Batı bloğunun Rusya Federasyonu'na karşı açtığı ekonomik savaş, sonbaharın yaklaşmasıyla birlikte kendisini enerji alanında hissettirmeye başladı. Özellikle Avrupa Birliği (AB) gaz talebini azaltacak tasarruf planları ortaya koysa da hem tüketicilerin doğrudan hem de tek tek ülkelerin sanayilerinin etkileneceği bir döneme giriliyor. Öyle ki doğalgaz fiyatlarında haftalık yüzde 20'lik artışlara tanıklık ediliyor. 'Kedilere sarılıp ısınmaktan' 'duş almak yerine bezle silinmeye' varan önerilerin dahi üretildiği bir atmosfer oluştu.
Krizden en fazla etkilenecek ülkelerin başını çeken Almanya'da Kuzey Akım-2 hattının devreye alınması tartışmaları yürütülüyor. Kuraklık yüzünden kömürle çalışan santrallere nehirler üzerinden taşımacılık mümkün olmazken, koalisyon hükümeti kalan nükleer santrallerin devreye alınması sancıları içerisinde.
Rusya Federasyonu ile enerji ilişkisini adeta 'deneme' niyetine ilk kesenlerden Bulgaristan'da ise hükümetin çöküşü sonrası vekaleten görev başındaki yetkililer Gazprom ile masaya oturmak zorunda kalacaklarını açıkça dile getiriyorlar.
Avrupa'da yakaşan enerji felaketi ve Türkiye'ye yansımalarını enerji uzmanı Mehmet Doğan ile konuştuk
'Doktorun ‘Ne yersen ye, artık çok önemli değil bu saatten sonra’ demesi gibi'
Mehmet Doğan’a göre, fiyatlara ve arz talep seviyesine bakıldığında haberler iç açıcı değil. Arz-talep dengesinde bir bozukluk olduğuna dikkat çeken Doğan, bundan sadece doğalgaz değil elektrik fiyatlarının da etkilendiğini vurguladı. Talebin ‘zorunlu şekilde’ azalacağını söyleyen Doğan, minimum 3-4 sene sürecek böyle bir krize şu anda hiç kimse hazır değil:
“Fiyat seviyelerine ve arz-talep dengesine baktığımızda iç açıcı haberler vermek mümkün gözükmüyor. Benim görüşüm şu, maalesef enerji piyasaları ve krizin boyutunu öyle bir noktaya getirdiler ki, doktorun ‘Ne yersen ye, artık çok önemli değil bu saatten sonra’ demesi gibi bir durumla karşı karşıyayız. Fiyat seviyelerine baktığımızda Kovid zamanında 61 dolarlar seviyeleri vardı, şimdi 4 bin dolarlar konuşuluyor. Elektrik piyasalarında fiyatlar 5 bin euro'larda, 6 bin sterlin deniyor, bu rakamları insan telaffuz etmekte bile çok zorlanıyor. Maalesef hiç iç açıcı günler bizi beklemiyor. Çünkü ciddi anlamda arz-talep dengesinde bir bozukluk var. Çok ciddi anlamda talep var ama onu karşılayacak arz yok, bu da fiyatları çılgınlar gibi yukarı çekiyor. Sadece doğalgaz piyasasında değil elektrik fiyatları da etkileniyor. Bizi dolayısıyla büyük bir şey bekliyor. Talebin ister istemez azalması bekliyor. Zorunlu bir şekilde azalacak. Kısa süreli bir kriz değil bu. Normal koşullarda ülkeler anlaşır, Avrupa, Amerika ve Rusya bir araya gelirler, öyle bir şey de olası gözükmüyor. Minimum 3-4 sene sürecek böyle bir krize şu anda hiç kimse hazır değil.”
‘Doğalgaz istemiyoruz, artık başka şeye geçeceğiz dediler ama o kadar hazırlıksızlar'
Krizin ‘karbonsuzlaştırma’ hamlesiyle başladığını söyleyen Doğan, kimsenin aklıselim bilim insanlarına doğru düzgün danışmamış olmasına dikkat çekti. “Doğalgaz istemiyoruz, artık başka şeye geçeceğiz dediler ama o kadar hazırlıksızlar ki” vurgusu yapan Doğan, politikacıların uzmanları işe dahil etmeden aldıkları siyasi kararların sonucu olarak içine düşülen bu kriz halinden çıkışın şu an için görünmediğinin altını çizdi:
“Krizin bir uzantısı aslında karbonsuzlaşmayla da başlıyor. Kimse bilim insanlarına veya uzmanlara söz vermedi. Politikacı buna izin vermediler, kararları kendileri aldılar ve gelinen nokta aklıselimin olmadığı bir yer. Çünkü birtakım akıllı insanlar bu kriz öncesinde buna aslında çözüm ürettiler. ‘Bizim zaten birinci ajandamızın kömür olması lazım, hem de iklim değişikliğinin önceliği anlamında en çok kirletici yakıt kömürdür, dolayısıyla sistemden bir kömür santralinin çıkması kaydıyla yeni bir doğalgaz santrali yapılsın, bu talebi arttıracaktır. Dolayısıyla bizim hem Kuzey Akım-2’ye ihtiyacımız olacak hem Ukrayna’ya ihtiyacımız olacaktır’ diyerek sağlıklı açıklamalar yapmaya çalıştılar. Maalesef kimse onları dinlemedi ve bu fiyat seviyeleriyle yakında yıkıcı etkilerini yaşayacağız. 'Doğalgaz istemiyoruz, artık başka şeye geçeceğiz' dediler ama altı o kadar boştu ki, o kadar hazırlıksızlardı ki... Sonra döndüler kömür alalım dediler, onu da taşıyamıyorsun, çünkü nehirler neredeyse kurudu. Isı santrallerinin oraya kömür nakletmen lazım. Avrupa’da enerjinin bütün türlerinde şu anda çok ciddi kriz var. Bunu yaşamıyoruz gibi görüyor ama kışın çok ciddi yaşayacağız, bundan kaçış yok. Bu oldu aslında da sadece zamanını bekliyoruz. 'Biz yeşil olalım' demekle bu olmuyor. Dünya güzel olsun, herşey tertemiz olsun... Ayakları yere basan politikalar üretmediğiniz sürece insanların böyle hayal içindeki dünyaları var. O hayal dünyaları da bize bu gerçekleri yaşatıyor. Bilimden uzak kalmanın nedenleri bunlar. Bilim adamları, uzmanları bu işlere sokmayarak politikacıların kendi kendilerine verdikleri garip kararlarla karşılaştığımız kriz, çıkışı da şu an için gözükmüyor.”
‘Avrupa bu kış büyük bir darbe yiyecek ama önümüzdeki sene daha da büyük darbe yiyecek’
Türkiye’nin konutlara doğalgaz satış fiyatının çok düşük olduğunu belirten Doğan’a göre, '4 bin dolarlarla alınan bir ürünün 180 dolardan satılmasına dayalı bir sistemin sürdürülebilir olmamasına dikkat çekti. "Avrupa bu kış büyük bir darbe yiyecek ama önümüzdeki sene daha da büyük darbe yiyecek" diyen Doğan, ‘katastrofik’ bir duruma gidildiğini kaydetti:
“Şu anda Avrupa’da da yaz olduğu için sıkıntı şu anlık fiyatlara yansımış durumda. Buna kış-yaz dengesi olarak bakmak lazım. Çünkü ısınma ihtiyaçları olmadığı için yazın konutlar doğalgaz tüketmiyor. O yüzden yazın olan talebinizi uzun vadeli sözleşmelerle karşılayabiliyorsunuz. Parasını ödeyebiliyor musunuz, o ayrı konu. Çok maliyetli şu anda onlar da. Ama kış geldiği zaman sizin mutlak suretle ilave olarak spot LNG almanız gerekiyor. Burada soru şu, bu kadar pahalı LNG alabilecek miyiz? Çünkü bizim konutlara satış fiyatlarımız o kadar düşük ki. Şu anda 180 dolara konutlara doğalgaz satıyoruz. 3 bin dolardan bir mal alacaksınız, belki kışın 4 bin dolar olacak, böyle bir malı 180 dolardan nasıl satacaksınız? Bu bugünlük bir mesele de değil. Şu kışı bir atlatalım da önümüzdeki kış var. Avrupa bu kış büyük bir darbe yiyecek. Ama önümüzdeki sene daha da büyük darbe yiyecek. Rusya, 1 Ocak 2021’de yaklaşık 385 milyon metreküp Avrupa’ya doğalgaz sevkiyatı yapıyordu ve bu birdenbire 60’a düşmedi, son aylarda düştü. Yani giderek azalarak o rakamlara geldi. Dolayısıyla onlar aslında mart, nisan, mayısta alabildikleri kadar çok Rus gazını alıp depolarını doldurdular. Ama yetmeyecek çünkü Rus gazı kışın yok. Önümüzdeki sene bu 60 devam ederse 2023 kışını hayal edemiyorum, hiçbir şeyleri olmaz, Avrupa’da depolarda yüzde 15 doluluk olur. Buna akılcı çözüm bulmak lazım yoksa bu katastrofik bir duruma doğru gidiyoruz.”
'Bu sene Türkiye Avrupa'ya göre şanslı ama yetmeyecek, dolayısıyla biz de bir kriz yaşayacağız'
Doğan, Türkiye'nin spot piyasadan pahalılık nedeniyle almakta zorlanacağı LNG'ye ihtiyaç duyacak olmasına karşın uzun vadeli kontratları da yolunda giderse bu sene için Avrupa'ya nazaran şanslı olduğu görüşünde. Ancak arz azlığına vurgu yapan Doğan, 2008-09 krizinin yedi ay sürmesine karşılık bu krizin çok daha uzayacağını anımsattı:
“Türkiye açısından bakarsak bizim bu kış ardışık soğuk günlerde yaklaşık 80 ila 100 milyon metreküp sıvı LNG’ye ihtiyacımız olacak. Para bulup bu LNG’yi nasıl satın alacağız, onu bilmiyoruz. Çünkü paranız yoksa alamazsınız. İkincisi, averaj şartlarda bile 20-30 milyon metreküp gibi bir LNG’ye ihtiyaç var. Uzun vadeli kontratlarımız mükemmel giderse, İran kesintisi olmazsa biz bu sene Avrupa’ya nazaran biraz şanslıyız. Geçen sene zor bir yıldı, hiç suyumuz yoktu. Bu sene 'su rejimimiz' daha iyi, yüzde 50 daha fazla. Bizimkiler akıllılık edip kışın muhtemelen suyu biriktirmeye çalışacaklardır, barajlarda su tutmaya çalışacaklardır ki onu doğalgazın yerine kullanabilelim diye ama o yetmeyecektir. Dolayısıyla bizde de bir kriz yaşayacağız. Çünkü maddi bir kriz olacak, bu kaldırılabilir bir boyutta finansaldan bahsetmiyoruz. Sürekli bu paraya yakamazsınız. 2008-2009 krizini yaşadık ama 7 ay sürdü. Birdenbire bir açılma oldu ama bu öyle bir şey değil. Bu arz-talep dengesinin bozulması ve bu süreçte önümüzdeki dört yıl boyunca yeni bir arz kaynağının olmaması.”
‘Bu kış müthiş bir kavga çıkacak'
Sıvılaştırılmış LNG tesisleri yapımından söz edilse de bunların uzun süre alacağını anımsatan Doğan'a göre ana sorun gaz yokluğu. Şu an kimsenin uzun vadeli kontrat da yapamadığını vurgulayan Doğan, bu kış Avrupa ve Uzakdoğu'nun gaz alımında kapışmasını beklerken, Türkiye gibi ülkelerin de zenginler arasında kalacaklarını belirtti:
“Burada ana problem bu, gaz yok. Yani Almanya sıvılaştırılmış LNG tesisi yapıyor, Yunanistan’a yapalım diyorlar. Tesisi yap da gazı nereden bulacaksın? Dünyada hacim belli, 1.5 ila 1.6 milyar metreküp LNG ticareti oluyor. Sen bunu 2’ye nasıl çıkaracaksın? Böyle bir sıvılaştırma tesisi yapman lazım, öyle bir tesis yok. O tesislere bugün başlasanız, en yakın Katar’da var, o da 2026’da gelecek, bu bugünden yarına olabilecek bir olay değil. Sıkıntı burada, insanlar bunu göremiyor. Uzun vadeli LNG kontratını zaten şu an kimse yapamıyor. Çünkü yok. Bu kış müthiş bir kavga çıkacak. Çünkü Uzakdoğu ile Avrupa fiyatta kapışacak. Uzakdoğu’nun da gaz ihtiyacı var. Sahalin’de de şu anda Japonların önüne Ruslar yeni kontratlar ve yeni fiyat yapısı koydular, onlar da müzakere ediyorlar. Çünkü Sahalin gemileri Almanya’ya el koyduğu tarihçesi var. O gemilere el koyunca onlar Shell ve Japonları dışarı bıraktı. Uzakdoğu’da da bir arz sıkıntısı var. Yüzde 10 etkili olmaz deniyor, çok ciddi etkisi olur. Sahalin’in ürettiği yüzde 10 bile ciddi anlamda fiyatlara etki yapar. Uzakdoğu fiyatları Avrupa fiyatlarını geçerse bu sefer LNG iyice Avrupa yerine Uzakdoğu’ya gider. Yani çok ciddi bir fiyat kapışması olacak. Bu arada bir de Türkiye var. Yani iki zengin taraf Japonya ve Almanya kapışıyor, arada da biz çıkıp bunlardan daha zengin olmamız lazım ki ellerinden mal kapalım. Bu pek mantıklı gözükmüyor."
'Bu su deposu değil'
Mehmet Doğan, gaz depolarının 'dolu olduğu' söylemlerinin yanlış anlaşılma yarattığına da dikkat çekerken, "İnsanlar zannediyor ki bizim bütün gazımız kesilse bile depolarla idare ederiz. Bu yanlış, bu su deposu değil" vurgusu yaptı. Türkiye'nin tüketim oranlarıyla gaz alımının kaçınılmazlığını anımsatan Doğan, bu fiyatların da zorlayıcılığına işaret etti. Doğan, "Burada siz gerçekten bu fiyatta gazı alıp ne üreteceksiniz, bunu da kim alabilecek? 4 bin dolarlarla üretilmiş bir deterjan pırlanta gibi olur, satmaya kıyamazsınız, saklarsınız” vurgusu yaptı:
"Depolama ile ilgili de şöyle bir yanlış anlaşılma var. Bizim depolarımız dolu deniyor. İnsanlar kafalarında şöyle bir şey oluşturdular. İnsanlar zannediyor ki bizim bütün gazımız kesilse bile depolarla idare ederiz. Bu yanlış, bu su deposu değil. Türkiye’nin 300 milyon gibi bir ihtiyacı var. Depolarınızın günlük verme kapasitesi 45 milyon. Sizin zaten toplam tüketiminizin ancak yüzde 15’ini karşılayabilecek bir rakam. Hiç gazınız gelmezse, depodan besleyeceğim derseniz ülkenin sadece yüzde 15’i gaz kullanabilir. O günlük olarak depolar gereken desteğini sağlayacak. Zaten depoların dolu olmasına göre bir hesap yapıyorum. Depolar dolu olsun, bütün uzun vadeli sözleşmeniz olsun. Bizim alacağımız rakam maksimum 220 milyon. 300 tükettiğiniz zaman 80’i dışarıdan bulmanız lazım. Onun için de para ödemeniz lazım. Müthiş bir fiyat kapışmasının ortasındasınız. 'Bunu satın almalı mıyız' bile soru işareti. Mısır, ‘Bu yüksek fiyatlarla halkın elektriğini keselim’ diyor, yani halk elektriksiz kalsın yeter ki bu doğalgazı satıp para kazanalım. Çünkü çok yüksek fiyatlar var. Burada siz gerçekten bu fiyatta gazı alıp ne üreteceksiniz, bunu da kim alabilecek? 4 bin dolarlardan üretilmiş bir deterjan pırlanta gibi olur, satmaya kıyamazsınız, saklarsınız.”