GÖRÜŞ

'ABD’nin hedefi çatışmayı nükleer sabotaj da dahil sürdürmek, Zelenskiy tek başına karar veremez'

Rusya’nın operasyonu 6. ayını bitirmek üzereyken Mayıs ayında Ukrayna tarafından askıya alınan heyet görüşmelerinin ardından henüz bir masa kurulamamış durumda. Bunun da ötesinde Zaporojye Nükleer Santrali’ne saldırıları devam ederken, siyaset bilimci Güzaltan Ukrayna’nın müzakereye ne kadar ‘hazır’ olduğunu Sputnik’e değerlendirdi.
Sitede oku
Rusya’nın Ukrayna’nın Donbass bölgesine yönelik başlattığı operasyon neredeyse 6. ayını doldurmak üzere. Ancak halihazırda iki ülke arasında geniş kapsamlı bir müzakere söz konusu değil. Ukrayna heyet üyelerinden birinin şaibeli bir şekilde ölü de bulunduğu görüşmeler, yine Ukrayna tarafının girişimi ile Mayıs ayında askıya alındı. Daha önce Türkiye, Belarus sınırı ve çevrimiçi olarak görüşen iki ülkenin heyetlerinden somut bir sonuç çıkmadı.
Öte yandan, Türkiye’nin heyet görüşmeleri sırasında büründüğü ‘kolaylaştırıcı’ rolü de devam ediyor. Rusya ve Ukrayna’nın ayrı ayrı imzaladığı tahıl koridoru anlaşmalarının ardından, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önce Rusya’ya daha sonra Ukrayna’ya ziyaretler gerçekleştirdi. Erdoğan ile Soçi’de bir araya gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tahıl koridorundaki rolünden ötürü teşekkür ederek “Size hem bunun için hem de Rus tarım ürünleri ve gübresinin dünya pazarlarına kesintisiz tedariki hususunda ‘paket karar’ alındığı için teşekkür etmek istiyorum” ifadelerini kullandı. İki lider ülkelerinin ilişkilerini bir adım öteye götürerek doğalgaz ödemelerini kısmen Rus rublesiyle yapılması konusunda anlaştıklarını da bildirdi.
Bu görüşmenin sonrasında uçakta yaptığı açıklamada da Rusya ve Ukrayna liderlerinin görüşmesinde ‘ev sahipliği’ vurgusu yapan Erdoğan, Ukrayna ziyaretinde de aynı konunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna ziyaretinde tahıl koridoru için kullanılan mekanizmanın ‘kalıcı barışa’ dönüşme imkanlarına olan inancına da değindi. Erdoğan “Mart ayında İstanbul'da şekillenen parametreler üzerinden müzakerelerin canlandırılmasının imkan dahilinde olduğuna inanıyorum. Bu hedefe yönelik olarak her türlü desteği vermeye tekrar kolaylaştırıcı veya arabulucu rolünü oynamaya hazırız” ifadelerini de kullandı.

Rusya ve Ukrayna arasında ‘Mart ayında şekillenen parametreler’ neydi?

29 Mart’ta İstanbul’da bir araya gelen Rusya ve Ukrayna heyetleri önemli kararların alındığı bir görüşme gerçekleştirdi. Buna göre, alınan kararlar ışığında Rusya Savunma Bakan Yardımcısı Aleksandr Fomin, Rusya ordusunun Ukrayna’nın başkenti Kiev ve ülkenin kuzeyindeki Çernigov kenti yakınlarında sürdürdüğü askeri operasyonları ciddi ölçüde azaltacağını belirtti. Rus askerlerine işkence edenlerin en sert biçimde cezalandırılacağının da güvencesini veren Ukrayna tarafı aynı zamanda NATO gibi askeri ittifaklar içinde yer almayacağını ve Kırım ile Donbass’ı güçle geri alma isteğinden vazgeçtiğini de vurguladı.
Öte yandan, bu görüşmenin hemen ardından tüm Rus birliklerinin 30 Mart’ta bölgeden ayrıldığı bir Buça provokasyonu gündemde yerini aldı. Bununla beraber, Batı medyası başta olmak üzere Rusya’ya yönelik büyük bir dezenformasyon kampanyası başlatıldı. Rusya’nın söz konusu iddiaların tartışılması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısı talep etti. Bu talep, İngiltere tarafından engellendi. Rusya tarafından ‘Rusya-Ukrayna barış görüşmelerini sabote etmek’ amacıyla yapıldığı söylenen Buça provokasyonu, Avrupa Birliği’nin Rusya’ya karşı 5. yaptırım paketinin nedeni olarak sunuldu.

Buça provokasyonunun ardından: Ukrayna Avrupa’nın en büyük nükleer santralini vuruyor

Mevcut durumda, Rusya’dan bir provokasyon uyarısı daha geliyor. Avrupa’nın en büyük ve en güçlü nükleer santrali olan Zaporojye’ye Ukrayna defalarca saldırıda bulundu. Bombardımanlar sonucu reaktörlerin çalışmasında bozulma olmasa da soğutma sistemi havuzlarında hasar oluştu, radyoaktif izotopların depolandığı yere yakın bölge de isabet aldı. Ukrayna ise Mart ayından bu yana Rus ordusunun koruması altında olan santrale Rus tarafının saldırı düzenlediğini iddia ediyor. Rusya lideri Putin, Ukrayna’nın santrale düzenlediği saldırıların ‘çok geniş topraklara yayılabilecek bir radyasyon sızıntısı ile sonuçlanabilecek büyük ölçekli bir felakete yol açabileceği' uyarısında bulunurken, santralin çalışanları uluslararası topluma Ukrayna ordusunun saldırılarını durdurma ve nükleer felaketi önleme çağrısı yaptı.
Ukrayna’nın müzakereye ne kadar ‘hazır’ olduğunu ve başta ABD olmak üzere Batı blokunun kriz üzerindeki etkilerini çalışmalarını Moskova RUDN Üniversitesi'nde sürdüren siyaset bilimci Onur Sinan Güzaltan, Sputnik’e değerlendirdi.

‘Ukrayna hükümeti üzerinde büyük bir ABD etkisi var, Zelenskiy istese de tek başına karar veremez’

Ukrayna’daki Zelenskiy yönetiminin ‘tek başına karar vermediğine’ dikkat çeken Güzaltan “Mevcut Ukrayna hükümeti üzerinde batılı ülkelerin, özellikle ABD’nin büyük etkisi var. Dolayısıyla Zelenskiy geçici bir normalleşme istese dahi tek başına karar verebileceği bir süreç değil. ABD’nin yaptığı hamlelerle Rusya ve Ukrayna arasındaki bu çatışmayı derinleştirmek ve daha uzun süreli bir döndürmek istediğini görüyoruz. Zaporojye Nükleer Santrali meselesinin de aslında ABD’nin kışkırtmalarıyla gündeme geldiğini düşünüyorum. Çünkü askeri olarak baktığınızda Ukrayna Rusya karşısında kaybediyor. ABD’nin bu kışkırtmayı yapmasının sebebi Avrupa ile Rusya arasındaki ilişkileri bozmaktı. Fakat Ukrayna kaybederse varolmayan bir çatışma üzerine tekrar Rusya ve Avrupa arasında bir normalleşme başlayacak. ABD aslında işi nükleere kadar getirerek bu çatışmayı derinleştirmek, nükleer bir boyut katmak istiyor” dedi.

‘ABD, Zaporojye Nükleer Santrali’nde Rusya’nın üzerine yıkabileceği bir provokasyon planlıyor’

Türkiye’nin ‘normalleştirme’ rolüne işaret eden Güzaltan, iki ülke arasındaki görüşmelerin ardından yapılan provokasyonlara vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin inisiyatifiyle İstanbul’da iki ülkenin bir araya gelmesinin hemen ardından Buça provokasyonu yapıldı. Şimdi de bu nükleer meselesi tekrar gündeme sokuldu. Rusya bunu boşa çıkartmak için, Putin akıllı bir hamle yaptı, santralde kontrolde bulunmaları için Birleşmiş Milletler’i davet etti. Çünkü çok açık ve net bir şekilde santralde provokasyon bekliyorlar. ABD orada Rusya’nın üzerine yıkacakları bir provokasyon planlıyor. Dolayısıyla Zelenskiy kabul etse bile, onun ipini tutan kuvvetler, yani çok açık bir şekilde ABD, Rusya ve Ukrayna arasında geçici bir ateşkese izin vereceğini sanmıyorum. Baltalayacak yeni hamlelere girişeceklerdir. Zaten Ukrayna’nın Kırım’a saldırı düzenlediği haberleri de geliyor. ABD savaşı derinleştirmek ve uzatmak için elinden geleni yapacaktır. Önümüzdeki dönem de nükleer de dahil olmak üzere pek çok kışkırtmaya şahit olabiliriz.”

‘ABD çatışmayı nükleer sabotaj da dahil olmak üzere sonuna kadar sürdürme hedefinde’

Ukrayna krizinin ‘kaybedeni’ olarak Avrupa’yı gördüğünü söyleyen Güzaltan “Avrupa siyasi elitinin aldığı kararlar nedeniyle bugün bu savaşın kaybedeni Ukrayna ile beraber Avrupa oldu. Zaten ABD’nin bu çatışmayı çıkarmasındaki temel amaç Rusya ve Avrupa arasındaki bağları kesmekti. Kısmi olarak da başarılı oldu. Ancak İngiltere’de, İtalya’da, Bulgaristan’da hükümetler devrildi. Almanya’da daha geçen gün şansölye yuhalanıyordu, anketlerde partisi üçüncü sıraya geriledi. Fransa’da sistem kilitlendi, Macron’un partisi meclis çoğunluğunu kaybetti. Avrupa siyasi eliti ABD’nin peşine takılmanın bedelini ödüyor zaten. ABD’nin Atlantik cephesinin bir arada tutma hedefinin peşinden Avrupa siyasi eliti hamleler yaptı ancak bugün sürdürülemez hale geldi. Avrupa’daki ekonomik durumla beraber, biraz klişe olacak ama onlar için kış çok zor geçecek. Önümüzdeki dönemde Avrupa’da iktidar değişiklikleri, halk hareketleri hiç şaşırtıcı olmayacak. Avrupa’nın kaderi açısından Rusya’nın hamleleri ve iktidara gelecekler belirleyici olacak. Ama şu konuda ısrarcıyım; ABD çatışmayı sonuna kadar, nükleer sabotaj da dahil olmak üzere sürdürme hedefinde. Hatta belki Rusya’yı taktik nükleer silah kullanmaya zorlayacak aşamaya getirecek kadar kışkırtacak, çatışmayı derinleştirmeye çalışacak” dedi ve ekledi:

‘Asya ile Avrupa’nın birleşebileceği tüm alanlar ABD tarafından dinamitlenmeye çalışılıyor’

“Nükleer sabotajlar üzerinden, santral hadisesinde olduğu gibi, ABD’nin bu çatışmayı bir üst seviyeye çıkartmak için her türlü kışkırtmayı yapacağı kanaatindeyim. Çünkü ABD artık Avrupa’yı kaybetme noktasında. Rusya-Ukrayna çatışması, Tayvan provokasyonu ve Yunanistan hükümetinin Türkiye’ye yönelik kışkırtmaları birbirine benziyor aslında. Bu üçüne baktığımızda çok net bir şekilde şunu görüyoruz; Asya ile Avrupa’nın birleşebileceği tüm alanlar ABD tarafından dinamitlenmeye çalışılıyor. Dünyayı tekrar Batı ve Doğu çatışmasına, kutuplaştırmasına hapsetmek istiyor. Doğmakta olan çok kutuplu dünyayı, Asya ve Avrupa arasındaki işbirliği imkanlarını boğup Avrupa’yı tekrar kendine mahkum edip, dünyayı Atlantik ve iki kutup çatışmasına mahkum etmek ABD’nin uzun vadeli bir hedefi.”
Yorum yaz