Türkiye’nin dördüncü sondaj gemisi Abdülhamid Han, Mersin’in Taşucu Limanı’nda, göreve başlayacağı 9 Ağustos tarihini bekliyor. Gemi ilk görevine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı tören ile uğurlanacak. Abdülhamid Han’ın Doğu Akdeniz’de sondaj yapacağı koordinatı Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklayacak.
2020 yılında Türkiye ve Yunanistan arasında Türkiye'nin Oruç Reis gemisini sismik araştırma faaliyeti için Doğu Akdeniz'e göndermesi nedeniyle kıta sahanlığı gerilimi yaşanmıştı. Bu nedenle Türkiye’nin dördüncü gemisinin görev yapacağı yer merakla bekleniyor.
‘2020’den beri Türkiye Doğu Akdeniz’de duraklıyor’
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz dördüncü gemin sondaj için görevlendirilebileceği muhtemel bölgeleri Sputnik’e değerlendirdi.
2020 yılından bu yana Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de duraksama yaşamasının buradaki çıkarlardan vazgeçtiği anlamına gelmediğini belirten Gürdeniz “Bu gemiyle ilgili yaşanacak süreç 9 Ağustos tarihindeki küresel ve bölgesel konjonktürün bir fonksiyonu olacak. Türkiye’nin hedefleri açık ve seçik olarak tartışılmış ve karar verilmiş olabilir. Ancak o tarihe kadar gerek ABD, gerek AB bloğundan ve Yunan- Güney Kıbrıs ikilisinden Türkiye’ye yapılacak baskılar, yaptırım tehditleri ve yapılacak deklarasyonların önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye ekonomik olarak kırılgan bir ülke. Akdeniz’deki bu hamlemizin karşılığında Türkiye’ye uygulanacak, bir karşılığın, bir dolaylı tutum stratejisinin ne olacağını bilemiyoruz. Bu finansal bir hamle olabilir, bir yaptırım tehdidi olabilir. Bunları bilemiyoruz. Ancak gerçek olan şu var ki Türkiye 2020 yazından itibaren Doğu Akdeniz’i aktif politika çerçevesinde duraksamaya aldı. Bu politikayı duraksatmak Türkiye’nin Mavi Vatan doktrini ve deniz çıkarlarından vaz geçtiği anlamına gelmez. Bu duraksamanın gerilemeye düşmemesi gerekir” değerlendirmesini yaptı.
‘İki stratejik bölgede çalışma yapılmalı’
Türkiye’nin çıkarları açısından Doğu Akdeniz’de iki önemli bölgede çalışma yapılmasının önemine değinen Gürdeniz “Bana göre bu süreçte Türkiye‘nin en büyük hatası, ExxonMobil ile Katar Oil’in birlikte sondaj yaptığı ve Türkiye’nin de çıkarlarının olduğu, Türkiye’nin kıta sahanlığına mücavir olan Doğu Akdeniz’deki sözde 5 numaralı lisans sahasına gemi göndermeyerek ve sondaj yapmamak şeklinde ortaya çıkmıştır. 5 Numaralı saha hem Türkiye’nin, hem Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin iddia ettiği kıta sahanlığını kapsar. Orada bir sifon yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. Bunu engellemenin tek yolu Türkiye’nin oraya bir sondaj gemisi göndermesiydi. Ama bu yapılmadı. Diğer yandan Türkiye’nin 18 Mart 2020 yılında BM’ye deklere ettiği kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge koordinatları vardır. Türkiye bu deklare ettiği sahayı korumak ve burada varlık göstermek zorundadır. Burada Yunanistan tarafına Kıbrıs Rum tarafına yakın düşme uzak düşme diye bir kavram olamaz. Bu ilan edilmiş bir sahadır. Bu deniz sahası, kıta sahanlığını artık sizin vatanınızdır, her yerinde faaliyet göstermeniz gerekir. Türkiye bu güne kadar 28’inci doğu boylamın batısına geçmemiştir. Yakınına da gelmemiştir. Türkiye bunu yapmalıdır. Onun dışında eğer 9 Ağustos’ta ilan edilecek sondaj sahası siyasi açıdan Türkiye’ye önemli avantajlar sağlayacak devlet uygulaması getirmiyor ve kimseye zararı olmayan bir sahaya gidiyorsa bunun siyasi ve jeopolitik etkisi olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
‘Yunan adalarının kıta sahanlığı olmadığı tezine göre hareket etmeliyiz’
Geminin bu stratejik noktalarda görev yapmaması durumunda atılacak adımın önemin kalmayacağına vurgu yapan Gürdeniz “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de stratejik bir noktada sondaj yapması gerekiyor. Bu stratejik noktanın bir tanesi ExxonMobil ile Katar Oil’in sondaj yaptığı sözde 5 no'lu saha olmalı ya da 28’inci boylam batısında bir saha olmalıdır. Yunan adalarının kıta sahanlığı olmadığı tezine göre hareket etmeliyiz. Bunu ispat etmemiz lazım bu da ancak sahada bir hamle ile ispat edilebilir. Bu durum mevcut konjonktürde bir krizi getirecektir. Hükümet bu krizi göze alabilir mi? Bilemem. Bugünkü ekonomik koşullarda alabileceğini sanmıyorum. O zaman bu geminin bu kadar büyük bir halkla ilişkiler kampanyası ile denize çıkarılması, eğer bu dediğim stratejik noktalara gitmiyor ise pek de büyük bir önem arz etmiyor” dedi.