Basında çıkan haberlere göre, Türkiye-Ermenistan müzakerelerinin yeni turu, iki ülke arasında güven inşa edecek bir mekanizmanın oluşmasına yol açabilir.
Rusya Bilimler Akademisi'ne bağlı Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Araştırma Enstitüsü (IMEMO) Sovyet Sonrası Araştırmalar Merkezi uzmanı Stanislav Pritçin, Ankara ve Erivan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi bağlamında Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan'ın ortak beyanında belirtilen bölgesel barış ve istikrarın temellerinin gözetilmesinin önemine dikkat çekti.
Pritçin “Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi sürecinin seyri büyük ölçüde 9-10 Kasım 2020 tarihli Rusya-Ermenistan-Azerbaycan anlaşmalarının uygulanma niteliğine bağlıdır. Türkiye, Azerbaycan'ın müttefiki olarak, Ermeni yönünde tüm çabalarını mümkün olduğunca onunla koordine etmeye çalışıyor. Bu durum, Ermenistan'ı Azerbaycan ile diyalog bağlamında daha uyumlu hale getirmek de dahil olmak üzere, Ermenistan üzerinde ek bir baskı aracı olarak kullanılıyor. Ancak bu her zaman beklenen etkiyi vermez. Ayrıca, Karabağ'da yaşanan son olayların da kısmen gösterdiği gibi, durum bazen tam tersi yönde de gelişebiliyor” ifadelerini kullandı.
Pritçin, Ankara ile Erivan arasında bir güven inşa mekanizması oluşmasının teorik olarak mümkün olduğunu, ancak bunun için bölgesel jeopolitikte koşulların elverişli olması gerektiğine vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buna göre, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşme sürecinin Erivan ve Bakü arasında Rus arabuluculuğu ile varılan anlaşmalar dikkate alınarak ilerlemesi önemlidir. Dolayısıyla Ankara ile Erivan arasında bir güven inşa mekanizmasının oluşturulması teorik olarak mümkün. Ancak pratikte bu kaçınılmaz olarak Ermenistan ve Azerbaycan'ın sınır müzakere süreci, barış anlaşması ve Karabağ'ın statüsüyle bağlantılı olacaktır. Müzakereler, kullanımı ancak bölgesel jeopolitikte elverişli koşullar sağlandığında mümkün olan teknik bir araçtır.”