GÖRÜŞ

‘Soçi zirvesi, Türkiye ve Rusya için tehdit olan ABD’nin hegemonyasına adeta bir ket vurmuştur’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Soçi buluşması iki ülkenin ilişkilerini geliştirmeye yönelik önemli kararlara ev sahipliği yaptı. Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, “İki liderin görüşmesi ABD’nin hegemonyası ve bölgesel politikalarına adeta bir ket vurmuştur” değerlendirmesinde bulundu.
Sitede oku
İki liderin 19 Temmuz’da Tahran’da bir araya gelmesinin üzerinden henüz 17 gün geçmişken gerçekleştirilen Soçi zirvesinin ardından yayınlanan ortak bildiride iki ülke arasındaki birçok alandaki işbirliğinin güçlendirilmesine karar verildiği aktarıldı. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine vurgu yapıldı. Liderler, Türkiye-Rusya Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin müteakip toplantısının Türkiye’de gerçekleştirilmesi üzerinde de anlaştılar.
Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak ise Putin ve Erdoğan’ın iki liderin doğalgaz ödemelerini kısmen Rus rublesi yapılması konusunda anlaştıklarını bildirdi. Novak ayrıca Türkiye Ticaret Bakanı Mehmet Muş ile Türkiye-Rusya arasında Ekonomik İş Birliği Mutabakat Zabtı’nı imzaladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önemli mesajlar

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 saat süren görüşmenin ardından Türkiye dönüşünde gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.
“Sayın Putin’le tesis ettiğimiz karşılıklı güven ve saygıya dayalı ortak anlayış, ilişkilerimizin teminatıdır. Mevcut şartlar altında önemli olan; ilişkilerimizi ortak çıkarlarımız temelinde ve uluslararası sistem içinde sürdürmek, ileri götürmektir” diyen Erdoğan’ın çeşitli başlıklarda vurguları şöyle oldu:
(Türkiye’nin olası Suriye operasyonu) “Sayın Putin konuyla ilgili Türkiye’ye yönelik adil bir yaklaşım sürdürüyor. Terörle mücadele noktasında her zaman yanımızda olacağını özellikle de ifade ediyor. Burada şunu bize ima ediyor; ‘Mümkün olduğunca bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur’ gibi bir yaklaşımı var. Biz de diyoruz ki, şu anda bizim istihbarat örgütümüz Suriye istihbaratıyla zaten bu konuları yürütüyor ama bütün mesele netice almak. Eğer istihbaratımız, Suriye istihbaratıyla bu çalışmayı yürütürken, buna rağmen hala orada terör örgütleri fellik fellik at oynatıyorsa bu konuda bize destek vermeniz gerekiyor diyoruz. Bu konuda da mutabakatımız var.”
(Akkuyu Nükleer Santrali) “Akkuyu’nun ilk reaktörünü 2023 yılında hizmete alma hedefimiz sürüyor. önümüzdeki hafta Mersin Taşucu’nda Abdülhamit Han sondaj gemimizi uğurlamaya gittiğimde aynı gün oradan Akkuyu’ya geçeceğim. Akkuyu’daki çalışmaları yerinde, bizzat heyetimle beraber izleyeceğim. Ondan sonra da Sayın Putin’e oradaki gelinen durumu aktaracağım, söyleyeceğim. Ona göre de yol haritamızı belirleyelim diyeceğim. Yani onlar da bir defa kesinlikle süreci durdurmak gibi bir şeyi kabul etmiyorlar.”
(Yerel paralarla ticaret) “Soçi ziyaretinin bir güzel tarafı da şu oldu; Sayın Putin’le ruble üzerinde mutabık kaldık. Ruble noktasında bu alışverişlerimizi yapacağımız için o da tabii Türkiye-Rusya arasında mali noktada ayrı bir güç kaynağı olarak Rusya’ya ve Türkiye’ye inşallah kazandıracak. Bir de Rusya’nın Mir kartı var. Şu anda bizim beş bankamız bunun üzerinden çalışmalarını sürdürüyor. Burada da çok ciddi gelişmeler var. Bu da tabi Rusya’dan gelen turistleri çok çok rahatlatan bir süreç. Onlarla alışverişini, otel ödemelerini yapabiliyorlar. Bu da tabi hem onlar için hem bizim için çok çok rahatlatıcı bir sistem. Bu ziyaretimizde Rusya Merkez Bankası Başkanı ile bizim Merkez Bankası Başkanımız da görüşmelerini yaptılar.”
(Şangay İşbirliği Örgütü) “Eylül ayında Şanghay Beşlisi, Özbekistan’da toplanacak. Görüşmemizde Sayın Putin de rica etti; nasip olursa biz de inşallah oradaki toplantıya katılacağız. Şanghay Beşlisi’nin gerek üyeleri gerek gözlemci ya da diyalog ortağı olarak oraya katılacak olanlarla biz de beraber olalım diyoruz. Örneğin Çin geliyor, öbür tarafta Suud gelecek, Katar gelecek. Orada onlarla bir arada olmayı hedefliyoruz. Şu anda fevkalade bir durum olmazsa inşallah ben de oraya katılacağım.”

‘Soçi zirvesi ABD’ye ‘dur’ diyebilecek bir toplantıdır’

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in Soçi buluşmasını Sputnik’e değerlendiren Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, Türkiye’nin Rusya’ya karşı yaptırım uygulamayan tek NATO üyesi olduğunu belirterek iki ülke ilişkilerinin geldiği seviyeye dair şunları söyledi:
“Türkiye’nin aldığı pozisyon Rusya için bir nefes alma niteliğindedir. Türkiye’nin hava sahasının Rusya’ya açık olması, boğazların kapanmaması Türkiye’nin Rusya’ya vermiş olduğu büyük bir destektir. Sayın Putin de bunu biliyor ve takdirle karşılıyor. İki bölgesel güç olan Türk-Rus her zaman olumlu düzlemde ilerlemedi bazı konularda sıkıntılar da yaşandı. Ancak her iki lider birbirleriyle görüşerek, güven duyarak, iyi niyetle bu sorunları çözebiliyor. Madrid zirvesinden sonra Tahran’da üç liderin buluşması Batı tarafından oldukça tepkiyle karşılandı. Bu toplantı Türkiye açısından hem kendi güvenliğine tehdit olan unsurlar bertaraf etmek için hem de bölgesel barışı sağlayabilmek için yapıldı. Soçi’deki görüşmeyi ise bütün dünya takip etti. Bu nezaket ziyareti gibi değil 4 saatlik uzun bir görüşmeydi. Bütün bölgesel konular ele alındı. İki liderin görüşmesi ABD’nin bölgesel hegemonyası ve bölgesel politikalarına adeta bir ket vurmuştur. ABD’nin politikalarına bir çekidüzen vermesi konusunda iki ülkenin kararlılığını gösteriyor. Soçi zirvesi ABD’ye ‘dur’ diyebilecek bir toplantıdır. Çünkü her iki ülke için de ABD bir tehdittir.”

‘Ruble hamlesi Batı’ya mesajdır’

Türkiye’nin Rusya’dan aldığı doğalgaz ödemelerinde kısmi olarak Rus para birimi ruble kullanılmasını da değerlendiren Doç. Dr. Gökçe, “Türkiye’nin bugün Batı’nın yaptırım uyguladığı bir ülkenin para birimiyle anlaşma yapması onlara vermiş olduğu bir mesajdır. Türkiye’nin NATO’nun Madrid zirvesinde teröre destek verilmemesi gerektiğini İsveç ve Finlandiya üzerinden aslında ABD’ye ve diğer NATO üyelerine söyledi. Ancak bir türlü bu politikalarından vazgeçmiyorlar. Bu hamle ile Türkiye şunu söylüyor; siz beni tehdit eden terör örgütlerine destek veriyorsunuz, o zaman ben de sizin yaptırım uyguladığınız bir ülkenin para birimiyle ticaret yapıyorum” ifadelerini kullandı.

‘Terörden zarar gören Türkiye, Suriye ve Irak’ın birlikte hareket etmesi gerekiyor’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye konusunda yaptığı açıklama da oldukça dikkat çekti. “Bölgede terör örgütünü ABD destekliyor, terörden zarar gören ülkeler ise Türkiye, Suriye ve Irak. Burada terör örgütlerini tamamen bitirebilmek için 3 ülkenin birlikte hareket etmesi gerekiyor” diyen Doç. Dr. Gökçe, şunları söyledi:
“Bunun için de mutlaka karşılıklı diyalogun sağlanması lazım. Bu konuda da hem Astana sürecinde hem de Soçi de ‘tüm terör örgütleri’ vurgusu yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanımız bu açıklamasında da Putin’in niyetini söyledi. Bu da terörle mücadelede Suriye ile ortak hareket edilmesi. Bu Türkiye ile Suriye arasında bazı ihtilaflı konuların çözülebileceği anlamına geliyor. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğini saygı duyuyor. Bugün bölünmüş bir Suriye, Türkiye’nin işine gelmez. Dolayısıyla Türkiye de bu operasyonları Suriye etkili olamadığı için kendi güvenliğini sağlayabilmek adına yapıyor. Suriye kendini toparlayıp bazı konularda da anlaşıldıktan sonra bölgede beraber operasyonlar yapabilirler.”

‘Dünya ABD’nin yalanlarından bıkmış durumda ve yeniden yapılanıyor’

Geçtiğimiz günlerde dünya ekonomisinde giderek ağırlığını artıran 5 ülkeden oluşan BRICS örgütünün başkanı, Türkiye’nin en kısa sürede ittifaka dahil olmasını umduklarını belirtti. Bunun ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şangay İşbirliği Örgütü’nün bir sonraki toplantısına katılma mesajı ise yeni bir adım oldu. Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, bunu şöyle yorumladı:
“Dünya ABD’nin yalanlarından ve hegemonyasından bıkmış durumda ve yeniden yapılanıyor. Bunun en bariz örneğini Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) üzerinden görüyoruz. Bu iki ülke petrole dayalı ekonomilerini çeşitlendirmek için farklı politikalar izlemeye başladı. BAE, İran’la ticari ilişkiler kurmak istiyor. Suudi Arabistan’la İran görüşüyor. Bu iki ülkenin ABD’nin güdümünden kurtulmak istemesi çok değerli. Şangay İşbirliği Örgütü’nün Eylül ayındaki toplantısına Türkiye, Putin tarafından davet edildi. Bu toplantıya Suudi Arabistan ve Katar da geliyor. Onlar da Şangay İşbirliği Örgütü’ne bir şekilde katılmak istiyorlar. Artık bütün dünya ABD’nin hegemonyasından kaçıyor. Çok kutuplu bir dünya kuruluyor. NATO’nun Türkiye’ye karşı izlemiş olduğu politikalar, PKK terör örgütüne dair duyarsızlıkları, Türkiye siyasetinde ve Türk halkı nezdinde NATO’da bir şey olmayacağına dair fikir oluşturuyor. Bunun için Türkiye daha çeşitli politikalar izleyerek Şangay İşbirliği Örgütü, BRICS gibi platformlara katılmak için çaba gösteriyor. Türkiye’nin bu çok boyutlu politikaya geçişi ekonomik, diplomatik ve güvenlik açısından oldukça önemli diye düşünüyorum. Bu oluşumlar Türkiye için önemli fırsatlar barındırıyor.”
Yorum yaz