Rektörlük kararıyla 3 ay okuldan men edilen Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkanı Prof. Ünal Zenginobuz, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na yaşadıklarını anlattı.
Zenginobuz, "22 Ağustos’ta Rektör Naci İnci’den gelen bir yazıyla 3 aylığına görevden uzaklaştırıldığım haberini aldım ama ne anlama geldiği açık ve net değildi. Bölüm Başkanlığından alındığımı ima ediyordu, şüphelendik. Sonradan öğrendiğimizde görevlerden el çektirilme gibi olduğunu öğrendik. E-posta hesabım anında kapatıldı. Öğleden sonra kampüse gittim ama giremedim. Kartım iptal edilmiş. Güvenlik, ‘Yazılı bir emir yok, sözlü olarak bizlere söylendi’ dedi. Bunu tutanak altına aldık çünkü bu yasal değil" ifadelerini kullandı.
'Benden biraz illallah demişler'
Zenginobuz, şöyle devam etti: "Kampüse gidip içeriye giremeyince soruşturmaya konu edilen öğrencimiz yanıma geldi ve son sınavlarından bir tanesine girdiğini söyledi. Sınava girmek için mahkeme kararı vardı, mahkeme kesinleşince biz uygulamaya koyduk. Öğrencinin sekiz sınava girmesi gerekiyordu. Dışarıdan atanan İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ki ben bölüm başkanı olarak bağlıyım ve göreve başladığından bu yana doğal olarak anlaşamıyoruz, çünkü hem üniversiteyi tanımıyor, üniversite kavramlarımız farklı. Karşılıklı çalışamama durumu var ve bahane arıyorlardı. 2021 yılından bu yana yüksek kurullarda görev yapıyorum yani Melih Bulu’nun geldiği dönemlere denk geliyor. Üniversitenin menfaatlerini, akademik özgürlüğü ve özerkliğini savunan kuvvetli bir muhalefet yapıyorum. Benden biraz illallah demişler gibi ortaya çıkıyor. Bu göstermiş oldukları teknik bahane gerçekten kabul edilebilecek bir şey değil. Çaresizliklerini ve maalesef kamu yönetiminden hiç anlamadıklarını gösteriyor."
'Dışarıdan ithal kaba güç getirdiler'
"Baştan itibaren her şey Boğaziçi Üniversitesi’ni el koyma, dönüştürme operasyonu çerçevesinde cereyan etti" vurgusunu yapan Prof. Zenginobuz, şu ifadeleri kullandı: "Üniversite içerisinde hiçbir destek bulamıyorlar, o yüzden dışarıdan ithal kaba güç geliyor. Kadro getirmeye çalışıyorlar ve mümkün oldukça kayırmacı öğretim üyesi alımları yapmaya çalışıyorlar. Bizim olmayacaksa yok olsun mantığıyla hareket ediyorlar. Bu çok acı. Türkiye’de türbanlı kadın öğrencilere baskı yapıldığı dönemlerde Boğaziçi Üniversitesi çok büyük riskler alarak bu konuda hiçbir zaman öğrencilerini dışlamamıştır. Bütün tehditlere rağmen özgür ve öğrencisever ortamını korumuştur. Her zaman için gerek İslami görüşteki öğrencilere veya herhangi bir görüşten olan öğrencilere her zaman kendilerini ifade etme imkanını en liberal şekilde tanıyan ortam olmuştur. Boğaziçi kampüsünü girdiğiniz zaman herkes kendini özgür hisseder.’"