Doğu ve Güneydoğu’nun 23 ilinde faaliyet gösteren 468 sivil toplum örgütü, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle ortak bir deklarasyon hazırladı.
“Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü” ekseninde hazırlanan ortak deklarasyonda barolar, meslek odaları, sendikalar, kadın örgütleri gibi 468 kurum ve kuruluşun imzası yer aldı. Ortak deklarasyon Diyarbakır’da düzenlenen basın açıklaması ile deklare edildi.
‘Bütün ağırlığı ve can yakıcılığıyla varlığını sürdürmektedir’
Deklarasyonu okuyan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, “Hepimizin bildiği üzere Kürt meselesinin çözümsüzlüğünün yarattığı sorun alanları bütün ağırlığı ve can yakıcılığıyla varlığını sürdürmektedir. Ülkenin; hukuk, demokrasi ve insan hakları alanında yaşadığı sorun ve sıkışmışlığının en önemli nedeni Kürt Meselesinin çözümsüzlüğündeki ısrar olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu ısrar, Türkiye’de temel hak ve özgürlükler konusundaki toplumsal taleplere cevap olmamakta ve demokratik çözüm zemininden uzak güvenlikçi politikalarla bakış anlayışını devam ettirmektedir” şeklinde konuştu.
‘Daha ağır sorunlar yaratmaktadır’
“Çatışma ortamı ile birlikte şiddetin öne çıkması ve beraberinde ayrımcılık ve nefret dilinin yaygınlaşması daha ağır sorunlar yaratmaktadır” diyen Eren şöyle devam etti:
“Çözümsüzlük politikası, can kayıplarına neden olduğu gibi; ülkenin hukuktan, demokrasiden ve insan haklarından daha fazla uzaklaşmasına, yarattığı ciddi maliyetle ekonomik sorunların yaşanmasına neden olmaktadır. Nitekim Türkiye, Dünyada ülkelerin demokrasi endeksi sıralaması ve coğrafi bölgelere göre kategorize edilen hukukun üstünlüğü endeksi sıralamalarında gerilerde yer almaktadır.”
‘Toplumsal ve siyasi dinamikleri üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet ediyoruz’
Kürt meselesinde çözüm çağrısı yapan Eren “Kürt meselesi bağlamındaki sorunların çözümünü, salt bireysel hak ve özgürlüklerin tanınması biçiminde yorumlayan; meseleyi, kolektif sosyal ve siyasal haklar içinde tanımlamaktan kaçınan anlayışın değişmesi gerektiği gibi devam eden silahlı çatışma halinin uzun bir sürede nihai olarak sonuca bağlanmadığı ve bu haliyle bağlanamayacağının da anlaşılması gerekmektedir. Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik bir zeminde çözüleceği gerçekliğiyle; çatışmasızlık ortamının sağlanması için tüm aktörleri, toplumsal ve siyasi dinamikleri üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye davet ediyoruz” dedi.
‘Barışın yeniden konuşulduğu bir sürecin inşa edilmesi çağrısında bulunuyoruz’
Eren son olarak şunları ifade etti:
“İmzacı sivil toplum, iş ve meslek örgütleri olarak bir kez daha; barışın Türkiye’nin en önemli ve öncelikli gündemi olması gerektiğini hatırlatıyor, bir an evvel silah ve çatışmaların gölgesinden uzaklaşarak Türkiye’nin ihtiyacı olan ve önceki yıllarda başlatılan süreçlerin toplumda yarattığı karşılığı ve umudu gözlemlemiş olmanın haklılığıyla barışın yeniden konuşulduğu bir sürecin inşa edilmesini, eşit yurttaşlık temelinde evrensel ilkeler ışığında çözümün ve kalıcı bir barışın sağlanması çağrısında bulunuyoruz.”