‘ABD'nin Türkiye'ye F-16’lar için PYD/YPG şartı koşan açıklamaları çöp niteliğinde’
Türkiye’nin ‘sadakatsiz bir NATO müttefiki’ olduğunu iddia ederek F-16 satışı için PYD/YPG’yi vurmama koşulunun getirilmesi gerektiğini savunan ABD’li Senatör Hollen’ın sözlerini değerlendiren Emekli Tümgeneral Karataş, “ABD’li senatör ve yetkililerin bu tür açıklamaları çöp niteliğinde” dedi.
Sitede okuABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Senatör Chris Van Hollen, Yunanistan merkezli
Kathimerini gazetesine verdiği
röportajı ile gündemde. ABD’li senatör verdiği demecinde,
ABD ile
Yunanistan ilişkilerinin
‘çok güçlü’ olduğunu,
Ukrayna krizi ile de Yunanistan'ın
‘bölgesel rolünün güçlendiğini’ savunurken,
Türkiye’yi
‘sadakatsiz bir NATO müttefiki’ olmakla suçladı. Ayrıca Türkiye'nin, F-35 savaş uçağı programından çıkartılmasını için ‘çok uğraştığını’ ifade eden Hollen,
"S-400 sisteminin satın alınması, diğer şeylerle birlikte Türkiye'nin sadakatsiz bir NATO müttefiki olduğunu kanıtladı ve onları F-35 programından engellememiz önemliydi" dedi.
ABD tarafından Türkiye'ye F-16 savaş uçaklarının tedarik edilmesinin veya uçaklarının modernize edilmesinin ‘bir şarta’ tabi tutulmasını söyleyen Hollen, "Türkiye'ye verilecek F-16'ların, Yunanistan gibi diğer NATO ülkelerinin hava sahasını işgal etmek için kullanamayacağı koşulları içermelidir. Ayrıca, IŞİD'e karşı mücadelede önemli rol oynayan Kürt müttefiklerimize yönelik kullanılmasının yasaklanması gerekir” dedi. Ancak Türkiye, Hollen’in ‘müttefik’ dediği PYD/YPG’nin ‘terör örgütü’ olarak tanımladığı PKK’nın Suriye kolu olduğuna işaret ediyor.
Hollen ayrıca, Türkiye'nin Doğu Akdeniz’de yaptığı sismik ve sondaj faaliyetlerinin bölgedeki ‘istikrarı bozduğu’ iddiasında bulunarak, ‘ABD ve müttefiklerinin, Türkiye'yi sorumlu tutmak için birlikte çalışması gerektiğini’ söyledi.
Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş, ABD Senatosu’nun Dış İlişkiler Komitesi üyesi ve Maryland senatörü Hollen’ın Yunan basınına verdiği röportajı Sputnik’e değerlendirdi.
‘ABD'li Senatör Chris Van Hollen’ın babası diplomat, annesi de CIA ajanı’
Karataş, Hollen’ın açıklamalarını anlamak için söz konusu figüre dikkatli bakmak gerektiğine işaret ederek “Bu kişinin babası diplomat, annesi de CIA ajanı. Bunlar kendisinin nasıl bir insan olduğunu aile yapısının da gözler önüne serilmesi açısından önemli bilgiler. Kendisinin doğum yeri de zaten Pakistan. Babası annesi Hindistan’da da Sri Lanka’da da görev yapmış, çocukluğunda Türkiye’ye de gelip gitmiş. Yani Türkiye’yi de gayet iyi biliyor. Kendisi tam bir diplomat çocuğu çünkü çocukluğunun büyük bir kısmı bu kültürler içinde geçmiş” ifadelerini kullandı.
‘Hollen’in bu demeci, Ermeni ile Rum zenginlerinden alacağı oyla ilgili’
Karataş, Hollen’in ABD’nin Maryland eyaletinde senatör olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi:
“Burası ABD’nin en zengin eyaletlerinden biri. Buradaki seçimlere baktığımız zaman Hollen’ın, Cumhuriyetçi rakibine karşı büyük bir farkla kazandığını görüyoruz. Maryland, ABD’de yaşayan zengin Ermeni ve Rumların yaşadığı bir eyalet. Dolayısıyla bu sempatisini, Yunan basınına verdiği bu demecini, kendisinin oy potansiyeli açısından ilişkiler içinde bulunduğu Ermeni ve Rum zenginleri ile bağlantılı olarak değerlendirmek gerekiyor. İkincisi, demecinde Yunanistan için ‘stratejik bir ortak’ tabirini kullanıyor. O da şöyle, Rusya ve Ukrayna savaşı sırasındaki rolünü pekiştiriyor. Yunanistan'ın en önemli rolü, ABD’ye üsler tahsis etmesi. Bu önemli çünkü Rusya'nın çevrilmesi açısından, Rusya'ya karşı lojistik destek verilmesi açısından, Baltıklardan Balkanlara kadar aslında birçok yer var ama lojistik destek açısından ve üsler açısından Yunanistan ABD için bir aparat ve bir piyon konumunda. Demecinde Hollen, ‘F-35’in Türkiye’ye verilmemesi için çok uğraştım’ diyor. Aslında Türkiye, ABD dahil olmak üzere 9 ülkenin bulunduğu F-35’in ortağıydı. Dolayısıyla ABD’li bir senatörün bu sözleri tamamen siyasi bir açıklama.”
‘Kendi kongresine sahip çıkamayıp işgal ettiren ABD, bize ders vermeye kalkıyor’
ABD’nin Türkiye’yi ‘Yunanistan gibi biat etmeye zorladığının’ altını çizen Karataş, “Bu ne demek; kayıtsız şartsız ABD’nin tüm isteklerine ‘evet’ demek. Ama Türkiye ABD’nin bir mandası değil. Hatta Türkiye’de ABD karşıtlığı son yıllarda yüzde 85’e ulaştı. Çünkü Türkiye’nin PKK ve türevleri ile olan mücadelesinde ABD, bu terör grupları için ‘benim kara ordum, müttefikim’ diyerek öldürülen PKK’lı teröristler için taziye mesajı yayınlayan sözde bir müttefiktir. Ondan sonra kalkıp ABD’li bir senatörün veya ABD’li yetkililerin bu tür açıklamaları yok niteliğinde, çöp niteliğinde. Dolayısıyla bu senatörün söyledikleri sadece siyasi bir söylem” dedi.
'Hollen'in yaptığı türde açıklamalar, bizi kendi mücadelemizden ve politikamızdan vazgeçiremeyecek'
ABD’li senatörün demecindeki şartları değerlendiren Karataş şu ifadeleri dile getirdi:
“F-16 sattıklarında ‘Yunanistan hava sahasına girmeyeceksin’ diyorlar. Yunanistan hava sahası dünya standartlarına göre 6 mil olmalı 10 mil yapmışlar kendi kafalarına göre. Biz 10 mili tanımıyoruz, kendileri de tanımıyor zaten. Ayrıca Hava sahası işgal edilmez ki sadece kullanılabilir. Ayrıca demeçte yine ‘IŞİD ile mücadelemizde önemli rol oynayan Kürt müttefiklerimiz’ deniyor. Hollen, terör örgütlerini ‘Kürt müttefik’ şapkası altına saklayarak sahtekarlık yapıyor. Aslında bir terör örgütü ile iş birliği yapıp sonra da demokrasiden bahseden bir ülke karşımızda. Kendi menfaatleri doğrultusunda bu tür açıklamalar ve söylemler, bizi kendi mücadelemizden ve politikamızdan vazgeçiremeyecektir. Aynı zamanda Kıbrıs’tan bahsederken, 1974’te Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların darbe yaptığından bahsetmiyor, Türkiye’nin garantör bir devlet olarak 20 Temmuz 1974’te yapmış olduğu Barış Harekatı’nı kınayarak daha sonraki politikalarında da Türkiye’yi sorumlu tutuyor. Kendi kongresine sahip çıkamayıp işgal ettiren ABD, bize ders vermeye kalkıyor.”
‘Yunanistan artık ABD’nin bir eyaleti konumunda’
ABD’nin Yunanistan ile olan Savunma İşbirliği Anlaşması'nı güncellediğine değinen Karataş, “Bu güncelleme sırasında özellikle ABD, Yunanistan’ın kara, deniz ve hava üslerinde kullanma açısından çok önemli kazanımlar elde etti. Yunanistan artık ABD’nin bir eyaleti konumundadır. Yani bu ülke ABD’nin 51. eyaletidir diyebiliriz. Çünkü Yunan halkının itiraz etmesine rağmen mevcut Miçotakis yönetimi, tamamen bir ABD eyaleti gibi çalışarak, ABD’nin bölgedeki tüm isteklerini ve işlerini sorgusuz sualsiz yerine getiriyor, ABD ile olan ilişkilerin gelişmesi açısından büyük imkan ve kabiliyet veriyor. ABD, Rusya'yı çevreleme politikası kapsamında özellikle, Karadeniz, boğazlardan çıkış ile Ege ve Doğu Akdeniz veya Batı Akdeniz'e doğru bir deniz yolu olması nedeniyle şöyle düşünüyor; Yunanistan'daki bu konumlandırması, konuşlandırılması ve gücünü arttırması hem Balkanlar üzerinden Rusya'nın çevrelenmesine hem de Batı Balkanlar üzerinden NATO ülkelerinin desteklenmesine, aynı zamanda çok açık bir şekilde Ege’nin Karadeniz çıkışında Rusya’yı sıkıştırmak açısından da planlarını yaptığını görüyoruz” dedi.
‘Türkiye terörle mücadele sırasında aslında ABD ile mücadele ediyor’
Karataş, Türkiye ile ABD’nin politikalarının ‘çatıştığını’ belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bu karşı karşıya geliş, direkt Yunanistan’ın tutumundan kaynaklanmıyor. En önemli neden, ABD’nin terör örgütü PKK’ya YPG’ye ve PYD’ye ve diğer uzantılarına destek vermesinden kaynaklanıyor. Yani bu coğrafyada ABD, 80’li yılların ortalarından itibaren PKK’ya veya türevlerine destek veriyor. Dolayısıyla bu Türkiye'nin en önemli güvenlik sorunlarından bir tanesidir. Türkiye terörle mücadele sırasında aslında Amerika ile mücadele ediyor. Bu gerçeği göz ardı etmemiz mümkün değil. Bu tabii böyle olunca, ABD, Türkiye'nin bu tutumunu engellemek, kösteklemek, mani olmak ve mücadelesini geçersiz kılmak için karşısına başka engeller çıkartıyor. Örneğin Yunanistan kozunu çıkartıyor. Yunanistan, Türkiye'nin muhatabı olacak olan bir ülke değil. Yunanistan'da birdenbire göklere çıkartıyorlar, kongrelerinde alkışlatıyorlar.”
‘ABD S-400’ü bahane ederek Türkiye’nin terörle mücadelesini ve bölgesel yakınlaşmalarını engellemeye çalışıyor’
ABD’nin mevcut konjonktürünün ‘gelip geçici’ olduğuna vurgu yapan Karataş, “Yarın öbür gün Yunanistan'ı yine yalnız bırakıp çekip gidecekler. Türkiye, Rusya'dan S-400 uzun menzilli yüksek irtifa hava savunma füzesi satın aldığında bunu bahane ederek aslında Türkiye'ye yaptırım uygulamak için, Irak’ta Suriye'de terörle mücadelesini, Kafkaslarda Azerbaycan'la olan ilişkileri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olan işleri de dahil olmak üzere engellenmesine yönelik faaliyetlerin içerisinde olduğunu rahatlıkla görüyoruz. Dolayısıyla Yunanistan bir aparattır. Asıl hedef Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada ABD’nin körü körüne bütün isteklerine evet dememesinden kaynaklanıyor. Jeopolitik ve jeostratejik konumu açısından Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşı sırasında daha bağımsız bir politika uygulaması, örneğin, tahıl koridorunun açılmasına yönelik faaliyetler, Montrö Sözleşmesi’ne uyulması, komşularıyla olan ilişkilerinde bir denge sağlaması körü körüne ABD'nin Rusya'ya karşı yaptırımlarına uymamasının da bunda önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
‘ F-35’ler tamamen yazılım ve diğer konularda kullanıcı ülkeyi ABD’ye karşı bağımlı hale getiriyor’
F-35’in verilmemesinin Türkiye’nin menfaatine olduğunun altını çizen Karataş şunları aktardı:
“S-400 bahane edildi ama dediğim gibi F-35’lerin verilmemesi Türkiye’nin milli menfaatleri açısından en önemli özelliği taşıyor. Çünkü F-35’ler tamamen yazılım ve diğer konularda kullanıcı ülkeyi ABD’ye karşı bağımlı hale getiriyor. Uçan bir bilgisayar olması nedeniyle internete bağlı olduğu için, kullanıcı adı ve kodu veya şifre girmeden bu uçan bilgisayara giriş yapılamaması nedeniyle tüm bilgilerin ABD’deki bir veri toplayıcıda bulut teknolojisi ile saklanıyor. Yani ‘ABD isterse uçarsın istemezse de uçamazsın’ anlamını taşıyan bir uçağın Türkiye’ye verilmemesi çok iyi oldu. F-16’ları bile kullanırken ‘orada kullanırsın burada kullanamazsın’ şeklinde şart koşmaya başlayan bir ABD, eğer F-35 verilmiş olsaydı hiç uçamazdınız. O nedenle Türkiye kendi milli muharip uçağının yapılmasıyla ilgili veya diğer başka hava vasıtaları ile ilgili çalışmalarına devam ediyor.”
‘Elimizde olan F-16’ların modernize edilmesi yönünde herhangi bir sakınca yok’
Türkiye'nin halihazırda envanterinde F-16’ların olduğunu hatırlatan Karataş, “Geçmişte de bu uçaklar yeri geldiğinde modernize edildikleri için önümüzdeki dönemde de modernize edilmesi yönünde herhangi bir sakınca ya da sıkıntı yok. Çünkü kullanımına devam ettiğiniz, envanterinizde olan bir uçağın günün şartlarına uygun olarak modernize edilmesi zaten onun tabiatında var” dedi.