Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlı Zaho kentindeki piknik alanına 20 Temmuz günü gerçekleştirilen bombalı saldırı sonucu 3'ü çocuk 9 kişi ölümü dikkatleri Türkiye'ye çevirdi. Ankara doğrudan sorumluluk üstlenmezken, Iraklı yetkililer saldırıdan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) sorumlu tuttu. Irak Parlamentosunun 23 Temmuz’da Zaho gündemiyle olağanüstü oturumda sunum yapan Irak Genelkurmay Başkanı Abdul Amir Rashid Yarellah da, “Irak topraklarında yaklaşık 4 bin Türk askeri, 5 askeri üssü ve 100’den fazla askeri noktası bulunuyor” derken, peşmergenin hakimiyetindeki bu bölgelere Irak ordusunun gönderilmesini önerdi. Irak Ulusal Güvenlik Konseyi Türkiye'nin Irak topraklarından çekilmesi çağrısında bulundu. Irak hükümeti, Türkiye’yi BM Güvenlik Konseyi'ne şikayet de ederken, Konsey, sivil ölümleri kınayan bir açıklama yayınladı.
Ankara ise olaydan PKK'yı sorumlu tutan açıklamalar yapıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Bu, PKK/YPG-PYD bunların alışılmış terör eylemlerinin bir benzeri. Buna biz yabancı değiliz. Türkiye'nin böyle bir şey yapması mümkün değil" derken, Bağdat'ta atılan adımlardan rahatsızlıklarını dile getirdi. Zaho olayının Erdoğan'ın Tahran'ı ziyareti ve Rusya ve İran liderliğiyle Astana zirvesinin hemen ardından meydana gelmesi dikkat çekerken, Türkiye lideri, "Madrid'deki görüşmelerde de bunu söylediğim gibi, Tahran'da da ABD'nin Fırat'ın doğusundan çekilmesi üzerinde durdum” vurgusu yaptı.
Hal böyleyken Türkiye'nin ilişkilerini düzeltmeye çalıştığı Ortadoğu coğrafyasında Bağdat merkezli İran-Suudi diyaloğunun ilerlemesine dair işaretlerin gelmesi de dikkat çekici. Son olarak Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, temasların dışişleri bakanları düzeyinde açık biçimde yapılacağını duyurdu.
Gelişmeleri gazeteci ve yazar Hüsnü Mahalli ile konuştuk.
‘Irak’ta bütün gruplar ve partilerden cumhurbaşkanına kadar herkes Türkiye karşıtı tavır aldı’
Hüsnü Mahalli’ye göre Zaho saldırısı sonrası Irak’ta Türkiye’nin müttefik kabul ettiği Barzani’den Sünni gruplara kadar her kesimin Ankara'ya tavır alması dikkat çekici. Arap Birliği'nden sert açıklamaya da vurgu yapan Mahalli, oluşan algı yüzünden Türkiye'nin 'biz yapmadık' söyleminin öneminin kalmadığını dile getirdi. Mahalli sorumlu Türkiye olsa bile bunun yanlışlık eseri olduğu görüşünü dile getirirken, Tahran zirvesinden hemen sonra böyle bir gerilimin Ankara'ya yararı olmayacağını vurguladı:
“Irak’ta genel kanı bu. Türkiye’nin müttefiki olarak kabul ettiğimiz Barzani dahil, parlamento başkanı Halbusi dahil diğer bütün gruplar, partiler enteresan şekilde Türkiye karşıtı bir tavır aldı. Olay olduktan birkaç saat sonra hiç kimse tartışmadı bile, 'yüzde 100 Türkiye’den vuruldu' dediler. Dün Genelkurmay Başkanı'nın parlamentoda yaptığı konuşmada, ‘İncelemeler sonucu şu mesafeden vuruldu. 7 km uzaklıkta Türkiye topçuları var, başka kimse de yapamaz, Türkiye yaptı’ şeklinde oldu. Olay seferberlik konseyine gönderilmişti. Arap Birliği’nden çok sert açıklamalar yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Biz yapmadık, ilettik’ dedi ama bu Türk kamuoyunda verilmesi gereken mesajdı. Çavuşoğlu konuşmasında ‘TSK’ya sordum, biz yapmadık’ dedi. Böyle bir ortamda yaptık, yapmadık konusu çok önem arz etmiyor. Çünkü tüm Irak içinde ‘Yüzde yüz Türkiye yaptı’ algısı yerleşti. Niye bunu yaptılar, önemli olan bu. “Türkiye tarafından olduysa niye vuruldu? Büyük ihtimalle yanlışlıkla. Çünkü Tahran zirvesinden bir gün sonra Türkiye’nin Irak’ta böyle bir gerginlik yaratmasının bir yararı olacağını sanmıyorum. Tahran’da Reisi ile oturup konuşmuşsun. 'Türkiye’nin Irak ile arasını bozmak için 'İranlılar yaptı' deniyor. Burada ana akımın yaptığı gibi, ‘PKK yaptı şunun için’ demeleri gibi...”
‘Olayın Irak açısından bu kadar kargaşaya neden olmasının sebebi, hükümetin kurulamıyor olması’
Mahalli'ye göre Zaho olayının Irak'ta bu denli kargaşaya yol açma nedeni ekimdeki seçimlerden bu yana hala hükümetin kurulamamış olması. Bir yandan cumhurbaşkanlığı makamı için Barzanicilerle Talabaniciler arasında uzlaşmazlık yaşandığını aktaran Mahalli, diğer yandan Zaho olayı sonrasında Şiilerin belirlediği başbakanlık makamı için Muhammed Şiya es-Sudani isminde uzlaşma sağlandığı haberlerine dikkat çekti. Bunun Bağdat'ta yapılan İran-Suudi görüşmeleri düşünüldüğünde Irak-İran-Suudi Arabistan-BAE denkleminde uzlaşmanın alameti olduğu görüşündeki Mahalli, "Saldırıyla bu kadar tantananın çıkması Türkiye’ye bir mesajdır" yorumu yaptı:
"Irak açısından niye bu kadar kargaşaya neden oldu? Ekimde seçimler yapılmıştı. Hükümet kurulamıyor. Çünkü Cumhurbaşkanı seçimi lazım. Cumhurbaşkanı’nın seçilmesi için Barzaniciler ile Talabanicilerin anlaşması lazım. Çünkü geleneksel uzlaşmaya göre Irak Kürdistan Başkanı Barzani, Irak Cumhurbaşkanı da Talabaniciler arasından seçiliyor. Barzaniciler, bu kez ‘Ben artık kabul etmem, benim adamım Cumhurbaşkanı olacak’ diye tutturmuş, uzlaşamıyorlar. ‘Siz üç dönem yaptınız, sıra bize geldi’ diyorlar. Talabaniciler de ‘Kürdistan’ın başkanlığının da bizden olması lazım’ diyor. Bu olayın birinci boyutu, ikinci boyutu ise Irak ile ilgili. Dün başbakanlık üzerinde bir uzlaşma sağlandı. İran yanlısı Şii grupların önerdiği Muhammed Şiya es Sudani üzerinde. Bu beyefendi için bütün gruplar nezdinde 'temiz, şeffaf, yolsuzlukla ilgisi yok' algısı var. 'Tam aksine beş kez bakanlık yaptı, halka hizmet etti' gibi bir algı var. Başbakan olma şansı büyük. Eğer olursa, bu da şu demek olur. Suudi Arabistan ile İran, Arap ülkeleri uzlaştı. Bağdat’ta Suudi Arabistan ve İran ilk defa bakanlar düzeyinde görüşecekler. Irak için başbakan konusunda uzlaşma öncesinde cumhurbaşkanı seçilmesi gerekiyor ki başbakanı atasın. Bu uzlaşma Irak-İran-Suudi Arabistan-BAE denkleminde gerçekleşiyor. Mukteda Sadr da Şii, parlamentodan çekildi. Arkasında Suudi Arabistan var, komik olan da o. Mukteda Sadr çekildi, komple istifa ettiler. Hükümetin kurulması eğer sağlanıyorsa bu da büyük uzlaşmanın parçası. Erdoğan, BAE, Mısır ile barışmaya çalışıyor; bu büyük uzlaşmanın bir alt başlığı da bu olay. Saldırıyla gelen bu kadar tantananın çıkması Türkiye’ye bir mesajdır. ‘Artık görüyorsun biz ulaşıyoruz, bizi sıkıştırma, bozma, biz bu işi çözeceğiz’ gibi bir tavırdır.”
‘Irak’ta olduğu gibi bu sefer Suriye konusunda Türkiye’ye baskılar yükselecek’
Mahalli’ye göre, Irak’taki ‘durum Suriye’ye de yansıyabilir. Fırat'ın doğusu meselesinin de Arap ülkeleri tarafından çözülmesi gerektiğine işaret eden Mahalli, Suriye konusunda da Türkiye’ye baskıların yükseleceği değerlendirmesinde bulundu. Mahalli, sonbahardaki Arap Birliği zirvesi öncesi tartışmalara ve Dönem Başkanı olarak Cezayir Cumhurbaşkanı'nın 'Suriye gelmezse sizi burada ağırlamam' çıkışı eşliğinde Şam'la yakın temaslarına atıfta bulundu:
“Irak’ta algı operasyonundan sonra gelecek baskıların bir boyutu Suriye’ye yansıyacak. Irak’ta, Suudi Arabistan ile İran iki geleneksel düşman uzlaşabiliyorsa, Suriye ile de uzlaşmaları gerekiyor. Bunun iki boyutu var, önce Fırat’ın doğusu konusunu Arap ülkelerinin çözmesi gerekiyor. İkincisi, Türkiye’nin Suriye’deki varlığını çözelim. Irak’ta olduğu gibi Suriye konusunda Türkiye’ye baskılar yükselecek. Sen de çekil, şu anda PYD/YPG ile konuşuluyor, Suudilerle de BAE ile de konuşuluyor, direkt SDG ile konuşuluyor. Şu anda onlar da Şam ile ciddi olumlu aşk yaşıyorlar. Dün Cezayir Dışişleri Bakanı Şam’a geldi. Cezayir Arap Birliği’nin dönem başkanı. Arap Birliği ekim-kasım gibi Cezayir’de toplanacak. Tam anlaşmışlardı, Suudi Arabistan ve Katar güçlük çıkardı. Zaman kazanmak istiyorlar. Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun da ‘Suriye gelmeyecekse ben de sizi burada misafir edemem’ dedi. Suriye Dışişleri Bakanı, geçen hafta Cezayir’in bağımsızlığının 60. yıldönümünde bu ülkeyi ziyaret etti. Onun üzerine Cezayir Cumhurbaşkanı dışişleri bakanını Şam’a gönderdi. Böyle bir hareketlendirme var.”
‘Irak’ta İran ve Suudi Arabistan uzlaşırsa büyük ihtimalle ucu Türkiye’ye dokunacak’
Irak’ta İran ve Suudi Arabistan’ın anlaşırsa konunun ucunun Türkiye’ye dokunacağını dile getiren Mahalli, Irak’ın BM’e gönderdiği mektubu ve eski Katar Başbakanı Amed bin Casim’in Suriye konusunda Türkiye’ye yönelik suçlamalarını anımsattı:
“Dün Cumhurbaşkanı, Suriye’ye değindi. Tahran ile ilgili bildiriye ithafen terörle mücadelede Rusya ile İran taahhütlerine sadık kalsınlar gibi bir şey dedi. PKK/PYD’yi kastediyor. Türkiye’nin İdlib’de bulunması ve Suriye topraklarının yüzde 9’unda bulunan onbinlerce Suriye Milli Ordusu’nu kastediyor. Bunlar çelişkili söylemler. Irak’ta İran-Suudi Arabistan uzlaşırsa büyük ihtimalle ucu Türkiye’ye dokunacak diye düşünüyorum. Irak’taki tantana bunun sinyalidir. Türkiye, 1989’dan itibaren Saddam ile yapılan bir anlaşmadan dolayı sınır ötesi operasyonu yapıyor. Irak’ın BM’ye gönderdiği mektupta 197 sefer Türkiye, Irak sınırlarını ihlal etmiş. Katar’ın eski başbakanı Hamed bin Casim en azından beş sefer ‘Suriye’yi Türkiye mahvetti, teröristleri Türkiye üzerinden soktular’ demişti.”