Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Yeni Şafak gazetesine konuştu:
ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo’nun Türk iş dünyası temsilcisi sivil toplum kuruluşlarına gönderdiği mektup standart mı? Mektubun içeriği kuruma göre farklı mı, içerik olarak kaç farklı mektuptan bahsedebiliriz?
Türkiye; Moskova ve Kiev arasında kalıcı ve adil bir barışın sağlanması amacıyla savaşın başladığı ilk günden bu yana yoğun bir diplomasi trafiğini başarılı bir şekilde yürütüyor. Ülkemiz, bir taraftan savaşın müzakereler yoluyla sona erdirilmesi için yoğun bir çaba sarf ederken diğer taraftan ise bölgesel ve küresel sorunlara çözüm üretmek amacıyla çalışmalarına devam etmekte. Hem Ukrayna hem de Rusya ile derin ekonomik ve siyasi ilişkilere sahip olan Türkiye, savaşın sonlandırılması için en çok gayret eden ülkelerden biridir. Türkiye, pek çok kez tek taraflı yaptırımlara katılmadığına dikkat çekmiş ancak Rusya’nın da asla yaptırımları by-pas etmesine izin vermeyeceğini açık bir dille ifade etti.
Devam eden süreç ve yaptırımlar konusunda Türkiye’nin konumunda bir değişiklik söz konusu olmadığı gibi herhangi bir kurum veya kişinin yaptırımları delmesine izin verilmeyecek. Türkiye, iletişime ve iş birliğine açıktır. Nitekim geçtiğimiz haftalarda Bakan Yardımcımız Yunus Bey ile ABD Hazine Bakan Yardımcısı Wally Adeyemo arasında bir görüşme gerçekleşmiş ve güçlü iş birliğinin önemine vurgu yapıldı.
Bahse konu mektuplar ise benzer ve standart bir metin olarak 3 sivil toplum kuruluşuna (TÜSİAD, MÜSİAD ve TOBB) gönderilmiş ve içerikleri aynı. Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu konumundaki tek ülke olan Türkiye, bölgedeki barış ve istikrarın teminatı olduğu gibi Avrupa Birliği’nin enerji ve gıda güvenliğinin tehlikeye düşmesini engelleyecek hayati bir role de sahiptir. NATO müttefikimiz Amerika Birleşik ABD’nin de bölgede; barışın hakim kılınması, gıda ve enerji güvenliğinin sağlanması için Türkiye’yi destekleyici adımlar atacağından şüphemiz yok. Türkiye, küresel ticarette daha fazla pay sahibi olmak için ilgili STK’larını ve reel sektör temsilcilerini destekleyerek güçlü iş birliği içerisinde çalışmaya devam edecek.
Bankaların kredi faizlerinin yüksek seyrediyor olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
20 Aralık 2021’den sonra piyasa ve politika faizlerinde uyumsuzluklar göründüğünde makro ihtiyati tedbirler devreye alındı. Yüksek enflasyon ile karşılaştırıldığında ise kredi faizlerinin düşük tutulması sağlandı. Kredi riskini fiyatlamada en önemli belirleyicilerden birisi olan tahsili gecikmiş alacaklar oranı oldukça makul seviyelerde. Mevcut fonlama maliyetinin seviyesi de göz önüne alındığında kredi faizlerinin ilerleyen dönemlerde gerilemesini bekliyoruz. Ticari kredi faiz oranlarının daha makul bir seviyede dengeleneceğini düşünüyoruz.
20 Ağustos’ta yayımlanan ticari kredi kullandırma esasları hakkındaki yönetmeliğin etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üretimi, yatırımı ve istihdamı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli, kaynakların üretken alanlara aktarılmasını hedefliyor. Krediler enflasyonist baskı oluşturan ve makroekonomik dengeleri olumsuz etkileyen alanlara değil üretken alanlara aktarılıyor. Bu tedbirlerin amacı, Türkiye Ekonomi Modelinin ruhuna uygun olarak reel sektörün makul maliyetler ile finansmana erişimini sağıyor.
Bu yılki borçlanma kompozisyonu (yurt içi, yurt dışı) hakkında bilgi verir misiniz?
2022 Hazine Finansman programında da açıkladığımız üzere, bu yıl uluslararası sermaye piyasalarında gerçekleştireceğimiz tahvil ve kira sertifikası ihraçları aracılığıyla 11 milyar Dolar karşılığı dış finansman sağlamayı hedefliyoruz. Bu çerçevede, yılın ilk çeyreğinde gerçekleştirdiğimiz tahvil ve kira sertifikası ihraçlarıyla toplam 5 milyar Dolarlık dış finansman sağlamış olduk. Programın kalan kısmını tamamlamak üzere uluslararası piyasalarda oluşabilecek borçlanma imkanlarını yakından takip ediyoruz.
Hazinemizin gerçekleştirdiği iç borçlanma işlemleri ile piyasadan oldukça yüksek bir finansman tutarı başarıyla sağladı. Bu adımlar Hazine kasa mevcuduna önemli miktarda katkı yaptı. Bu finansmanı sağlarken, bir yandan da Hazine borçlanma programı açısından 2022 yılında önemli kazanımlar elde ettik. 2021 yılı Ağustos ayından bu yana ihracına ara verilen 10 yıl vadeli TL cinsi sabit kuponlu senedin ihracına Mayıs ayında tekrar başladık. Bu senetlerin ihalelerdeki faizleri yüzde 23.9’lardan yüzde 13.2’lere kadar da geriledi.
Gecikmiş kamu alacaklarının tahsili için yeni bir yapılandırma yapmayı düşünüyor musunuz?
Hükümetlerimiz bugüne kadar günün koşullarının getirdiği sorunların çözümü için her türlü tedbiri almış, ekonominin daraldığı dönemlerde, kamuya olan yükümlülüklerini yerine getirmede zor duruma düşen vatandaşlarımız için gerekli kolaylıkları sağladı. Yakın zamanda çıkarttığımız ve uygulaması hala devam eden yapılandırma kanunu olduğundan günümüzde yeni bir yapılandırma kanunu çıkartmayı düşünmüyoruz. Vatandaşlarımız bu tip söylentilere itibar etmemeli, yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeli. Bütçe açığı hedeflerle uyumlu olacak
Bu yıl için öngörülen bütçe açığından daha düşük bir rakamla yılı kapatabilir miyiz?
Bildiğiniz gibi sadece ülkemizde değil, küresel ölçekte yaşanmakta olan bir enerji krizi ve belli başlı tüm ekonomileri etkisi altına alan enflasyonist bir süreç söz konusu. Bunun sonucunda enerji ve üretim maliyetleri ile fiyatların yükseldiği bir süreçten geçiyoruz. Bu olumsuz süreçte, vatandaşlarımızın hanelerinde tükettiği doğal gaz ve elektriği daha ucuza kullanabilmelerini temin etmek amacıyla bütçemizden çok önemli destekler sağlıyoruz. Yılsonu bütçe açığının GSYH’ye oranı olan yüzde 3.5 hedefimizde de herhangi bir sapma olmadığını vurgulamak isterim. Ocak-Temmuz dönemine ilişkin bütçe gerçekleşmeleri de bu öngörümüzü destekliyor. Yakın zamanda açıklayacağımız Orta Vadeli Programla da bütçe dengesi beklentimizde herhangi bir olumsuzluk bulunmuyor.
Uygulanan politikalar sayesinde borçlanmamızın ortalama vadesi 65 ay seviyesine yükseldi. Ortalama vadenin 2021 yılında 55 ay, önceki senelerde ise sırasıyla 37 ay ve 30 ay olduğu düşünüldüğünde, 2022’de borçlanma alanında uygulanan politikaların önemi daha rahat görülür. Temmuz ve Ağustos aylarında gerçekleştirilen 10 yıl vadeli kira sertifikası ihraçları da Hazine tarafından gerçekleştirilmiş en uzun vadeli TL cinsi sabit getirili kira sertifikası ihracı oldu. Temmuz ayında borçlanmanın ortalama vadesi 98 ay ile Hazine iç borçlanmasında görülen en uzun ortalama vadedir. Hazinemiz, açıkladığı borçlanma programı kapsamında ihalelerini başarılı şekilde yürütüyor. Özellikle son dönemdeki ihraçlarımıza yatırımcılardan oldukça yüksek miktarda talep geliyor. Maliyetlerin de ciddi biçimde gerilediğini görmekteyiz. Bu sayede, uzun vadeli, TL cinsi, sabit getirili senetlerin toplam borçlanmamız içerisindeki payı yüzde 50’ler seviyesine yükseldi.
Türk bankacılık sektörünün elindeki mevduat miktarı, kullandırılan kredi toplamının neden üzerinde kalıyor?
Bankalarımız yüksek aktif kalitesi ve güçlü sermaye yeterliliğine sahiptir. Buna karşılık yüzde 100’ün altındaki kredi mevduat oranında daha çok yabancı para kredi mevduat oranının düşük olması etkili. Nitekim Türk Lirası cinsinden kredi-mevduat oranına baktığımızda %120’ler civarında olduğunu görüyoruz. Yani, TL kredi miktarı TL mevduat miktarının oldukça üzerinde gerçekleşiyor. Son yıllarda, yabancı para kredilerdeki azalışta da yabancı para kredi kullandırımının belirli şartlara bağlanmasının etkili olduğunu değerlendiriyoruz.