türk medyası nefret söylemi konusunda sabıkalı. Belki de bunun en bariz ve ilk örneği 6-7 Eylül olayları olarak bilinen, İstanbul'da yaşayan Rum vatandaşlarımıza yönelik uydurma ve yalan bir haberle birlikte başlayan, bir iki gün süren, çok ciddi yağmaya kadar varan bir provokasyon süreciydi. Bu yalan haber üzerine İstanbul'da neredeyse bütün Rum vatandaşlarımızın evleri, işyerleri adeta talan edilmişti” dedi.
‘Batı’daki nefret söyleminin arkasında maalesef cehalet yok, bir kasıt var’
A Haber Dış Haberler Koordinatörü Orhan Sali de “Batı’daki nefret söyleminin arkasında maalesef cehalet yok, bir kasıt var. Bu kasıta baktığımız vakit de, nefret söyleminin arkasındaki aktörler kendilerini demokratik kurumların başında addediyor ya da kitle iletişim araçlarının yöneticileri konumunda ve muhatapları siyasiler. Maalesef nefret söylemini en çok körükleyen şey siyaset, Avrupa’da bunu net bir şekilde görebiliyoruz. Son dönemde aynı siyasi görüşün Türkiye’ye de ihraç edildiğini görüyoruz. Yeni kurulan bir parti, Zafer Partisi” ifadelerini kullandı. Moderatörlüğünü RTÜK Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu’nun yaptığı panelde ayrıca gazeteci yazar Fadime Özkan, Akşam Gazetesi yazarı Serkan Fıçıcı ve Haber Global Genel Yayın Yönetmeni Taha Dağlı da bir konuşma gerçekleştirdi.