Rusya’nın Donbass bölgesine yönelik özel operasyonu 7. ayını doldururken, Ukrayna’dan bir ‘güvenlik garantileri’ metni taslağı geldi. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy açıklanan önerilerin ‘güvenlik anlaşmasının temelini oluşturması gerektiğini’ ifade etti. Zelenskiy’in ofisi tarafından yayınlanan taslak metinde AB, ABD, İngiltere, Avustralya ve Türkiye’ye garantör olmasını teklif ediliyor. Yine aynı metne göre, bu güvenlik garantilerini sağlamayı kabul edecek ülkeler Ukrayna'ya yönelik bir saldırganlık durumunda bu ülkeye askeri yardım sunacak ve tam teşekküllü yaptırım paketi uygulayacak. Bu belgede aynı zamanda Kiev'in NATO ve AB'ye üyelik planlarını rafa kaldırmayacağı da taahhüt ediliyor.
Bu metni ‘Üçüncü Dünya Savaşı’nın girizgahı’ olarak tanımlayan Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev de, Kiev'in önerdiği taslağın NATO'nun 5. maddesinin Ukrayna için uygulanmasıyla aynı anlama geleceğinin altını çizerek “Elbette hiç kimse, Ukraynalı Nazilere hiçbir 'garanti' vermeyecek" dedi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy ise Ukrayna’nın yeni güvenlik taleplerine ilişkin açıkladığı belge için “NATO üyeliği yönelimi ortadan kalkmış olmuyor. Bu da ülkemiz için başlıca tehdit. Ki bu da özel askeri operasyon sürdürmeyi gerekli yapan sebeplerden biri” ifadelerini kullandı. Konu hakkında RİA Novosti haber ajansına demeç veren bir Türk diplomatik kaynak, bilgi sahibi olduklarını ancak önerilen garantör ülkelerle bu konuda henüz istişareler yapmadığını söyledi. Söz konusu belgeyi Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı Prof. Dr. Semih Koray, Sputnik’e değerlendirdi.
‘Bu koşullar Ukrayna’nın değil, Atlantik Sistemi’nin çıkarlarını yansıtıyor’
Zelenskiy yönetiminin ‘Atlantik Sistemi’nin Ukrayna’nın başına geçirdiği bir manda yönetimi’ gibi davrandığını vurgulayan Koray “Krizin başlangıcında Kiev’in tarafsızlık tutumu yerine NATO ısrarını sürdürmesi de Atlantik Sistemi’nin Ukrayna’yı ateşe süren dayatmasının bir sonucudur. Bu süreç içinde Ukrayna’nın uğradığı yıkımı NATO umursamamıştır. Çünkü NATO’nun hedefi, Rusya’yı yıpratmak ve kuşatmaktan ibarettir. Bunun bedelini Ukrayna’ya ödetmekten hiçbir rahatsızlık duymamaktadır. Ukrayna için dökülen ‘gözyaşlarının’ kamuoyu nezdinde bu hedefin üstüne örtü çekmekten başka bir amacı yoktur. Kiev’in bugün yeniden ileri sürdüğü garantörlük koşulları, ‘NATO’ya arka kapıdan üye olma’ isteminden başka bir şey değildir. Ukrayna’nın değil, Atlantik Sistemi’nin çıkarlarını yansıtmaktadır” dedi.
‘Zelenskiy yönetiminin ileri sürdüğü garantörlük koşulları krizin çözümünü değil, keskinleşerek sürdürülmesini amaçlıyor’
ABD’nin uyguladığı yaptırımların fazlalığına dikkat çeken Koray “Yaptırımların yaygınlığı, aynı zamanda bu yaptırımların ‘yaptırma gücünden’ yoksun olduğunun bir göstergesidir. Amerika da bu durumun farkındadır. ABD’nin bu yaptırımlardan amacı kendi dayattığı siyasetlerin benimsenmesini sağlamaktan çok söz konusu ülkelerin zayıf düşürülmesidir. Kiev’in garantörlük koşulları arasına ‘tam teşekküllü yaptırımları’ dahil etmiş olmasının Ukrayna’ya bir yararı yoktur ve Kiev yönetiminin soruna Atlantik gözlükleriyle bakmasının bir sonucudur. Ukrayna krizinin yalnızca Rusya ve Ukrayna’yı değil, bütün dünyanın geleceğini ilgilendirdiğine kuşku yoktur. Krizin kaynağında NATO’nun Rusya’yı, Çin’i ve Türkiye de dahil bütün Gelişen Dünya’yı kuşatarak denetleme hedefi yattığına göre, krizin çözüme kavuşturulması ancak NATO’nun bu hedefe yönelik çabalarını etkisizleştirecek adımların atılmasıyla imkan dahiline girecektir. Zaten Rusya’nın Ukrayna harekatı da bu amacı gütmektedir. Onun için Zelenski yönetiminin ileri sürdüğü garantörlük koşulları, krizin çözümünü değil, keskinleşerek sürdürülmesini amaçlamaktadır” diye konuştu.
‘Türkiye ‘Gelişen Dünya’nın lehine çözüm getirme açısından en büyük katkıyı NATO’dan çıkarak yapabilir’
Koray “Bugün Türkiye’nin güvenliğine yönelen bütün tehditlerin, ister PKK-PYD, ister FETÖ, isterse Yunanistan üstünden Ege ve Doğu Akdeniz’de yöneltilen tehditler olsun, hepsi NATO kaynaklıdır. O zaman Türkiye, hem kendi güvenliği, hem de Ukrayna krizine kalıcı ve Ukrayna da dahil bütün Gelişen Dünya’nın lehine bir çözüm getirme açısından en büyük katkıyı NATO’yu güçlendirecek adımlar atarak değil, tam tersine NATO’dan çıkarak yapabilir” ifadelerini kullandı.