Türk Hava Yolları (THY), İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Fehime Sultan ve Hatice Sultan yalılarıyla ilgili iddialarına yazılı açıklama ile cevap verdi.
THY, İmamoğlu'nun, 2009 yılından beri İBB ile yapılan sözleşme çerçevesinde THY, DO&CO İkram Hizmetleri A.Ş.'nin kiracısı olduğu Hatice ve Fehime Sultan yalıları ile ilgili, "Halkın malı olan yalılar, kim oldukları, ne oldukları, hangi aile mensubu oldukları belli olmayan kişilere peşkeş çekiliyor" iddialarına ilişkin açıklama yaptı.
"Hâlihazırda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin mülkiyetinde olup şirketimizin 2009 yılından beri ‘Kiracı’ sıfatıyla elinde bulundurduğu Fehime Sultan ve Hatice Sultan Yalıları ile ilgili olarak, İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nun 03 Eylül 2022 tarihinde İBB TV'de yayınlanan açıklamalarında yer verdiği gerçek dışı, hukuki durumu doğru yansıtmayan, yer yer itham ve hatta iftiraya varan açıklamaları tarafımızca hayret ve esefle izlenmiş olup, fiili ve hukuki gerçeğe aykırı hususların işbu açıklama ile tek tek cevap verilmesi zarureti doğmuştur. Şirketimiz THY DO&CO İkram Hizmetleri A.Ş., Yalıların 2009 yılından bu yana kiracısıdır. Şirketimizin iki ana ortağı, bayrak taşıyıcı havayolu şirketimiz Türk Hava Yolları (THY) (yüzde 50) ve DOCO İstanbul Catering Restaurant Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.'dir (Yüzde 49,997). Şirketimiz, dünyanın en geniş uçuş ağına sahip olan havayolu şirketimiz Türk Hava Yolları başta olmak üzere havayolu firmalarına ikram hizmetleri sunmaktadır."
‘Şirketimiz bu yükün altına girmiştir’
THY, İmamoğlu'nun '3 yıl içinde restore edilecekti, 13 yıldır bitirilemedi' sözlerine ise, "2009 yılındaki kira sözleşmesine göre, yanmış ve yer yer yıkılmış vaziyetteki tarihi yalıların restorasyonunun 3 yıl içinde bitirilmesi ve işletmeye açılması gerektiği doğrudur. Ancak, otel olarak turizme kazandırılacak tarihi Yalıların ihtiyacını karşılayacak otopark kapasitesi bulunmadığı için Yalıların altına, deniz seviyesinin de altında ve İstanbul Boğazı'nın hemen yanında bir yer altı otoparkı yapılması İBB tarafından talep edilmiş, böylesine zor ve maliyetli bir iş, mülk sahibi kamu otoritesi tarafından Şirketimize yüklenmiş, 25 yıllık kira süresinin 31 yıla çıkartılması karşılığında Şirketimiz bu büyük yükün de altına girmiştir. Dolayısıyla, 3 yıl içinde hizmete açma yükümlülüğü ortadan kalkmıştır" açıklamasında bulundu.
‘13 yılda 130 milyon ABD dolarına yakın bir yatırım yapılmıştır’
İmamoğlu'nun '13 yıldır çürümeye terk edildi' sözlerine karşılık olarak ise, "Boğazın iki incisi ve kültür mirasımızın eşsiz iki örneği olan Yalılar, bu niteliklerine uygun şekilde yangın ve yıkıntılardan sonra elde kalan unsurları, uluslararası en iyi uygulama standartlarında korunarak ve aslına uygun şekilde rekonstrüksiyon çalışmaları yapılarak ilk günden beri ihya çalışmalarına devam edilmektedir" denildi.
THY'nin yazılı açıklaması şöyle devam etti:
"Yalılarda şirketimize gelir getirici bir faaliyet başlamamış olmasına rağmen, kira sözleşmesinde öngörülen kira bedelleri (aylık 3.6 milyon TL), öngörülen artışlar düzenli olarak yapılarak hiçbir aksamaya yer verilmeden 13 yıldır ödenmeye devam edilmektedir. Kamu zararı ile ne kastedildiğini anlamak mümkün değildir. Kira bedellerinin yanı sıra, kamuya ait tarihi eserlerin ihyası ve deniz seviyesinin altına otopark inşası için şirketimizce 13 yılda 130 milyon ABD dolarına yakın bir yatırım yapılmıştır. Aslında kamusal bir kazanım olan bu yatırımdan kamu zararı diye bahsetmek hayret vericidir. Sayın İBB Başkanı açıklamasında yalılarla ilgili bir değerleme yaptırdıklarını ve 7 milyar TL değerleme sonucu aldıklarını ifade etmiştir. İBB 2040 yılına kadar kiracısı olan yalılar için bu değerleme çalışmasını hangi amaçla yaptırmıştır? Hangi yabancı yatırımcılarla görüşmüştür? İBB yalıları satmak için mevzuat gereği ilgili bakanlıktan izin almak zorundadır. İBB yalıları satmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bir müracaatta bulunmuş mudur? Yarısı Devlete ve yarısı borsa yatırımcısı halka ait olan THY'nin bir iştiraki olan şirketimiz 13 yıl emek vermiş ve 130 milyon ABD dolarına yakın maliyetine katlanmış ve nihayet 2023 yılında gelir getirici faaliyetlerine başlayacak iken, bu emek ve yatırıma el koyup yabancı şirketlere tahsis etmek 17 milyon İstanbullunun hakkını korumak mıdır?"
İBB ile THY görevlilerinin yalı tartışması
Öte yandan, THY'nin 2009 yılında kiraladığı mülkiyeti İBB'ye ait olduğu belirtilen Ortaköy sahilindeki Fehime Sultan ve Hatice Sultan yalılarının önünde tartışması yaşandı. Yalıları denetlemek için Boğaziçi İmar Müdürlüğü ekipleriyle birlikte gelen İBB genel sekreter yardımcıları ve meclis üyeleri ile THY'nin güvenlik görevlileri arasında tartışma yaşandı.
Boğaziçi İmar Müdürlüğü yetkilileriyle birlikte yalılara girmek isteyen İBB Genel Sekreter Yardımcıları Mahir Polat ve Arif Gürkan Alpay'ın da aralarında olduğu ekip, THY'nin güvenlik görevlileri tarafından geri çevrildi. Girişlerine izin verilmeyen İBB ekibi, denetim izninin verilmemesine karşı tutanak tutarak, suç duyurusunda bulunacakları belirtti. İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, "Kamu görevlileri içeri alınmıyor. Boğaziçi İmar, Boğaz'daki her türlü yasa dışı uygulamaya ilişkin, her an her dakika denetleme yapmakla görevli ve sorumlu birimimizdir. Kamu görevlilerine şu an burada görev yaptırılmıyor" dedi.
‘Şantiye alanı defalarca basılmıştır’
THY Güvenlik Müdürü Cihangir Koparan tarafından konuyla ilgili bir açıklama yaptı:
"Mahkemeden alınan kararlar doğrultusunda, yetkili kamu kurumlarına müracaat edilmiş, yetkili kamu kurumları da bu tür fiili müdahalelere müsaade edilmemesi için gerekli tedbirleri almıştır. Kaymakamlık kararı bu maksatla alınan bir karardır. Kamu kurumlarının karşı karşıya gelmesi değil, Sayın İBB Başkanının kanuna ve kamu düzenine karşı gelmesi söz konusudur. İBB Başkanının '9 aydır sabrediyoruz, uzlaşma için çözüm arıyoruz' şeklinde bir cümlesi var. İBB'nin 9 aydır sabretmesinden değil, şirketimizin 13 yıllık emeği ve 130 milyon dolara yakın kamu yararı taşıyan yatırımının, 9 aydır gasp edilememiş olmasından söz edilebilir. Zira İBB tarafından hiçbir zaman uzlaşma girişimi olmamış, şantiyemizin elektriği ve suyu kesilmiş, koruma levhaları ve ofis kısımları yıkılmış, şantiye alanı defalarca zorbalıklarla basılmaya çalışılmıştır. Bunun üzerine görüşme ve toplantı talep edilmiş ancak şirketimize cevap dahi verilmemiştir."