ANKARA FARKI

Prof. Dr. Metin Feyzioğlu: Tahran ve Soçi Zirvesi sonrası provokasyonlar arttı

Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, “Türkiye kararlı, güçlü bir iradeyle kendi yolunda yürümeye devam ettikçe, ‘Önceliğim milli menfaatimdir’ dediği sürece bu provokasyonlarla karşılaşacağız” dedi.
Sitede oku
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programına konuk olan Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Millet İttifakı’nın adaylık tartışmasını, artan provokasyonları, Türkiye ve dünyada yaşanan güncel gelişmeleri değerlendirdi.

‘Devlete zarar veren hiçbir hareketin arkasında olamayız’

Tahran Zirvesi'nden sonra gerçekleştirilen Zaho saldırısı, KPSS skandalı, Cemevlerine saldırı gibi güncel gelişmelerle ilgili değerlendirmeler yapan Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, "Bu saldırıların kime yaradığına bakmak lazım" dedi. Feyzioğlu şunları kaydetti:

“Bu saldırıların iktidara yaramadığı açık. Doludizgin seçime gidiliyor. Ben meşru bir yapının bu saldırının arkasında olduğunu asla iddia etmiyorum. Ama Türkiye’nin içten çökertilmesini isteyen terör örgütleri ile daim bir mücadelemiz olduğu bir gerçek. Bunun içinde PKK olduğu gibi DHKP-C var, FETÖ var, bunların türevleri de var. Dolayısıyla devlete yönelik operasyonları, devletin çökertilmesini, zayıf gösterilmesini ve devletin halkla karşı karşıya getirilmesini isteyen mebzul miktarda yasa dışı yapılanma Türkiye’de mevcut. Meşru siyaset yapanların düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışını kesinlikle uygulamaması ayrı bir zorunluluk. Çünkü devletin çatısını çökertirseniz altında meşru olan her şey kalır. Cemevlerine saldırı devletle halkımızın bir kısmını, Alevi vatandaşlarımızı karşı karşıya getirme stratejisidir. Hemen yine bot hesaplardan saldırı başladı ve orada siyasi partilerle devleti iç içe geçirme, karıştırma, siyasi iktidarla devleti bir tutma ve dolayısıyla seçimde de devlet karşıtlığı üzerinden bir gruba prim yaptırma, muhalefet cephesine prim yaptırma var. Muhalefet cephesinin isteğiyle oluyor demiyorum ama muhalefet cephesine prim yaptırma kaygısıyla gerçekleşiyor. Bu terör örgütlerinin her türlü eylemini elimizin tersiyle itmemiz lazım. Bana yarıyor ya da rakibime zarar veriyor düşüncesiyle devlete zarar veren hiçbir hareketin arkasında olamayız.”

‘Türkiye 150 yılını şekillendirecek bir yol ayrımında’

Uluslararası arenada 'Türkiye’nin milli menfaatlerinin arkasında durulması gerektiğini' ve 'bunun her kesim tarafından yapılması gerektiğinin' altını çizen Feyzioğlu, şöyle devam etti:

“Türkiye kararlı, güçlü bir iradeyle kendi yolunda yürümeye devam ettikçe, önceliği milli menfaatimdir dediği sürece bunlarla karşılaşacağız. Türkiye 100-150 yılını şekillendirecek bir yol ayrımına geldi. Ya başkalarının milli menfaatlerine aracı olacağız ya da kendi milli menfaatlerimizi yükselteceğiz ve onların arkasında dimdik duracağız. Bu da Türkiye’nin şu an izlediği dış politikanın devam etmesini gerektiriyor. Elbette Batı ile, Avrupa ile, ABD ile çok eski ilişkilerimiz vardır. Fakat bölgede Rusya ve İran ile komşuluğumuz Avrupa devletlerinin ve ABD’nin kurulmasından yüzlerce yıl öteye gider. O devletler dünyada var değilken bizim bu bölgede varlığımız söz konusudur, Rusya ile ilişkimiz söz konusudur, İran ile ilişkimiz vardır ve çıkarların da ortak olduğunun altını çizmemiz ve bu görüşmelerle ki doğru yapılmaktadır teyit etmemiz lazımdır.”

‘Libya’da asker bulundurmamız ABD’yi rahatsız eder’

Libya tezkeresine CHP’nin ‘Hayır’ oyu vermesinin Türkiye’nin milli menfaatleri ile uyuşmadığını ifade eden Feyzioğlu, “Meşru Libya hükümetinin orada ayakta kalmasını sağlayan Türkiye, o meşru hükümetle Akdeniz’in doğal gaz bulunacak alanlarını belirleme anlaşmasını yapan Türkiye. Muhalefet partimiz iktidar olma iddiasında değil mi? Tezkereye ‘Hayır’ diyor, yani ‘Sen burada asker bulunduramazsın’ diyor. Dolayısıyla ‘Bu anlaşmayı imzalayamazsın’ diyor, ‘Doğu Akdeniz’deki haklarını ABD ve Avrupa öncülüğündeki emperyal güçlere devredeceksin’ diyor. Libya’da asker bulundurulmasına hayır demesinin birisi bana izahını versin. Libya’da bizim doğal gaz yataklarımızı korumak için askeri güç bulundurmamızın rahatsız ettiği kimdir? ABD’dir, Batılı güçlerdir. O zaman sen buna ‘Hayır’ diyerek oy almıyorsun, mesaj gönderiyorsun. ‘Ben Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yataklarından vazgeçeceğim, hayır oyumla bunu size ispatlıyorum’ diyor. Mesele bu. CHP’nin maalesef çok önemli isimleri Mavi Vatan zırvalığı derken, bir tarafta da Türkiye Cumhuriyeti Devleti refleksiyle Mavi Vatan’a sahip çıkma mücadelesi veriliyor, ben o mücadelenin neferiyim işte” dedi.

‘HDP’nin vize verdiği isim aday olacaktır’

Millet İttifakı’nın adayının kim olacağı tartışmaları ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Feyzioğlu, şunları söyledi:

Kandil’in talimatıyla HDP kime ‘Evet’ derse o olacak. Çünkü ana muhalefet partisinin üst yönetimi popülizm kaygısıyla bile değil, Türkiye’nin en temel dış politika hamlelerinde ‘Hayır’ diyor mu, demiyor mu? Türkiye’nin Tahıl Koridoru Anlaşması'na burun kıvırmalar, Türkiye’nin aracılığına burun kıvırmalar neden? Çünkü Türkiye’yi o etkili konumda görmekten gurur duymak yerine, ‘Eyvah’ diyorlar. Benim içerlediğim; Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş olmakla haklı olarak övünmesi gereken bir siyasi partinin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinde yer alan ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesini somut olarak dünyanın yaşadığı bu krizde hayata geçiren bir büyük hamleye burnunu kıvırmasıdır. HDP kendi adayını çıkarsa bile bu biz HDP ile yol yürümüyoruz demek için çıkartılacaktır. Seçimin 2. tura kalması halinde HDP’nin zaten güle oynaya oy vereceği bir aday üzerinde önceden anlaşmış olacaklardır.”

‘Milli mesele söz konusu olduğunda birleşmek gerekir’

HDP’nin arkasındaki gücün ABD olduğunu söyleyen Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, siyasi partilerin milli duruş sergilemesi gerektiğini söyledi. Feyzioğlu, şöyle devam etti:

“Kandil’e kim silahını veriyorsa, Kandil’e kim korumasını sağlıyorsa, uydu desteği, hava desteği, hava koruması kim veriyorsa dolayısıyla sen şunu iste, şunu isteme diyeceklerdir, bu kesin. Devletler başka devletlerin özgür iradeleriyle kendi milli menfaatlerini yükseltmesini ve savunmasını istemeyebilirler, bunu anlayabilirim. Kabul ederim demiyorum, anlayabilirim. Buna izin vermemek de müdahale edilen, hedefe konulan devlete ve o devletin milletine aittir. O milletin parçalarının oluşturduğu siyasi partilerin bu sebeple milli duruş sergilemesi gerekir. Kıran kırana günlük siyaset yapacaksınız, kıran kırana birbirinizi tabii ki eleştireceksiniz. Eleştiri olmadan, muhalefet olmadan doğru, haklı bir iktidar zaten icra edilemez. Olması gereken, demokratik süreç zaten budur. Ama milli bir mesele söz konusu olduğunda Fransa, Almanya, Amerika nasıl birleşiyorsa burada da milli mesele söz konusu olduğunda birleşmek gerekir. Ben HDP diyeyim, siz arkasındaki gücü zaten anlayabilirsiniz.”

‘FETÖ, Mehmet Ali Çelebi’ye bedel ödetti’

CHP’den istifa ettikten sonra Memleket Partisi’ne katılan, daha sonra Bağımsız Milletvekili olan Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye geçeceği iddiaları hakkında konuşan Feyzioğlu, şunları kaydetti:

Mehmet Ali Çelebi teğmenken FETÖ kumpasıyla Silivri’de çok uzun süre hapis yatırılmış ve FETÖ tarafından başı ezilmek istenmiş genç bir Türk Subayı idi. Silivri’deki savunması, orada nice generaller varken kendisini rütbesiz general sınıfına yükseltmiştir ve hepimizin içini titreten, gözyaşlarımızı sular seller haline getiren savunmalar yapmıştır, savunma değil manifestolar okumuştur. O tarihte maalesef CHP Silivri’deki kumpas davalara inanılmayacak kadar mesafeli, biz uzak duralım denmekte. Ne zaman bizler, sizler, Türkiye’nin milli duruşu besbelli önemli kişileri, sivil toplum örgütleri bu kumpas davalarının ne olduğunu kitlelere anlatabildik, Türkiye milletinin sağduyusu ‘Burada başka bir operasyon var’ı gördü ve burada yargılanan insanların kim olduğunu anladıktan sonra sahiplendi, o zaman CHP mecbur kaldı ve kerhen işin ucundan tuttu. O dönemde Mehmet Ali Çelebi devleşti. Şimdi orada bir bedel ödedi Çelebi ve ona bu bedeli FETÖ ödetti.CHP Genel Başkanı KHK ihracı mağdurlarının tamamını devletin kadrolarına alacağız demesi ne demek biliyor musunuz? Çelebi’yi içeri atan FETÖ’cü polisleri, bizim kelle koltukta, göğsümüzü siper ederek mücadele ettiğimiz FETÖ’cü hakimleri tekrar göreve başlatacağız demektir. Çelebi’ye linç kampanyasının geliştiricileri de FETÖ botları oldu.

GÖRÜŞ
‘Soçi zirvesi, Türkiye ve Rusya için tehdit olan ABD’nin hegemonyasına adeta bir ket vurmuştur’
Yorum yaz