EKSEN

'Brezilya'da anketler Lula'yı işaret ediyor ama asıl konu Bolsonaro'nun iktidarı bırakmama riski'

Çağlar Tekin’e göre, Brezilya seçimleri için anketler Lula'yı işaret ederken, asıl tartışılan Bolsonaro'nun darbe ile iktidarı bırakmama riski. Tekin ilk kez soldan bir lider seçen Kolombiya'da ise Gustavo Petro sayesinde barış atmosferi oluştuğunu belirtirken, Kolombiya ile Venezüella arasındaki ilişkilerin düzelme rotasına girmesine dikkat çekti.
Sitede oku
Bolivya, Peru, Honduras ve son olarak büyük sürpriz yaparak tarihinde ilk defa sağın bileğini büken Kolombiya'nın ardından Latin Amerika'da yeni bir sol dalga yükselirken, dikkatler 2 Ekim'de Brezilya'da düzenlenecek başkanlık seçimlerine çevrildi. Latin Amerika'nın en önemli ülkesi Brezilya'yı 2003-2010 yıllarında yöneten ve ardından halefi Dilma Rouseff'le birlikte yolsuzluk ithamları ve hibrit darbeleri atlatıp sonunda aklanan Lula da Silva, seçimlerin yeniden gözdesi. İşçi Partisi'nin liderliğini yeniden sırtlayan Lula'nın rakibi ise halefi Rouseff'in ABD'nin liberal kamuoyunun bile tepkisini çeken katakullilerle devrilmesinin ardından başa getirilen Jair Bolsonaro. Evanjelik sağın temsilcisi ve neoliberal politikaların mimarı olan Bolsonaro, geçen yıl 'tanrının kendisini göreve getirdiği, tanrının görevden alacağını iddia etmişti. Ancak anketler, ikinci tura kalsa bile Lula'nın ipi göğüsleyeceğine işaret ediyor.
Brezilya ile birlikte dikkatler göreve başlar başlamaz ELN ile yeni barış süreci ve toprak reformu gibi konularda düğmeye basan Kolombiya'nın ilk sosyal demokrat lideri Gustavo Petro'da. Petro ile birlikte uzun süredir ilk kez komşu Venezüella ile barış ve işbirliğinin yolu da açılmış görünüyor. İki ülke arasında büyükelçiler atanırken, serbest bölge tesisi önerileri bile gelmiş durumda.
Latin Amerika'nın iki önemli ülkesi Brezilya ve Kolombiya'daki durumu ve yeni süreci gazeteci Çağlar Tekin ile konuştuk.

'Asıl tartışılan Bolsonaro'nun seçim güvenliği gerekçesiyle iktidarı bırakmamaktan söz etmesi'

Çağlar Tekin’e göre, Brezilya'da anketler açık ara Lula da Silva'ya işaret etse de asıl tartışılan neofaşist lider Bolsonaro'nun seçim sonuçlarını kabul ederek geri çekilip çekilmeyeceği. Tekin, Bolsonaro'nun da bu durumu açıkça seçimlere şimdiden gölge düşürecek iddialarla ilan ettiğini vurguladı. Tekin, Latin Amerika'da Bolsonaro'yu da başa getiren 2010'da başlayan hibrit darbelere atıfta bulundu:
“Brezilya'da şu an için anketlerde 20 ila 30 puan arasında bir fark olduğu iddia ediliyor. Aslında Brezilya’da tartışılan seçimden ziyade Bolsonaro’nun seçimi kaybetmesi durumunda iktidarı ne derece bırakmaya gönüllü olacağı. Bolsonaro bunu hiç gizlemedi, iktidarı bırakmayabileceğini pek çok defa tekrar etti. Bunu 'ben iktidarı bırakmam' diye söylemiyor. Geçenlerde pek çok büyükelçiyi toplayarak dünyaya da ilan etti. 'Güvenmediğim bir seçim sonucuna dayanarak yerimi bırakmam, zaten seçim sistemi şu an çok güvensiz, yeniden eski usul parmak boyalı seçim sistemine dönmemiz gerekiyor' diyor. Aslında kendisi de elektronik oylamayla seçilmişti. Uzun bir parlamenter darbe sürecinin sonunda Bolsonaro’yu getirmişlerdi. Önce Lula tutuklandı, iki yıl cezaevinde tutuldu sonradan aklandı. Yine İşçi Partisi’nden Dilma Rousseff seçilmişti, onun için de pek çok yolsuzluk iddiası gündeme getirilmişti. Parlamenter darbeyle Rousseff’i görevden alıp ülkeyi seçime götürdüler ve ülkeyi bir neonazi’ye teslim ettiler. Dünyanın sürüklendiği aşırı sağcı liderler ekolünün en sert temsilcilerinden birisi. Sol, Amerika’nın o dönem Latin Amerika’da büyük ölçüde dönüşüm sürecini aksamaya uğrattığı periyotta tasfiye edilmişti. 2010'dan itibaren ABD destekli bir dizi darbe yaşandı. Bir kısmında ordu bir kısmında yargı kullanıldı. Bir biçimde parlamenter darbeler de oldu, hemen tüm ülkelerde iktidarlar sağcılara devredildi. Ancak bu uzun süre dayanamadı, seçim yapıldığı anda yeniden sola dönüldü.”

‘Bolsonaro’nun uslu durmayacağını biliyoruz'

Tekin, büyük iş dünyasından sekiz oligarkın alenen darbe olursa destek vereceklerini ilan ettiklerini aktarırken, Bolsonaro'nun görev süresi boyunca devlet kademelerine eski ordu mensuplarını atamış olmasına da dikkat çekti. Tekin yine de ordu ve yargı içerisinde kendisini 'merkeze çeken' isimlerin bulunduğunu ekledi:
“İş insanları adeta olası darbeyi ilan ettiler, bu hafta bir tutuklama silsilesi de yaşandı. Ülkenin sekiz büyük oligarkı, sosyal medyadan 'olası bir darbe durumunda biz destekleyeceğiz' diyerek açıklama yaptı. Yüksek Seçim Kurulu baş hakimi de bunların tutuklanmasına karar verdi. Bu yüksek yargıçların da önemli bir kısmı Bolsonaro tarafından göreve getirilmişti. Ancak belli ki işlerin gidişatını görüyorlar. Ama Bolsonaro’nun elinin zayıf olduğunu düşünmek gerçekçi değil. Zira bir kısmı emekli bir kısmı hala görevde 10 binden fazla askeri devlet görevlerinde yönetici pozisyonlara atadı. Başkan yardımcı olacağını ilan ettiği isim de eski bir general. Yine de ordu içinde işler Bolsonaro’dan yana değil, komutanların bir kısmı daha merkezde durup 'seçim sonuçlarına saygılı olacağız' diyorlar. Ne kadar gerçekçi bu bilinmez. Ama Bolsonaro’nun uslu durmayacağını biliyoruz. Daha dün bir mitingine silahlı saldırı düzenlendi. Faillerin Bolsonaro’nun partisinden olduğu ortaya çıktı. Bolsonaro’nun danışmanı da olan oğlu ‘Babam seçimi kaybederse bir ayaklanma sürecine dahil olmayacak ama taraftarları ayaklanırsa da bizim yapacağımız bir şey yok’ dedi. Bu Trump’ın Kongre baskınından sonraki sürecine benzer bir içerik anımsatıyor. Buna karşılık çok sayıda sanatçı ve siyasetçinin dahil olduğu bir bildiri yayınlandı, 'biz darbe istemiyoruz' denildi. Şu anda 5 milyon civarında imzalandı. Brezilya büyük de bir ülke. Dünyayı etkileyen bir dizi başka başlık da var.”
'Biden, Bolsonaro'nun iktidarı kaybedeceği beklentisi yüzünden çok destek vermiyor'
Brezilya'da evanjeliklerin yüzde 30'ları bulan oranına dikkat çeken Tekin, Bolsonaro'nun da bu dindar kesime oynadığını belirtirken, Lula'nın da laikliği vurgularken, dikkatli davrandığını söyledi. Tekin'e göre Trump'ın Bolsonaro'ya verdiği desteğe karşılık Biden'ın daha temkinli durmasında Latin Amerika'da ABD'nin darbeler sürecinin tersine dönmüş olması etkili:
“Brezilya'da evanjeliklerin oranı yüzde 30'u buluyor. Bu kritik bir oran. Bu evanjelizmin dini referanslarla oy kullanmanın önünü açıyor. Geçen seçimlerde evanjeliklerin yüzde 75’inin Bolsonaro’yı desteklediği biliniyor. Bu seçimde işlerin oraya varmayacağı düşünülüyor. Ama yüzde 30’un yüzde 70’inin desteği demek aşağı yukarı yüzde 20’lik bir oyun cepte olması demek, bu sebeple Bolsonaro buraya oynuyor. Bu aşırı sağın en sevdiği işlerden biri. Lula da sosyal çıkışlar yapmıyor, laiklik vurgusu biraz daha hakim. Çünkü kimse evanjelikleri kaybetmek istemiyor. Brezilya, Lula döneminde iktisaden toparlanmış bir ülke haline gelmişti, enflasyon oldukça düştü, üretim imkanları artmıştı. Sosyal yardım projeleriyle yoksulluklar mücadelenin olduğu bir dönem yaşanmıştı. Bolsonaro ise Trump’ın sevgilisi pozisyonundaydı. Biden böyle pozisyon almıyor. Bunda Bolsonaro’nun iktidarı kaybedeceği beklentisi etkili. Bir de sinirleri bozuk çünkü Latin Amerika 10 yıl önce yaptıkları darbeleri terse çeviren bir kıta pozisyonunda. Biden ekibinin bu kadar açıktan Bolsonaro’ya destek vermemesinin sebebi bu.”

'Kolombiya'nın yeni lideri barış atmosferi yaratmaya soyundu'

Tekin. Kolombiya'nın soldan ilk lideri olan Gustavo Petro'nun ise sadece ELN değil diğer silahlı yapıların yarattığı şiddet ve uyuşturucu rantına son vermek için barış atmosferi yaratmayı seçtiği görüşünde:
“Gustavo Petro kısa süre önce görevi devraldı. Gerilla ile mücadele sürecini bir şekilde barış sürecine bağladı, açıkça 'ben barış yapmak için geldim' dedi. Kolombiya deyince aklımıza ELN geliyor ama aslında orada yüzlerce silahlı yapı var. Bunların bir kısmı uyuşturucu kartellerine bir kısmı da devrimci yapılara bağlı. 10 binden fazla gerillası olan 100 civarı örgüt olduğu söyleniyor. Çünkü ortada çok ciddi bir kriz var, bir yandan uyuşturucu rantı var. Petro bunları adil bir biçimde durduracağını söylüyor. Bu önemli çünkü FARC ile yapılan anlaşma sonrasında aslında Kolombiya içinde şiddet durmadı. Aksine barış sürecine eklemlenen gerillalara ciddi bir kırım yaşandı. Mafya örgütleri, uyuşturucu çeteleri birçok gerillayı öldürdü. Kolombiya her gün birkaç insanın öldürüldüğü suikastlerle güne başladı. Bu sebepten gerillaların bir kısmı tekrar dağa çıktı. Bir kısmıysa ortalıktan kaybolmayı tercih etmek zorunda kaldı. Barış süreci teoride yürüyormuş gibi gözükse de büyük oranda sekteye uğramış durumda. Bunu çözmenin yolu başka bir barış atmosferi yaratmaktan geçiyor. Petro’nun ilk solcu lider olduğunu söylemek lazım. Kolombiya’da bir sosyal devlet inşası beklentisi var. Çünkü sosyal devlet inşa etmediğiniz oranda ülkeyi büyük anlamda işsizlikle, yoksullukla uyuşturucu çetelerinin eline devrediyorsunuz. Buna isyan edenler de gerilla haline geliyorlar. O yüzden ülkede ikili bir atmosfer var. Uyuşturucu kartellerine bulaşanlar ve düzgün yaşamak için gerilla olanlarla illegal devasa bir ortam çıkıyor."

'2019’dan beri de Kolombiya-Venezüella sınırı kapalıydı. Bu ilk adım'

Tekin, Petro'nun gelişiyle Kolombiya ile komşu Venezüella arasındaki ilişkilerin düzelme yoluna girmesine dikkat çekti:
"2019’dan beri de bir dizi sebepten ötürü Kolombiya-Venezüella sınırı kapalıydı. Bu ilk adım. Venezüella'ya sınırın açılması bu anlamıyla oldukça önemli. Serbest ticaretin yapılabileceği bir bölge yaratmaktan bahsediyorlar. Kolombiya’nın kendi çekinceleri var. Venezüella’da darbe gelgitlerinin ve ekonomik krizin yaşandığı dönemde Kolombiya’ya ciddi mülteci akını yaşandı. 2 milyon insan o tarafa geçti, bunlar Kolombiya için büyük rakam idi. Zaten Kolombiya’nın yoksulluk oranı yüzde 60’lar seviyesinde. Bu sorunların çözümü için de Maduro ile bir görüşme süreci başlayacaktır. Bu anlamda Kolombiya’nın da eli rahatlayacaktır."

'Amazonları korumakla ilgili hem Petro hem Lula'dan açıklamalar geldi'

Tekin, sınır aşan bir mesele olan Amazon ormanlarının korunması ile ilgili hem Kolombiya'nın yeni lideri Petro hem de Brezilya'nın olası lideri Lula'dan gelen açıklamalara dikkat çekti. Tekin buna karşılık Bolsonaro'nun ormanların rant yaratarak yok oluşuna yol açacak vaatlerde bulunduğunu aktardı:
"Hem Kolombiya’nın yeni lideri Petro hem de Brezilya’nın muhtemel lideri Lula’dan açıklama geldi. Amazon ormanları çok hızlı tahrip edildi, özellikle Bolsonaro döneminde. İkisi de bu süreci durdurup tersine çevirecek adımlar atma konusunda söz verdiler. Bunun içinde izinsiz petrol aramalarının durdurulması gibi bir dizi başlık da var. Hatta Petro, 'tamamen durduracağım' dedi. Çünkü bu aramalar ormanlara en büyük zararı veriyor, ormana yol yapılması ormanın parçalanıp yok olmasına neden oluyor. Bolsonaro’nun ise seçim vaadi aksine. 1970’lerde darbecilerin yaptığı Brezilya’da Amazon ormanların ortasından geçen büyük bir yol var, ama orman daha sonra bu yolu kullanılamaz hale getiriyor. Bolsonaro bu yolu yeniden açacağını söylüyor, bu da çok ciddi bir rant yaratır. Ama Amazon ormanlarının yok oluş sürecini o kadar hızlandırır ki bu proje gerçekleşirse 2050’lilere kalmadan ormanların yok olacağı söyleniyor.”
Yorum yaz