DERİTEKS Sendikası’nın örgütlü olduğu Tuzla’daki ETF Tekstil Fabrikası 30 Temmuz’da fabrikayı kapatacağını duyurdu. Kapanma dahilinde tazminatlarının eksik ödeneceğini öğrenen işçiler mücadele başlattı. Eylem esnasında çatıya çıkarak açıklamalarda bulunan ETF Tekstil işçisi Sema Lermi, işverenin tutumunu ve mücadelelerini Radyo Sputnik’te Ali Çağatay’la Seyir Hali programında anlattı.
Lermi, fabrikanın kapanma haberini nasıl aldıklarını “Ben Sema Lermi, altı yıldır ETF Tekstil’de çalışıyorum. Bize 1 Temmuz itibariyle fabrikamızın kapanacağı söylendi. Fabrikamıza ekonomik koşullardan dolayı kilit vurulacağı ama mağdur olmayacağımız söylendi. Biz de mağdur olmayacağımızı düşünüyorduk ama 24 saat geçmeden bize tazminatlarımızın, kıdem, ihbar, ikramiyelerimizin ve sosyal haklarımızın hepsinin üçte birini vermeyi arabuluculuk nezdinde teklif ettiler. Biz de bunu kabul etmedik. Bir gün öncesinde kapanma kararına üzülüp makinalarımızın başına geçip var gücümüzle çalıştık. Bize bu haber gelince yıkıldık, kandırılıyoruz. Hakkımızın verileceği söylendi ve bir gün içinde ‘verilmeyecek’ dendi. Bunun üzerine cumaya kadar çalıştık” diye betimledi.
‘Beş gündür uyumuyordum, o psikolojiyle çatıya çıktım’
Eyleme nasıl karar verdiklerini söyleyen Lermi, çatıya çıkışının ardındaki niyeti “Cuma günü dışarıya bir sevkiyat olacağını duyduk. Markalardan birinin alacaklı olduğu işin dışarı çıkacağını duyduk. Biz de dışarı çıktık. Bunları göndermek istemedik. O günden beri de dışarıdaydık. Orayı hiç terk etmedik. Bugün 11’inci günüdür. Direnişimizin beşinci gününde artık dayanamayıp o psikolojinin de etkisiyle uykusuzdum, beş gündür uyumuyordum. O psikolojiyle çatıya çıktım. Zaten patronumuz bizi muhatap almıyordu. Sesimizi duyan yoktu. O gün bize hepimizin zoraki izne çıkarılacağı haberi geldi. İçeride izni olanların izninden kesilecek. İzni olmayanların da idari izinli olarak gönderileceği söylendi. Gerçekten de o gün hepimiz zorla izne çıkarıldık. O gün çatıya çıktım ve sesimizi duymasını istedim. ‘Vicdanı sızlar da bize merhamet eder ‘diye düşündüm. Bizim çok zor durumda arkadaşlarımız var. Yalnız yaşayan kadınlar var. Evi geçindiremiyorlar, ev sahibinden baskı görenler var. Bir arkadaşımız 4500 liraya ev tutup çıkmak zorunda kaldı. Şu anda dışarıda, ilk çıkarılan 29 kişi arasındadır. İlk 29 kişiyi 1 Temmuz’da çıkarmıştı, Sanem (CEO). Bunun gibi birçok arkadaşım var” diye açıkladı.
‘Yapamıyoruz, yürütemiyoruz gibi bahanelerle kapatılıyor’
Lermi, fabrikanın kapanma noktasına gelişi konusunda “Şu anda iflas göstermiyor. Sadece kapanma gösteriyor. Yapamıyoruz, yürütemiyoruz gibi bahanelerle kapatılıyor. Bütün gelen markaların geri çevrildiğini öğrendik. Beyaz yakalı arkadaşlarımız bize bu durumu anlattılar. Her gelen markayı ucuz diye geri çevirmiş ve iş almamış. Şu anda bile içerde o kadar iş var ki onların hepsini fasona verecek. Zaten fasonda çalıştırıyor. Bizi ortadan kaldırıp fasondan işine devam edecek sanırım. Tamamiyle yönetim zafiyetidir. Daha önce fason meselesinden Nike ve Adidas ile çalışırken çok iyiydi. Geceli gündüzlü robot gibi çalıştığımızı biliyorum. Performans açısından üzerimizde baskı da vardı. Günde 30 bin üretim yapılan bir fabrikaydı. Yönetim zafiyeti ve Sanem Hanım’ın hırslarından kaynaklı bir şeydir. Artık markalar da İllallah etti. Bizim markalarla ilişki kuran sendikadan arkadaşlarımız var. Markalarla görüştüklerinde hiç birisi Sanem Hanım ile iş yapmak istemiyor. Şirket yönetimi irtibat kurmuyor. Ben çatıdayken bile irtibat kurmadı. Sadece ‘Sana ne verirsek iner’ demiş. Ben kendim için çıkmadım. Arkadaşlarımın haklarını versin, ineceğim. Cevap gelmedi. Sendika başkanlarımız da canımdan korktuğu için ikna yoluyla beni aşağı indirdiler” ifadelerini kullandı.