Rusya Federasyonu'nda siyaset bilimci ve filozof Aleksandr Dugin'in kızı Daria Dugina'nın 20 Ağustos'ta Moskova'da düzenlenen suikastla öldürülmesi yankı yarattı. Henüz 30 yaşındaki Dugina, babasıyla katıldıkları bir etkinlikten dönüşte aracına konulan bombanın uzaktan kumandayla patlatılmasıyla hayatını yitirirken, başka bir araca binmiş olan babasının mı asıl hedef olduğu tartışılıyor.
Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) soruşturmanın ardından suikastın arkasında Ukrayna istihbaratının bulunduğunu açıkladı. Failin 1979 doğumlu Ukrayna vatandaşı Natalya Vovk olduğu belirlenirken; Vovk'un kızı Sofya'yla Moskova'ya geldiği, Dugina ile aynı binada ev kiraladığı, hedefini Mini Cooper marka bir araçla takip ettiği ve suikastın ardından Pskov bölgesi üzerinden Estonya'ya kaçtığı kaydedildi. Kullanılan üç ayrı araç plakası da paylaşıldı.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zeleskiy'nin danışmanı Mihail Podolyak, suikastla ilgileri olduğunu yalanlarken, Ukrayna kanallarında neonazi bağlantılı şahısların suikastı üstlenen beyanları dikkat çekti. Profesyonelce yürütülmüş suikastın arkasında Batılı istihbarat servislerinin bulunup bulunmadığı da tartışılıyor.
Aleksandr Dugin, suikasti terör saldırısı olarak niteledi ve arkasında Ukrayna'daki Nazi rejiminin bulunduğundan emin olduğunu söyledi. Donbass'ta neonazi Azak Taburu'nun enkaza çevirdiği Azovstal tesisindeki çalışmaları dahil gazetecilik faaliyetleriyle tanınan Dugina'nın babasıyla birlikte daha önce tehditler aldıkları belirtiliyor. Daria Dugina, Ukrayna iç savaşının başladığı 2014'ten bu yana ABD, Britanya, AB ve Kanada'nın yaptırım listelerine alınmıştı.
Batı bloğunun Ukrayna üzerinden Rusya Federasyonu'na açtığı savaş ve Dugina suikastını ile ilgili gelişmeleri gazeteci-yazar Hasan Erel ile konuştuk.
'Dugina Ukrayna'daki FETÖ'cülerden söz etmişti'
Hasan Erel ‘e göre suikastın birkaç sebebi var; bunlardan birisi de Rusya Federasyonu'nda terör dalgası ve huzursuzluk yaratmak. Baba Dugin'in de hedef alınmış olabileceğini belirten Erel, suikastta hayatını yitiren Dugina'nın ise kısa süre önce Ukrayna'daki Gülen Cemaati mensuplarından söz ettiğini anımsattı:
“Bu suikastın birkaç sebebi olduğunu düşünüyorum. Öncelikli olarak Rusya içinde bir terör dalgası yaratarak huzursuzluk çıkarmak. Rusya’nın Batılı düşmanları şu anda açıkça bir düşman hukuku uyguluyorlar. 'Kurallara dayalı düzen' dedikleri, kendileri ne isterlerse onun hukuk kabul edileceği bir düzen istiyorlar. Tabii ki artık böyle bir dünya yok. Şimdi burada kızından önce Aleksandr Dugin hedef alınmıştı. Şans eseri son dakika kendi arabasıyla kızıyla beraber gitmekten vazgeçiyor. Kızı terör kurbanı oluyor. Kızı da aktif bir Avrasyacı. En son suikastten birkaç gün önce Ukrayna’daki FETÖ’cülerden söz etti. CIA bağlantılı bir başka tartışmacı Türklerden söz edince Dugina da ‘Onlar Türk değil FETÖ’cü, CIA uzantıları’ diye açıkça ismini koymuştu. O da yine hedefti ama asıl hedef babasıydı. Dugin Batı medyasında neden önemli? Bilmiyorlar. Türkiye'de de Batı medyasından takip ediyorlar. Batı’daki ana akım medya tamamen manipülatif çalışıyor. 'Savaş hukuku' dedik, medya da bunun içinde. Tam bir propaganda yoluyla çalışıyorlar, sosyal medya da buna dahil. İnternet ortamı da bir psikolojik savaş sahası haline geldi."
'Oyunun Amerikan kovboyluğu ya da İngiliz oyunu şeklinde devam edeceğini gösteriyor'
Erel, suikastın arkasında Britanya gizli servisi MI6'nın bulunduğu görüşünü aktardı. Ukrayna ve destekçilerinin Zaporijya nükleer santralini dahi hedef aldıklarını anımsatan Erel, son suikastla bu oyunun kirli biçimde oynanacağının işaretlerinin verildiğini dile getirdi:
"FSB, Ukrayna gizli servisinin yaptığını söylüyor, hemen ortaya çıkarılmış her türlü bilgi açıklandı. Estonya’ya kaçmış bu kadın. Ukrayna gizli servisinden ve hatta CIA'den önce asıl failin MI6, yani İngiliz gizli servisi olduğunu düşünüyorum. CIA de olabilir ama İngilizler, Rusların tarihsel olarak en azılı düşmanıdır. Ruslar geleneksel olarak Amerikalılardan nefret etmez ama İngilizlerden nefret eder. Bu çok ciddi bir psikolojik savaş unsuru. Ukrayna'nın Zaporijya nükleer santrali’ne saldırılarda bulunmasının yanında bu da oyunun artık kirli şekilde, kuralların dışında, tipik 'Amerikan kovboyluğu' ya da 'İngiliz oyunu' şeklinde devam edeceğini gösteriyor."
'Dugin Putin'in beyni değildir'
Aleksandr Dugin'in 'Putin'in beyni' diye sunulduğu ancak bunun doğru olmadığını, bir danışmanlık da yapmadığını belirten Hasan Erel, Dugin'in Rusya Federasyonu'nda Avrasyacılık fikriyatını temsil eden isimlerden birisi olduğunu kaydetti:
"Dugin, Putin’in beyni değildir, ruhani lideri de değildi. Ama Dugin, Rusya’daki Avrasyacılığın önde gelen isimlerinden birisi. Ama devlet ve siyaset sahasında Dugin çok ciddiye alınan biri de değil. Kanaat önderi rolü var. Bu fikri Rusya, Türkiye, İran veya Sırbistan’da yaymak, Batı emperyalizmine karşı bir Ortodoks-İslam dayanışması sağlamak, yeni Avrasyacılık fikriyatı oluşturmak açısından önemli bir isim. Hepimiz gazeteci olarak birkaç kitabını ya da yazısını okumuşuzdur. Putin’in danışmanı da değil, bir öğretim üyeliği var. Birtakım düşünce kuruluşlarında da önder konumu var. Tarikat önderlerine kanaat önderi diyorlar ama bence gerçek kanaat önderi olarak Dugin’i söyleyebiliriz. Yeni Avrasyacılığın inşa edilmesi, bunun da felsefi bir dille yapılması."
'Zapadnikin süngüsü düşerken Avrasyacıların öne çıkmasına karşı gözdağı olabilir'
Dugin'in neden şimdi hedef olduğunu sorgulayan Erel, buda Rusya'da Batıcı yani Zapatniki'nin süngüsünün düşmesinin etkili olabileceğini söyledi. Putin'in devlet başkanı olan dengeleri güden bir isim olduğu görüşündeki Erel, diğer yandan Avrasyacılığın etkisinin artması karşısında 'terör dahil' her yola başvurulabileceği mesajının verildiği değerlendirmesinde bulundu:
"Dugin önceden ciddiye alınmıyordu da neden şimdi hedef oldu? Rusya’da Batıcılar var, yani Zapatnikler, devletin güvenilir insanları yani Putin’in de içinde bulunduğu Siloviki var, bir de bazı düşünce kuruluşlarında Dugin'in de bulunduğu Avrasyacılar var. Avrasyacılarla Siloviki çok uzak değildi ama Ukrayna harekatı sonrası Dugin'in söyledikleri hayata geçiyormuş gibi bir görüntü oluştu. Putin artık o tarafı daha çok dinlemeye başlamış, Zapatniklerin süngüsü düşmüş bir siyasi manzara oluştu. Bence doğru da bir manzara. Artık özetle Batı ile bizim işimiz olmaz dediler. Ekonomist Sergey Glazyev var, öne çıkmaya başladı. Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullin’in görevden alınması gerektiğini söyledi. Glazyev’in Avrasya Ekonomi Birliği’nde önemli bir rolü de var. Milli paralarla ticaretin arkasındaki mimar isim. Avrasyacılığa, kamuculuğa yakın bir isim. Moskova’daki ağırlıkları artmaya başladı. Ama Merkez Bankası Başkanı, 300 milyar doları Batı’ya kaptırmasına rağmen koltuğunu korudu. Putin hemen onları dinlemeye başlamadı, yine bir devlet başkanı olarak dengeleri gözetiyor. Ama Rusya’nın genel siyasi yönelimine baktığımızda Avrasyacılar daha öne çıkmış durumda. Bu suikastın önemli bir sebebi de budur. Onlara gözdağı vermek. 'Ayağınızı denk alın', gibi bir mesaj da var. Bu Türkiye’deki Avrasyacılara da belki mesaj olabilir, 'terör dahil her türlü aracı kullanacağız’ demeye getiriyorlar."
'Amerika İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Nazileri bugünler için besleyip büyüttü'
Ukrayna ordusunun sahada durumunun iyi olmadığını belirten Erel, işin Rusya ve Donbass güçlerinin kontrolündeki Zaporijya nükleer santralini vurmaya vardırılmasına atıf yaptı. ABD'nin taa İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Nazileri bugünler için besleyip büyüttüğünü söyleyen Erel, Kiev'de iktidar yapılanların bu tür çılgınlıkları yapmaya çok meyilli olmalarının yarattığı tehdide dikkat çekti:
"Ukrayna’nın durum iyi değil, o yüzden nükleer santral hedef alınıyor. Ukrayna ordusunun nükleer santrali hedef seçmesi artık bir intihar saldırısı gibi. Çernobil gibi bir felaket ortaya çıksa, bu Ukrayna’nın nasıl çıkarına olabilir ki? İnsanlar bir daha orada yaşayamaz. Almanya da etkilenebilir. Böyle bir intihar blöfü yapmak zaten çılgınca. Ukrayna’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sürekli Amerika tarafından Sovyet zamanı bile korunmuş olan Naziler bugünler için beslenip büyütüldüler. Bu tür çılgınlıklar yapmaya çok meyilliler. İdeoloji olarak da çok uygunlar. IŞİD nasıl CIA’in aparatı olarak çalışıyorsa bunlar da aynı şekilde CIA ya da MI6’in aparatı olarak çalışıyorlar. Bu işi yapan kadın çocuğuyla gidiyor, Estonya’ya gitmiş. Hemen ertesi gün DNA’sına kadar ortaya çıkmış. Onun açısından da bence bu intihar saldırısı, açıkçası çok fazla yaşayacağını zannetmiyorum. Ruslar bunun intikamını alır. Bu tür terör saldırıları gayri nizami harp denilen belden aşağı hikayeler anlaşılıyor ki artacak.”