ANKARA FARKI

Gazeteci-yazar Balbay: Baskın seçim bekliyorum

Gazeteci-yazar Mustafa Balbay, baskın seçimin ihtimal dahilinde olduğunu söyledi. Balbay, baskın seçim ihtimalinde siyasetçiler tarafından halka umut verilmemesi ve ekonomi parametrelerinin önemli bir faktör olacağının altını çizdi.
Sitede oku
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programına gazeteci-yazar Mustafa Balbay konuk olarak katıldı. Balbay programda, Ankara siyasi kulislerinde konuşulanlara ve seçmenin nabzına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

‘Muhalefeti hazırlıksız yakalama taktiği olabilir’

Seçim havasına girildiğini ve bu süreçte ekonomide atılacak olumlu adımların seçmenin tercihlerini etkileyebileceğini ifade eden Balbay, şunları kaydetti:

“Bence artık seçim havası başlamıştır. Seçim iklimine girilmiştir ve bu aşamadan sonra ben erken seçim, geç seçim değil baskın seçim bekliyorum. Bir sabah kalkacağız, Erdoğan ile Bahçeli buluşacak. 1-1,5 saatlik görüşmeden sonra ‘Halkımız hemen seçim istedi, 60 gün sonra seçime gidiyoruz’ diyecekler. Ben böyle bir sürecin başladığı bir döneme girdik diye değerlendiriyorum, genel olarak hep böyle oldu. Çünkü 2002 seçimlerinin ardından bütün seçimler zamanından az ya da çok hep erken yapıldı ve ani kararlarla yapıldı. Bu belki taktiklerden biri. Muhalefeti çok da hazırlanmamış halde yakalamak. Bir de tabi iktidarın kendisini en güçlü hissettiği anı yakalayıp yürümesi… Hep böyle oldu biliyorsunuz. Ekonomi burada çok önemli olacak. Bu anlamda ekonomide bir dönem ya da göreceli olarak atılacak olumlu adımlar seçmenin tercihlerini etkileyecek, ben öyle görüyorum. Ve o nedenle de Türkiye’de ortalama seçmen hafızasının 3 ay olduğu dikkate alınırsa, geçmişi de biraz ikinci plana itecek, o anlık kararını verecek. O nedenle de belki Rusya’yla Çin’den gelebilecek bir işbirliği… Çünkü dış başarılar içeriyi etkiler zaman zaman.”

‘Kılıçdaroğlu aday belirleme gücünü elinde tutmak istiyor’

Millet İttifakı’nın adaylık tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Balbay, “Seçime ramak kala açıklamak daha avantajlı. Siyaset yapma biçimi çok vahşi hala Türkiye’de. Kemal Bey cumhurbaşkanı adayı olmaktan çok cumhurbaşkanı adayını belirleme gücünü elinde tutmak istiyor. Cumhurbaşkanı adayını belirleme gücü çok önemli. Benim gördüğüm; Kemal Bey’in bu gücü elinde tutma arzusu pek çok kişide aday kendisi olacak değerlendirmesini yapmasına sebep oluyor. Halbuki bence aday kendisi olacaktan çok, bunu biraz kazıdığımızda adayı ben belirleyeceğim diyor” diye konuştu.

‘Halk, ekonomide köklü makas değişikliği istiyor’

Muhalefetin köklü değişiklikler yapma ve bunu halka anlatma konusunda adımlar atması gerektiğini vurgulayan Balbay, şunları söyledi:

Esnafı dinlemek tek başına çözüm değil. Bir şey vaat etmek gerekir. Dünyanın her ülkesinde bu böyledir. Siyaset umut üretme sanatıdır. Umut üretebildiği kadar vardır. Bizim toplumumuz umutperest bir toplumdur. Bir yerde bir ışık görürse peşinden gider. Bakıyorum, anketlerde Millet İttifakı Cumhur İttifakı’nın 3 puan önünde. 20 yılını doldurmuş, ciddi yorgunlukları ortaya çıkmış bir iktidar karşısında hala 2-3 puan öndeyseniz bu çok büyük bir maharet değil. Bunun kat kat önde olabilmesi gerekiyor. Bunun yollarını aramaları lazım. Halk ne yapacağınızı duymak ister. Muhalefet şu anda fotoğraf olarak bu iktidarın gittiği yolu ‘Ben daha halkçı ve daha iyi götürürüm’ diyor. Şimdi bu halka bu mu lazım? Köklü bir makas değişikliği mi lazım? Yoksa bu; rötuştur, makyajdır. Makyajdan ziyade köklü bir değişiklik daha anlatılabilir bir yoldur.”

POLİTİKA
Kılıçdaroğlu: Öyle ya da böyle erken seçim görünüyor

‘Siyaset umut üretmiyor’

Topluma umut verici şeyler anlatılabilecek bir süreç için zamana ihtiyaç olduğunu belirten Balbay, “İnsanlar sandığa 3 duygu ile giderler; öfke, korku, umut. Bu 3 duygu da siyasetin belirleyicisidir. Umut üretmekte zorlanıyorlar. Bizim seçmenimiz ekonomik olumsuzluğa ‘Allah korusun beteri var’ duygusuyla bakarsa başka karar verir, ‘Bu artık dayanılmaz’ derse başka karar verir ve bütün bu duyguları yönetmek üzere de bir dizi algı, iletişim, her türlü yöntem de var. Ben burada Millet İttifakı’nın bütün bu ekonomik göstergelere bakıp ‘Bu sonuçtan bu iktidarın gidişi çıkar’ dediğini görüyorum. Ama bence bu muhalefeti tembelliğe itebilir. Şu anda güven vermekte biraz sorun var. Bu sadece muhalefetin suçu da değil, şu anda siyaset yapma mekanizmaları çok değişti, medyanın genel algısı değişti, pek çok parametresi var bunun. Topluma umut verici şeyler anlatabileceği bir süreç için biraz zamana ihtiyaç var. Örneğin Rusya’nın Türkiye’ye yönelik bir desteği, önümüzdeki dönem Türkiye’nin doğalgazda ciddi bir sorun yaşamaması… Bunlar hep iktidar tarafından topluma kolay anlatılıp siyasi sonuçları olabilecek şeyler” dedi.

‘Kararsızlar kararlı’

Seçmenin daha iyi bir yönetim ideali görmeden mevcudu terk etmeyeceğini savunan Balbay, şöyle devam etti:

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin erimesi eşittir Millet İttifakı’nın yükselmesi gibi de görünmüyor. Halkımızın müthiş bir sarraf terazisi var. Türk seçmeni tutucu değildir. Bizim seçmenimiz komplolara çok fazla aldırmaz. O an seçim sürecine bakar, hangisi nerede işine yarayacaksa o şekilde oyunu kullanır. Kararlı kararsızlar bir kararlılık içinde aynı zamanda. Değişebilir mi? Değişebilir elbette, mümkün. Ama bütün bu kesimlerin oyunu alabilmek, ne yapıp edip umut verebilmekten geçiyor. Seçmen daha iyiyi görmeden, hissetmeden, ‘Evet o olabilir’ demeden mevcudu terk etmez. O yüzden muhalefet partilerinin bir defa durum saptamasını bırakması gerekir. Çözüm, umut, bunun elle tutulabilir şekilde insanların belleğine çakılacak bir yol haritasına dönüştürebilmesi gerekir.”

‘Meclis'te kullanılan sözcük sayısı 300’

Siyasette kullanılan söylemlerin seçmeni etkilemekte büyük etkisi olduğuna dikkat çeken Balbay, “Siyaset TBMM’de kullanılan sözcük sayısı 300. Siyaset 300 kelime ile yapılıyor. Siyaset çok uzun saptamalarla yapılacak bir şey değildir. DP ‘Yeter söz milletin’ dedi; içinde her şeyi ifade ediyordu. Demirel, ‘Büyük Türkiye’ dedi; insanlarda büyüyeceğiz duygusu vardı. Özal, ‘Çağ atlayacağız’ dedi. Bugün iktidar açısından bir tek ‘Durmak yok yola devam’ anlatmaz artık. Muhalefet açısından da ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ bir şey ifade etmez. ‘Bütçe halkın’ deseniz bile bir şeyler ifade eder. Sıraladığımız sloganların hepsi halka dokunan ifadelerdir. Ben böyle bir söylemi öne çıkarmaları gerekir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Yorum yaz