Batı bloku, Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlarına devam ederken, Türkiye ile Rusya’nın ticari ilişkileri gelişmeye devam ediyor. Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre, 2022’nin Ocak-Temmuz ayları arasında Türkiye ile Rusya’nın ticaret hacmi 35 milyar doları aştı. Bu şekilde Türkiye ve Rusya 2021’in ticari hacmini geçmiş bulunuyor. Öte yandan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Soçi buluşmasından önemli bir ticari karar da çıktı. Buna göre, Rus ve Türk lider doğalgaz ödemelerinde kısmen Rus rublesi kullanmaya karar verdi.
Öte yandan Rusya’ya karşı 7 ‘paket’ yaptırım açıklayan ve doğalgaz tüketiminin yüzde 15 oranında kısıtlanması konusunda pek çok muafiyetle, zar zor karara varan Avrupa Birliği ülkeleri, Ankara’nın Moskova ile ilişkileri konusunda bir ‘açıklama’ talep etti. Financial Times’ın aktardığı haberde iki ülkenin ticari cirosunun büyümesi Brüksel’de ‘öfkeyle’ karşılandı. İsmi açıklanmayan bir AB yetkilisi, gazeteye verdiği demeçte, "Bu sağlıklı değil, AB tarafından pek hoş karşılanmıyor ve öfkeye sebep oluyor" ifadelerini kullandı. Avrupa’nın iki yüzlü tutumunu ve Türkiye-Rusya ticari ilişkilerini ekonomi yazarı Recep Erçin, Sputnik’e değerlendirdi.
‘Avrupa Birliği’nin rahatsızlığı göstermelik, gerçekten rahatsız olsalardı Rusya’dan doğalgaz almazlardı’
AB’nin Türkiye ile Rusya arasındaki ticari faaliyetlerin gelişme göstermesinden duyduğu rahatsızlığı ‘göstermelik’ olarak tanımlayan Erçin “Avrupa Birliği, ABD’nin ‘gazlamasıyla’, teşvik etmesiyle birlikte Rusya’ya karşı yaptırım uyguluyor ancak Türkiye yaptırımlara katılmayacağını ve iki ülke de komşusu olduğu için taraf olmadığını belirtiyor. Avrupa Birliği’nin bundan rahatsızlık duyması göstermelik. Avrupa bundan gerçek anlamda bir rahatsızlık duyuyor olsaydı, doğalgaz almazdı. Doğalgaz alımına devam ediyor, belli noktalarda Türkiye üzerinden ticareti de sürüyor. Avrupa Birliği’ne ait firmalar Türkiye’yi transit ülke olarak kullanıp Rusya’ya mal satmayı sürdürüyorlar. Keza Rusya’ya yönelik Körfez üzerinden para trafiğinin döndüğü de biliniyor. Gerçek anlamda böyle bir rahatsızlıkları, Rusya’ya karşı ciddi anlamda bir yaptırım kararları olsaydı bunu çok daha sert bir şekilde uygularlardı. Türkiye’yi de bu göstermelik yaptırımları uygulamaya davet ederek ülkenin ekonomisini zora bırakma, kendi hinterlandından çıkmasını engellemek, Avrupa pazarına muhtaç, sadece Avrupa değer zincirine bağlı kalsın istiyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Avrupa Birliği’ndeki yöneticiler Avrupa halkı lehine değil, aleyhine kararlar alıyor’
Avrupa’nın amacının Türkiye ile Rusya’nın ekonomik entegrasyonunun önüne geçmek olduğunu belirten Erçin “Fakat ben bunların ciddi boyutlarda olduğunu düşünmüyorum. Özellikle Avrupa medyası Amerikan emperyalizminin güdümünde yayınlar yapıyor. Bakarsanız, Fransa'nın ikinci büyük partisinin cumhurbaşkanı adayı Le Pen çıkıp ‘Rusya’ya diz çöktüremediniz, bundan en çok Avrupa zarar görüyor, Rusya’ya yaptırımların bize zararı var’ diyebiliyor. Avrupa’daki güçlü liderler bu yönde karar alırken, Avrupa Komisyonu ve Birliği mekanizması içerisindeki bir takım memurlar ki hiçbirinin seçilerek geldiği ifade edilemez, Atlantik cephesinden ve çoğu zaman Avrupa halklarının da aleyhine kararlar alabiliyorlar. Avrupa Birliği’ndeki yöneticiler Avrupa halkı lehine değil, aleyhine kararlar alıyor. Onların Türkiye aleyhine açıklamalar yapması da Amerikan güdümündeki medyanın da bu tarz yayınlar yapması da son derece normal. Propagandist ancak gerçekte karşılığı yok. Avrupa’da bugün sandık koyun ‘Türkiye ile Rusya ilişkilerini geliştirmeli mi’ ya da ‘Avrupa Rusya’ya sert yaptırım uygulamalı mı’ diye, sonucu hep beraber görelim” dedi.
‘Türkiye ile Rusya arasında rublenin kullanılmasına yönelik anlaşmanın oldukça ciddi olduğuna dair bilgiler geliyor’
Rusya ile ticaretin 2021’e göre artış göstermesinde enerji fiyatlarındaki yükselmenin de etkisi olduğunu söyleyen Erçin “Son birkaç ayda da Rusya’dan petrol alımında ciddi bir artış görülüyor. Rusya’dan indirimli petrol alındığına dair bir takım rivayetler var. Bunlar teyit edilmemiş bilgiler olduğu için rivayet diyorum ama var. Türkiye petrolün önemli bir kısmını ağırlıklı bir şekilde Rusya’dan almaya başladı son birkaç aydır. Rusya’nın da burada Türkiye’ye indirim yaptığı görülüyor. Nitekim Sayın Putin ile Sayın Erdoğan’ın arasında Soçi’de yapılan görüşmeden sonra da ruble ile ticaretin artırılması konuşuldu. Benim Ankara kaynaklarım, önemli bir oranda hem indirim alındığını hem de rublenin önemli oranda kullanılacağına dair bilgi verdiler. Kayda değer olduğunu söyleyebilirim, nispi ve göstermelik bir oran değil. Hakikaten ciddi bir anlaşma söz konusu” diye konuştu ve ekledi:
“Türkiye’nin de Rusya’ya ihracatı artıyor. Özellikle Ukrayna krizi ile beraber birkaç ay ivmede düşüş olmuştu fakat Mayıs’tan bu yana toparlanma görüyoruz. Son aylarda da bu devam ediyor. Rus turistlerin gelmesi ve MIR sistemi ile ödeme konuları var. Türkiye ile iş yapan Rus vatandaşların banka hesabı açıp ticaretlerin bu şekilde sürdürmeleri söz konusu. Geçen hafta Rusya’nın e-ticaret devi Ozon Türkiye’de faaliyetlere başladı. Türk tedarikçilerin Rusya’ya e-ticaret yoluyla mal göndermesi için girişimlerde bulundu. Sisteme nasıl dahil olacaklarına dair bir sunum yaptı. Eylül’de daha geniş katılımlı bir e-ticaret sempozyumu düzenlemeyi planladıklarını öğrendim.”
‘Akkuyu ve S-400’ler iki ülkelerin dostluğu ve işbirliğinin bir nişanesi, Türkiye’nin imalat ve üretim gücüyle Rusya’nın yanında olması gerekiyor’
“Rusya Türkiye’ye, Türkiye’de Rusya’ya muhtaç, bu iki ülke birbirini entegre eden ülkeler” ifadelerini kullanan Erçin “Rusya’nın Avrupa’dan çekilen sanayi firmalarını dikkate alarak, Türkiye’nin burada imalat ve üretim gücüyle Rusya’nın yanında olması gerekiyor. Oradaki bir takım tesisleri devralması, Ruslarla birlikte ortak girişimlerde bulunması lazım. İki ülkenin önemli işbirliklerinin nişanesi olarak Akkuyu Nükleer Santrali’ni görebiliriz. Bu konuda özellikle Fetullahçı Terör Örgütü’nün Amerika’dan yaptığı aleyhte yayınlar var. İşleyişte yaşanan bir takım sorunları çok büyük meselelermiş, anlaşmazlıklarmış gibi sunmaya çalışıyorlar. Bu konuda hem Rus tarafının hem de Türkiye Enerji Bakanlığı’nın bu işi sahiplenerek kamuoyunu doğru bilgilendirmesi gerekiyor. Çünkü Akkuyu Nükleer Santrali, S-400’ler gibi iki ülkenin dostluğu ve işbirliğinin önemli bir nişanesi” dedi.
‘Her iki ülke de milli paralarla ticaret konusunda ısrarcı olursa, ticaret ve entegrasyon artacaktır’
Türkiye ve Rusya ilişkilerinin daha da gelişeceğine işaret eden Erçin “Her iki ülke de eğer milli paralarla ticaret konusunu sürdürüp, geri adım atmazlarsa ticareti ve entegrasyonu daha da artacaktır. Burada Türkiye açısından şöyle bir risk mevcut; Rusya eski bir teknolojiye sahip. Önce Avrupa daha sonra da Çin’e pazar olma yolunda. Rusya maalesef küresel değer zincirinde önemli bir halka değil, önemli bir enerji tedarikçisi olmasına rağmen. Türkiye ise küresel değer zincirinde önemli bir ülke. Çünkü doğu ile batı arasında özellikle Avrupa entegrasyonuyla iş yapan ve Avrupa değer zincirine bağlı kaldığı için bu şekilde. Türkiye Rusya’ya özel bir strateji izleyerek, özel bir politika belirleyerek mevcut sanayi şirketlerinin Avrupa ile entegrasyonu devam ederken, yan şirketlerle Rusya’ya ayrı bir tedarik mekanizması kurması gerekli. Mevcut Avrupa ile iş yapan şirketler dışında, Rusya’ya özel çalışan bir imalat mekanizması kurabilirse, dünya çapında oluşan birikimi de buraya aktararak ve böylece Rusya’nın gelişmesini, dünyadan kopmamasını sağlayabilir” diye konuştu.
‘Rusya Türkiye ve Çin kapılarını açık tutmaya devam edecektir’
Çin’in de Rusya’nın önemli bir destekçisi olduğunu vurgulayan Erçin “Rusya’nın dünyadan kopması ihtimali yüksek değil. Çünkü Çin önemli bir destekçisi. İş adamları ile konuştuğumuzda ‘bu yaptırımlar sürecinde Rusya’nın iki kapısı var, biri Çin diğeri Türkiye’ diyorlar. Rusya bu iki kapıyı Rusya açık tutmaya devam edecektir. Bu iki ülke de bu kapının açık kalması için Rusya ile entegrasyonunu farklı bir modelle sürdürmeye devam edecektir. Bu yönde niyetler olduğunu görüyoruz. Bu başarılabilirse çok ciddi şekilde bir ivmelenme olacaktır. Çünkü bugüne kadar Avrupa Rusya’yı sadece pazar olarak gördü, know-how transferi yapmadı” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin ulusal para birimleriyle ticaret hamlesinin 2018’de Çin ile yapılan SWAP anlaşmasıyla başladığını söyleyen Erçin, ülkeler arasındaki ticaretin olabildiği kadar dövizden arındırılıp riskin sıfırlanması gerektiği görüşünde.